Muğla’da yaşam savunucuları, doğa katliamlarına karşı “Çok geç olmadan yaşam alanlarını savunuyoruz” şiarıyla düzenlenen mitingde bir araya geldi
Muğla’da ekoloji örgütleri, siyasi parti ve meslek örgütlerinden oluşan 83 kurumun çağrısıyla düzenlenen mitingde yaşam savunucuları, doğa yıkımına karşı yaşam alanlarını savunmak için bir araya geldi.
Mehmet Ali Eren Parkı’nda toplanan yaşam savunucuları, mitingin yapılacağı Muğla Açık Oto Pazarı’na yürümek isterken polis engeliyle karşılaştı. Polisin tüm engellemelerine rağmen yaşam savunucuları, “Muğla için çok geç olmadan yaşam alanlarımızı savunuyoruz” yazılı pankartı açarak, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz”, “Deştin çayı özgür akacak”, “Dinamitçi Sinpaş Marmaris’i terk et” sloganları eşliğinde yürüyerek miting alanında toplandı.
Muğla Ekololoji Mitingi için tüm engellemelere rağmen ekoloji mücadelesi verenler toplandı. Ablukada miting alanına geçmeye çalışıyoruz. pic.twitter.com/AjQDyDa1kx
— Menekse KIZILDERE 玫雪 (@m_kizildere) November 6, 2022
Basın açıklaması öncesi maden katliamında hayatını kaybeden işçiler anılırken “Kabul edilemez kararlar halkı yoksullaştırdığı gibi canından da ediyor” denildi.
Fethiye’den Bodrum’a, Kavaklıdere’den Datça’ya doğal varlıklar talan edildiği belirtilen açıklamada “Bu talan maden ocaklarıyla, termik santrallerle, kıyıların işgaliyle, halkın yaşam alanlarına erişemez hale gelmesiyle sürüyor, kabul etmiyoruz. Bu talan hepimize, halka ait olanın halka karşı kullanılmasıyla, şirketlerin, parası bol olanların özel mülkü haline getirilmesiyle yürütülüyor” ifadelerine yer verildi.
83 kurum adına basın açıklamasını okuyan Melda Onay, Muğla’nın yüzde 59’unun maden ruhsatı alanı ilan edildiğini belirterek şunları söyledi:
Muğla’daki termik santrallerin hepimizi canından ettiği, sağlığımızı bozduğu ülkenin enerji ihtiyacını karşılamak için değil, zengini daha çok zengin etmek için çalışmaya devam ettiğini bütün ülke biliyor, biz de biliyoruz. Ülke mahkeme kararlarının uygulanmadığı ülke olmaktan çıkmalı! bunu da söylemek için toplandık. Bu termik santraller o tarihte mahkeme kararları çıkmış olmasına rağmen kapatılmadığı gibi, sermayesine sermaye katmaya çalışan, kar peşinde olan şirketlere satıldı, özelleştirildi. Güneş enerjisi, temiz enerji adı altında santrallerin ömrü uzatılmaya çalışılıyor. Bunun bir aldatmaca olduğunu biliyoruz, bu yanıltmaya ortak olmamız isteniyor; kabul etmiyoruz. Yaşamak hepimizin hakkı, yaşam alanlarını kaybetmek istemiyoruz!
Temel geçim kaynakları olan zeytinliklerinin talan edildiğini vurgulayan Omay, “Bu talan sürsün isteniyor.önetmelik değişikliği yargı kararıyla iptal ediliyor, başka bir yönetmelikte tekrar halkın önüne konuyor. Yetmiyor, daha çok para kazanılsın diye kanun değiştirilmek isteniyor. Bunun yol açacağı sonuç, zaten yoksullaşmış olanların, geçinmeye çalışanların daha çok yoksullaşmasıdır. Akbelen, 450 günü aşkın zamandır bu yoksullaşmaya hayır diyor. İkizköy geçinmek, üretmek, yaşamak istiyor!” dedi.
Omay, Kızılbük’te mahkeme kararına rağmen inşaat faaliyetlerinin devam ettiğine dikkat çekerek, “Kızılbükte kaçak inşaat yalanlarla sürüyor. Marmarisliler, Muğlalılar, bütün ülke mahkeme kararlarını dolanarak sürdürülen kaçak inşaatın durdurulmasını istiyor. Kaçak inşaatı durdurması gerekenler, mahkeme kararına uyulmasını sağlamakla görevli olanlar, ÇED sürecini mahkeme kararını hiçe sayarak yürütüyor. Kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Yaşam savunucuları, doğa talanına son verilmesi için taleplerini şu şekilde sıraladı:
Bugün Muğla’nın doğasının yaşaması için #MuğlaEkolojiMitingi var.
Hep birlikte ‘Muğla Yok Olmasın’ diyoruz! pic.twitter.com/4k1IpUAJ9x
— Doğa Derneği (@DogaDernegi) November 6, 2022
Sendika.Org