CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim için her hafta sonu Türkiye’nin farklı bir ilinde düzenlenen mitinglerinin üçüncüsü Mersin’de yapıldı. Mitingde konuşan Özgül Özel bu sabah yapılan İBB operasyonlarını hatırlatıp “Mesele yolsuzluk değil Kanal İstanbul’suzluk. Kanal İstanbul yoksa Erdoğan yok” dedi. Özel, İmamoğlu’nun davasının canlı yayımlanmasını teklif edip Erdoğan’a “Suçluluğuna millet ikna olmazsa siyaseti bırakacak mısın?” diyerek meydan okudu
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim için her hafta sonu Türkiye’nin farklı bir ilinde düzenlenen mitinglerinin üçüncüsü Mersin’de yapıldı. Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgül Özel, Ekrem İmamoğlu’na yönelik suçlamalarda 40 gündür kanıt bulamadıklarını ifade ederken “Siyaset tarihimizin en büyük düellosunu teklif ediyorum. Canlı yayında yargılama olacak ve bütün anket şirketlerinin ortalamasını alacağız. Eğer İmamoğlu’nun suçluluğuna millet ikna olursa ben siyaseti bırakıyorum, olmazsa sen bırakacak mısın?” ifadeleriyle Tayyip Erdoğan’a meydan okudu.
Özel, sabah saatlerinde yapılan operasyonda İSKİ Genel Müdürü’nün gözaltına alınmasını hatırlatarak “TOKİ’ye inşaatlara ilişkin yıkım kararını yolladı. Bu sabah, 40 gün önceki operasyonda adı olmayan İSKİ’nin Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve İmar Daire Başkan Yardımcısı şafak baskınıyla gözaltına alındı. Mesele yolsuzluk değil Kanal İstanbul’suzluk. Kanal İstanbul yoksa Erdoğan yok, onun için saldırıyor arkadaşlarımıza” dedi. Özel’in konuşmasındaki satır başları şöyle:
40 gündür Ekrem Başkan’a yönelik hiçbir suçlamayı kanıtlayamadılar. 4 kişiden birini bile bu iftiralara ikna edememiş müfteri bir iktidarla karşı karşıyayız. Hâlâ baskıyla, tehditle itiraf aranıyor. Tek bir kanıt bulamadılar. İfade vermiş olan tanıklara baskı ve mobbing yaparak yalancı tanık yaratmaya çalışıyorlar. Başaramayacaklar. Küçücük çocukları olan kadın tutukluları alıp da hastaneye götürüyoruz diye bir yerlere götürüp “Benim dediğim gibi ifade vermezsen on yıl evladının yüzünü göremezsin” diyenlere hukuk insanı denemez, bunlar iftiracıdır, bunlara teslim olmayacağız.
Sayın Erdoğan, eğer savcına güveniyorsan, ben Ekrem Başkan’a güveniyorum. İddialarına güveniyorsan TRT’yi açalım. Senin savcın soruları sorsun, benim başkanım canlı yayında yargılansın. Görelim bakalım kim dürüst kim iftiracı. Bir büyük teklifte bulunuyorum. Siyaset tarihimizin en büyük düellosunu teklif ediyorum. Canlı yayında yargılama olacak ve bütün anket şirketlerinin ortalamasını alacağız. Eğer İmamoğlu’nun suçluluğuna millet ikna olursa ben siyaseti bırakıyorum, olmazsa sen bırakacak mısın? Sana yüzde 25 de avans veriyorum. Ekrem İmamoğlu’nun haklılığı ortaya çıkınca sen istifa edecek misin
Maksat bulamadıkları kanıtı, ikna edemedikleri şahitleri şimdi 53 yeni masum üzerinden yapmaya çalışacaklar. Bunun, Erdoğan’ın rakibinden kurtulmak için yaptığı bir kumpas olduğunu hepimiz biliyoruz.
İSKİ buna itiraz etti ve İSKİ Genel Müdürü, buna en temelden itiraz eden kişi olarak Ekrem Başkan’a ziyarette bulundu ve bilgi notlarını sundu. TOKİ’ye inşaatlara ilişkin yıkım kararını yolladı. Bu sabah, 40 gün önceki operasyonda adı olmayan İSKİ’nin genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve imar daire yardımcısı şafak baskınıyla gözaltına alındı. Mesele yolsuzluk değil Kanal İstanbul’suzluk. Kanal İstanbul yoksa Erdoğan yok, onun için saldırıyor arkadaşlarımıza.
AKOM’un baş koltuğuna İstanbullular Ekrem Başkanı oturttular. Depreme yönelik çalışmaları yürütecek olan da İstanbul’u depremden koruyacak olan da Ekrem Başkan ve arkadaşlarımızdır. Bu arkadaşlarımızı içeri atmak, depreme karşı İstanbul’u hazırlıksız bırakmaktır. Erdoğan’a sesleniyorum. Ne yapıyorsun sen? Bu vakitte yılan sokmaz adamı. Deprem kapıdayken sen bu uzmanları topluyorsan İstanbul’a da bu millete de dost değilsin
Bu darbenin mali ayağı Mehmet Şimşek. “Yurt içi gelişmeler” diyor Amerika’da. Neymiş o “yurt içi gelişmeler” Mehmet Bey? Darbe yaptık desene, bunun için 52 milyar dolar yaktık desene
19 Mart darbesi ABD’nin desteğiyle yapılmıştır. Trump’tan icazet alınmıştır. 19 Mart darbesine susulması karşısılığında Kıbrıs davasından vazgeçilmiş, KKTC yalnızlaştırılmıştır. Türkiye’deki haksızlıklara ve hukuksuzluklara susulması karşılığında Trump’ın Gazzelileri tehcir planı gündeme gelmiştir. Biz hem Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapan Bülent Ecevit’in partisi olarak, hem Yaser Arafat’ın dostu olarak hem de Filistin’e gidip savaşan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yol arkadaşları olarak Kıbrıs’ı kim satarsa satsın Kıbrıs’ın yanındayız.
Kürt meselesinde yeni bir süreç yürütülüyor. Biz tüm sorunların çözümünün demokrasiden geçtiğinin farkındayız. Bunun için Meclis’te çalışmak dışında bir yol bilmeyiz. Gizli pazarlıkların değil şeffaflığın ve toplumsal mutabakatın arkasındayız. Meclis Başkanı’na sorumluluk alması için çağrıda bulunduk. Ne yapılacaksa, milletin gözü önünde, şehit ailelerinin ve gazilerin yüzüne bakamayacak bir şey yapmadan ama gözünü kulağını da kapatmadan, Türk ve Kürt’ün kardeşliğini bilerek, barışın Türkiye’yi güçlendireceğini bilerek Mersin’deki milyonları kararlılıkla selamlıyorum.
Sendika.Org