“1 Mayıs süreci hem 19 Mart ile başlayan sürecin bir adım ileriye taşınması açısından mühim hem de kadın hareketinin emek hareketiyle kesişimini güçlendirmek açısından mühim. Sene boyunca yaşanan işçi direnişlerinde de kadınların ağırlıkta olduğu görüldü. Hem evde çalışan, hem işte çalışan çift taraflı bir sömürüye maruz kalan kadınlarla feminist hareketin söylemlerini bütünleştirmek gerekiyor”
“1 Mayıs 2025’e giderken kadınlar ne düşünüyor?” dosyamız kapsamında Sol Feminist Hareket sorularımızı yanıtladı.
Sol Feminist Hareket’in Bahar İsyanı’na dair değerlendirmesi nedir?
19 Mart ile başlayan ve gençlerin öncüsü olduğu süreç Türkiye’de tek adam rejimine teslim olmaya niyeti olmayan milyonlar olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aynı zamanda bir gençlik hareketinin de toplumsal muhalafeti dürtmesi ve sürüklemesi açısından ne kadar mühim olduğunu gösterdi. 20 Mart’ta Beyazıt’ta yıkılan barikat topyekun bir direnişin de önünü açtı. Gençler, kadınlar ve tüm toplumsal kesimler kendi talepleriyle sürecin parçası oldu. AKP karşıtlığının artık toplumun çoğunluğunun fikri olduğu da tekrar görülmüş oldu. Bu anlamda yaratılan direniş hattını bir nokta ileriye taşıyacak hamleleri düşünmek, tartmak gerekiyor. Yeni bir dönemdeyiz, yeni bir genç kuşak var. Eskiye dair şeylerin güncellenmesi, yeni araçların yaratılması gerekiyor. Bu direniş doğrudan iktidarı hedef aldığı için de aslında oldukça net ve politik. Bu tavrı sol fikirlerle daha da iç içe geçirecek bir dönemin örgütlenmesi şart.
Bu süreçte kadın hareketinin özgün rolü ne olabilir?
Bu süreçte kadın hareketinin birikimi ve kazanımları kendini çok net bir biçimde hissettirdi. Eylemlerin ilk günlerinden itibaren genç kadınlar çok aktif bir biçimde ve ağırlıklı olarak sürecin parçası oldu. Hatta birkaç somut gözlem de yapmak gerekirse slogan attıranlar, okuldaki temsilciler vs. arasında kadınlar daha çok sorumluluk aldı ve ağırlık kurdu. Bunun birkaç sebebi var… Z kuşağı dediğimiz kuşağın daha öncesinde somut sokak pratiği pek olmasa da bu kuşak içerisindeki genç kadınların var. Kadın hareketinin istikrarı ve inadı sayesinde o kadınların hepsi daha önce mutlala bir kadın eylemine katılmıştır. Yani bu eylem pratiklerine az çok hakim olan kadınlar sürecin de sürükleyici olabildi.
Aynı zamanda eylemlerde sürekli “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganını duyduk. Bu da aslında feminist söylemin nasıl da toplumsallaştığını gösterdi. Bu toplumsallaşma istikrar ve inat sayesinde oldu. Örneğin kadınlar Feminist Gece Yürüyüşünü Taksim’de yapma konusunda bir adım bile geri atmadı. Belki o İstiklal Caddesi’ne giremedi ama tüm Beyoğlu’nu eylem alanına çevirdi. Koca bir kentte hayatı durdurdu. Ve kadınlar hep sokağı işaret etti. Sokağın nasıl da meşru olduğunu gösterdi. Tüm bu birikimler bu süreçte kadın hareketinin toplumsal muhalafetle güçlü bir bağ kurmasını da sağladı.
Şimdi yapılması gereken tüm eylemliliklerde kadınların ve kadın hareketinin varlığını daha da güçlendirmek. Çünkü kadın hareketinin tarzı, örgütlenme biçimi tüm muhalafete örnek olması gereken bir tarza sahip. Kolektif aklın merkezde olduğu, anti hiyerarşik yatay örgütlenmeler şimdiki genç kuşağın da ihtiyacı. Bu sebeple de kadınlar bu dönemde birleşik bir mücadeleyi örgütleyebilecek bir öncü rolü üstlenmeli. Kadınların kuracağı birleşik hat tüm toplumsal muhalafetin birleşik mücadelesi için de pusula olacaktır.
1 Mayıs sürecine dair yaklaşımınız nedir, örgütlenme sürecine dair planlarınız nedir, ne yapılabilir?
1 Mayıs süreci hem 19 Mart ile başlayan sürecin bir adım ileriye taşınması açısından mühim hem de kadın hareketinin emek hareketiyle kesişimini güçlendirmek açısından mühim. Sene boyunca yaşanan işçi direnişlerinde de kadınların ağırlıkta olduğu görüldü. Hem evde çalışan, hem işte çalışan çift taraflı bir sömürüye maruz kalan kadınlarla feminist hareketin söylemlerini bütünleştirmek gerekiyor.
AKP bu seneyi Aile Yılı ilan etmesinin ardından birçok adım da attı. Kadınlar hem çocuk doğursun, hem köle gibi çalışsın, hem ev içi bakım yükünün tamamını üstlendin, hem de yoksul kalsın! İktidarın istediği düzen budur. Bu sebeple de önümüze esnek çalışma gibi modeller sunuyor. Bu sömürü düzenine karşı sınıfsal feminist bir hat kadınların tek kurtuluşu.