Hemen herkes 19 Mart’ta başlayan halk isyanının önünü Beyazıt’ta barikatları yıkarak ilerleyen üniversite gençliğinin açtığı konusunda hemfikir. Gençliğin devam eden bu isyan sürecindeki rolü ve yaklaşan 1 Mayıs’a dair değerlendirmelerini bu dosyada derliyoruz
18 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ertesi gün onlarca kişiyle beraber gözaltına alınması Türkiye’de faşizme karşı yeni ve etkili bir direniş sürecini başlattı. Hemen herkes bu isyan ve direniş sürecini başlatan şeyin, üniversite gençliğinin kampüslerinden meydanlara barikatları aşarak akması olduğunda hemfikir. Üniversiteliler kendi özgün talepleri ve “Kurtuluş sokakta, sandıkta değil” sloganıyla, daha en baştan eylemlerini Ekrem İmamoğlu’na desteğin ötesine geçirmişti. Taksim dahil bütün yasaklı meydanlara girme arzusu, Gezi Direnişi’yle özdeşlemiş sloganlar ve dövizler, akademik boykot, ardından tüketim boykotu çağrıları ile de gençlik halk isyanında öncü bir rol üstlendi. Bu süreçte pek çok kampüste ve kent meydanında gençliğin kitlesel ve militan eylemlerine şahit olduk. Gözaltı ve tutuklamalar da eylemlerin önünü kesemedi.
Gençliğin bu süreçteki özgün rolüne ve yaklaşan 2025 1 Mayıs’ına dair değerlendirmelerini bu dosyada derliyoruz.
Sendika.Org