Koç Üniversitesi Hastanesi’nde direniş 10. gününde: “Sağlık işi ekip işidir”

Koç Üniversitesi Hastanesi işçilerinin direnişi 10. günündeydi. Hastane önündeki direnişe 1. Bölge Halkevleri destek ziyaretinde bulundu

Koç Üniversitesi Hastanesi’nde direniş 10. gününde: “Sağlık işi ekip işidir”

Sistematik hale gelen tacize, mobbinge ve taşerona karşı sendikalaştıkları için işten atılan Koç Üniversitesi Hastanesi işçilerinin direnişi 10. gününde hastane önünde devam etti.

Hastane önündeki direnişe 1. Bölge Halkevleri destek ziyaretinde bulundu.

Nöbet eyleminin sonuna yaklaşırken alanda açıklamalar yapıldı. Destek ziyeretinde bulunan Halkevleri ve İstanbul Tabip Odası söz aldı. Halkevciler “Güvencisizliğe, mobbinge, taşerona karşı direnenlerin mücadelesini mahallelerimize taşımaya geldik” dedi.

İstanbul Tabip Odası ise “Biz sağlığı ekip işi olarak görüyoruz. Arkadaşlarımızın işe geri dönmesi için tüm çabayı sarf etmeye hazırız. Bizim sesimize kulak verin. Başhekimlikten randevu talebimizi yineliyoruz” dedi. “Sağlık işi ekip işidir” sloganı atıldı.

Direnişçiler “Direne direne kazanacağız” sloganıyla bugünkü nöbeti sonlandırdı.


Ne olmuştu?

Koç Üniversitesi Hastanesi işçileri sistematik hale gelen tacize ve mobbinge, ağır çalışma koşullarına, taşeron çalışmaya ve düşük ücret dayatmasına karşı sendikalaşınca işten atıldı. İşten atılan işçiler hastane önünde direnişe geçti.

İşçileri sendikalaşmaya iten neydi?

Koç Üniversitesi Hastanesi’nde Euroserve şirketi aracılığıyla çalışan 500’e yakın taşeron işçi var. Bundan önceki şirket olan NWG ile olan sözleşme bitince işçilerin şirketi değiştirilmek istendi. Ancak bu yolla işçilerin kıdem tazminatları da yakılmak istendi.

İşçilerin bir bölümü de bu hak kaybından dolayı istifa etti. İstifa eden işçilerin ise yerlerine yeni işçiler alınmayınca iş yükleri çok arttı. Portörler günde 3 kata, yaklaşık 40 odaya hizmet vermek zorunda kaldı. İş yüklerinin ağırlığı işçilerin gün içi molalarının dahi kullanımının önüne geçti. İş tanımı dışındaki işler de işçilerin üzerine yıkılmak istenince çalışma koşulları dayanılmaz noktaya geldi. Üstelik bu ağır iş koşulları karşılığında asgari ücret alıyorlar.

Taciz de işçilerin baskılanması için sistematik hale gelmiş uygulamalardan biri. Hastane içinde taşeron şirketten gelen işçilerden sorumlu müdür, kadın işçileri sistematik olarak taciz ediyor. Giyim kuşamdan makyaja kadar karışan müdür için işçiler defalarca kez üstlerine başvurduysa da sonuç alınmadı.

Tacizin yanı sıra taşeron işçilere yönelik ayrımcılık ve mobbing de çok yaygın. İşçilere görevleri olmayan işler yaptırılmaya çalışılıyor. İtiraz ettiklerinde diğerlerinin ‘kadrolu’ oldukları ve onlara karşı ‘saygısızlık’ yapmamaları gerektiği söyleniyor. Ancak itiraz eden işçiler de bütün çalışanların önünde hakaretlere maruz kalıyor.

İşçilerin muzdarip olduğu bir konu da üstlerinin aranması. Her gün işten çıktıklarında ‘hırsızlık muamelesi’ yapılarak üstleri ve çantaları aranıyor. Çantalarından çıkan elma, poşet çay gibi gün içerisinde kendilerine verilen ancak gün içinde tüketmedikleri şeyler bile ‘hırsızlık’ suçlamasının konusu yapılıyor. İşçiler ise kendilerinden yemek ücreti adı altında yapılan kesintilerle bunların parasını zaten ödediklerini ifade ediyor. İşçiler arasında Kod 46 ile yani hırsızlık suçlamasıyla işten atılanlar da var.

İşçilerin taşeron şirketlerinin değişiminden dolayı hakları gasp ediliyor. Yaşadıkları sorunlardan dolayı hastane yönetimine gittiklerinde kendilerine taşeron şirkete gitmeleri gerektiği, şirkete gittiklerinde ise hastane yönetimiyle çözmeleri gerektiği söyleniyor.

İşçilerin talepleri neler?

  • Tacizci müdürün hastaneyle ilişiğinin kesilmesi.
  • Sendikalı çalışmanın önünün açılması ve kimseye sendika tecihinden dolayı baskı yapılmaması.
  • Atılan işçilerin işe geri alınması.
  • Angaryaya, mobbinge ve tacize son verilmesi.
  • Taşeron şirketler aracılığıyla değil, kadrolu çalışmak.

İlgili haberler:

Sendika.Org

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur