Bu dosyada depremin yaşamlarımızda bıraktığı izleri, gerçeklerin üzerinden örtüyü kaldırmasıyla tetiklediği tartışmaları, seferberlik deneyimlerini, devletin, muhalefetin ve siyaset biçimlerinin bu süreçten nasıl etkileneceğini tartışmaya açtık
Maraş merkezli depremlerin üzerinden tam bir yıl geçti. Ancak depremin etkileri hala sürüyor. Deprem bölgesindeki barınmadan sağlığa, temiz suya erişimden enerjiye, eğitimden sosyal yaşantıdaki aksamalara kadar pek çok sorun büyük oranda devam ediyor. Resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde insan yaşamını yitirdi. Ancak sayıları on binlerle ifade edilecek kadar çok insan da yaşadığı kenti terk etmek zorunda kalarak hayata yeniden tutunmaya çalışıyor.
Deprem bu sitemdeki pek çok gerçeğin de üzerindeki örtüyü kaldırdı. Kamusal hizmetlerin tasfiyesinin yıkımı ne kadar şiddetlendirdiğini bir kez daha gözler önüne koydu. Depremin öngörülmesine, “formaliteden” planlar yapılmasına rağmen o planlar yönünde -muhtemeldir ki maliyet hesabından- adım atılmadığını yüzümüze vurdu. Eğitimde, sağlıkta, enerji dağıtımında, sosyal güvenlikte piyasacı dönüşümün depremden aylar sonra bile gerekli müdahaleleri yapmanın önüne geçtiğini gösterdi.
Ancak depremin gösterdiği bir diğer şey ise her şeye rağmen bu topraklarda dayanışma kültürünün hâlâ var olduğuydu. Özellikle ilk günlerinde devlet yoktu belki ama dayanışma ilk saatlerden itibaren vardı. Arama kurtarma çalışmalarından yardım toplayanlara, gönüllü sağlık emekçilerinden gönüllü psikologlara, psikolojik danışmanlara, öğretmenlerden veterinerlere, aşçılardan berberlere, terzilerden marangozlara herkes kendi imkanı ve yeteneği doğrultusunda seferberliğe katılabileceğini gösterdi.
Bu dosyada depremin yaşamlarımızda bıraktığı izleri, gerçeklerin üzerinden örtüyü kaldırmasıyla tetiklediği tartışmaları, seferberlik deneyimlerini, devletin, muhalefetin ve siyaset biçimlerinin bu süreçten nasıl etkileneceğini tartışmaya açtık.
Yazılar ve söyleşiler yayımlandıkça güncellemeye devam edeceğiz.