Türkiye sosyalistlerinin, devrimcilerinin yıllardan beri söyledikleri bir kez daha kanıtlanmıştır; başta MİT ve Genel Kurmay olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi halklarına karşı konuşlandırılmış bir “iç savaş” örgütüdür 26 Mart günü “seçim güdümü” adlı adresten bir ses kaydı yayınlandı. 13 Mart günü kaydedildiği açıklanan bu ses kaydı, ev sahipliğini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı, katılımcıların […]
Türkiye sosyalistlerinin, devrimcilerinin yıllardan beri söyledikleri bir kez daha kanıtlanmıştır; başta MİT ve Genel Kurmay olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi halklarına karşı konuşlandırılmış bir “iç savaş” örgütüdür
26 Mart günü “seçim güdümü” adlı adresten bir ses kaydı yayınlandı. 13 Mart günü kaydedildiği açıklanan bu ses kaydı, ev sahipliğini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı, katılımcıların MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun olduğu bir toplantıya ait. Toplantıda konuşulan ise Suriye’ye yönelik askeri müdahale planları.
Toplantıda konuşulanlar içerisindeki1 önemli cümleleri hatırlamak gerekirse;
Davutoğlu “Laf aramızda başbakan da telefonda bu (Süleyman Şah Türbesi’ne saldırı) gerektiğinde bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjonktürde dedi yani” derken, Fidan, “Ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o gerekçe üretilir(…) Biz niye illa Süleyman Şah’ı bekliyoruz. Onu anlamadım… gerekirse oraya da biz saldırı düzenleriz, biz saldırtırız önden canım” diyor. Bir başka yerinde Hakan Fidan: “2000’e yakın tır malzeme gönderdik biz oraya” bilgilendirmesini yapıyor.
Hakan Fidan: “O (askeri müdahale) olduğu andan itibaren içeride birçok bomba patlar. Sınır kontrol altında değil”
Feridun Sinirlioğlu: “Yine içeride bomba momba tabi tabi onları yapacaklar. Ama 3 sene önce konuşmamızı hatırlıyorum.”
Yaşar Güler: “İvedi olarak Hakan Bey’in desteklenip silah ve mühimmatı muhaliflere ulaştırmasını sağlamamız lazım.”
Yaşar Güler: “Katar mühimmat arıyor. Peşin para üretsin versinler. Sayın Bakanın emrinde.”
Güler ve Davutoğlu silahlı grupların yeterince silahlandırılmadığı için geri döndüklerini konuşuyor. “Bu silahlı kuvvetler her dönemde sizlere lazım olan bir tool (alet)”
Güler: “Biz bir tane general verelim dedik. Generali belirledik. General gitti.”
Davutoğlu: “Tank göndersek”
Güler, Fidan: “Yapacağımız iş direk savaş sebebi.”
Fidan: “Süleyman Şah Türbesi ve oradaki askerler için silah kullanmayı göze alıyoruz, sınırdaki milyonlarca insan hayatı için almıyoruz. Bakın bu mantık değil”
Sinirlioğlu: “Türk tarihinde ben böyle bir şey hatırlamıyorum. İç politika konusu haline geldi. Artık tamamen ülke topraklarını, sınır güvenliğimizi, oradaki egemen toprağımızı falan savunmakla ilgili tamamen ulusal güvenliğimizle ilgili yaptığımız konuşmalar son derece pespaye, bir ucuz iç politika malzemesi haline geldi.”
Toplantı şu iki cümleyle bitiyor
Ahmet Davutoğlu: Peki biz bundan cayacakmıyız yani
Yaşar Güler: Hayır caymıcaz sayın bakanım caymıycaz.
***
Konuşmalar her ne kadar yoruma hacet bırakmayacak açıklıkta olsa da gerek içeriğe ilişkin altı çizilmesi zorunlu başlıklar gerekse de olası sonuçlar kısaca belirtilmeli.
1-Bu toplantıdaki konuşmaların sızdırılmasını AKP iç politika malzemesi yapacak, özellikle seçim dönemine ilişkin kendini korumaya yönelik önlemleri almak için gerekçe olarak kullanacaktır. Zaten ilk adım olarak, AKP bu konuşmaların yayınlanmasını gerekçe göstererek Youtube’u yasakladı. Önce Twitter’ın şimdi de Youtube’un yasaklanmasında asıl amaç, şimdiye kadar açıklananlar değil (onlar zaten biliniyor ve herkesin elinde) yeni açıklanacak olanlara bir önlem.
Ayrıca AKP, bu dinlemelerin devlet sırrı olduğunu, bunu yapanların vatana ihanet ettiğini (vatan ile devleti aynı anlamda kullanmak çok işlerine gelir) söyleyecektir. Hatta bu dinlemeden hareketle tüm dinlemelerin (Bilal’in ve Burak’ın konuşmaları dahil) vatana ihanetle özdeş olduğunu iddia etme hakkı kazanmış olduğunu yayacaktır. ‘Büyük ihtimalle’ bu dinlemeyi Cemaat ifşa etmemiş olsa da (çünkü bu seferki doğrudan onların işine yaramıyor), AKP nezdinde suçlu ilan edilecekler ve yine ‘büyük ihtimalle’ Cemaat’e karşı operasyonda bu olay en önemli malzeme yapılacaktır.
Bunlarla birlikte ortalama vatandaş için, MİT’in (devletin) hele hele dış düşmanlara karşı hukuksuz, illegal ve elbette topla tüfekle bir takım icraatlara girişmesi utanılacak değil, tam tersine övünülecek bir olaydır. Bu büyük devlet olma kanıtıdır, ne de olsa bütün büyük devletlerin gizli servisleri (MOSSAD, CIA, MIT) böyle yapmıyor mu?
Kısacası bu olay AKP’yi yıpratmaz. Ancak konuşmaların tamamı incelendiğinde AKP’nin Davutoğlu ve Fidan tarafından temsil edilen dış operasyon icraatlarında ne kadar ‘basiretsiz, beceriksiz ve bilgisiz’ olduğunu kanıtlar. Zaten büyük ihtimalle başta MHP olmak üzere düzen partileri de AKP’nin bu özelliğine (özelliksizliğine) muhalefet edeceklerdir.
2-Bu sızdırmayı yapanlar -ki büyük ihtimalle doğrudan ABD ya da ABD yanlısı güçler- bir acelecilik içerisindedirler. Seçimlere üç gün kala AKP’nin işine yarama riskini göze alarak bu dinlemenin ifşa edilmesi, bu üç gün içerisinde olabilecek bir Suriye müdahalesini engelleme amacının ne kadar önemsendiğinin göstergesi olsa gerek. Anlaşılmaktadır ki daha önceki girişimleri başarısız olmuştur. Konuşma 13 Mart’ta kaydedilmiş, “büyük bir ihtimalle” o hafta içinde bir takım yerlere servis edilmiştir. Bu servis edilen yerlerden biri ‘büyük bir ihtimalle’ CHP Genel Merkezi olmuş olmalı ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 20 Mart’ta hükümetin Süleyman Şah Türbesi’ni bahane ederek seçimlerden önce Suriye’ye sınır ötesi operasyon yapacağını söylüyordu.
Hatta Enerji Bakanı Taner Yıldız bu açıklama karşısında “Süleyman Şah Türbesi Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki Türk toprağı olan nadir bir yerdir. Ankara nasılsa İstanbul Sinop, Hatay nasılsa o türbe de öyledir. Oraya bir taarruz olması halinde, Sayın Kılıçdaroğlu oraya kayıtsız kalmamızı mı istiyor acaba? … Kendi toprağımızı savunmamamızı tavsiye ediyorsa biz bunu yapmayız, kesinlikle savunuruz. Gerekirse o noktayla alakalı bir operasyon söz konusu olur, geniş çaplı olmaz…” diyordu. Anlaşılmaktadır ki AKP, böyle bir plan yapmaktadır, böyle bir saldırı beklemektedir, ister Esad’tan isterse MİT’ten olsun fark etmez.
Kısacası bu dinlemeyi servis edenler her türlü riski (vatan hainliği suçlaması dahil) göze almış durumdalar, bu cümleyi tersten okumak gerekirse, AKP de iktidarda kalmak (yerel seçimden başarıyla çıkmak) için her şeyi yapmayı (basiretsiz, beceriksiz ve bilgisiz olsa da) göze almış durumdadır.
3-Sızdırılan toplantı konuşmaları kanıtlamıştır ki bu ülkeyi yönetenler (AKP, Ordu, MİT) iktidarda kalmak için (aynı zamanda kendi kişisel iktidarlarını korumak için) her şeyi ama her şeyi yapabilecek kadar gözlerini karartmışlardır. Bu her şeyin içine milyonların hayatına ve geleceğini yok edecek savaşlar çıkartmak hiçbir ahlaki kural tanımadan provokasyonlar hazırlamak var. Ve elbette yaratacakları sonuçlardan herhangi bir sorumluluk taşımak bir yana bu sonuçları yalan ve iftirayla savunma ikiyüzlülüğü de mevcut.
Türkiye sosyalistlerinin, devrimcilerinin yıllardan beri söyledikleri bir kez daha kanıtlanmıştır; başta MİT ve Genel Kurmay olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi halklarına karşı konuşlandırılmış bir “iç savaş” örgütüdür. Kendi topraklarına füze atmayı sıradan bir iş gibi gören MİT, halkların katlettirmek için silah sevkiyatı örgütleyen bir Genel Kurmay ve kanlı tezgahı uluslararası hukuka uydurmaya çalışan bir Dışişleri Bakanı. Bunlar emperyalist ordulara ya da insanlığa karşı suç işlemiş katillere karşı plan yapmıyorlar. Reyhanlı başta olmak üzere sınır boyunca patlatılan tüm bombalarda bunların parmak izlerinin olmadığını kim iddia edebilir? Davutoğlu’nun “Laf aramızda başbakan da telefonda bu (Süleyman Şah Türbesi’ne saldırı) gerektiğinde bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjonktürde dedi yani” diyerek itiraf ettiği gibi Tayyip Erdoğan ve şürekasının iktidarı için yırtınıyorlar.
Ve asla vazgeçmeyecekler, tam da toplantının sonunda söyledikleri gibi “Ahmet Davutoğlu: Peki biz bundan cayacakmıyız yani. Yaşar Güler: Hayır caymıcaz sayın bakanım caymıycaz”.
Bu hileyle, yalanla, kanla beslenenlerin ‘cayması’ beklenemez
Kurtuluş yok! Ta ki bu halk bu sülükleri sırtından söküp atana kadar…
1 İddia edilen konuşmanın tam metni için http://www.sendika.org/2014/03/akpnin-savas-planlarinin-tapesi-cikti-gerekirse-biz-saldirtiriz/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.