Hareketi bir adım daha ileriye taşımak, hareketle harmanlanarak yapılabilir. Solun kendi siyasal, örgütsel kapasitesindeki daralmaları aşmanın ve solun politik önermelerinin güncel militan dinamiklerle buluşmasının olanakları bu süreçte mevcuttur. Yeter ki sokaktan duyduğumuz sesi anlayalım
Halk hareketindeki ilerleyiş, 19 Mart ve sonrasında isyana dönüşen öfke, sokağın sahiplenilmesi ve bir arada durması, tutsak düşen ama asla yılmayan kitleler ve faşizme karşı mücadele…
Ortaya çıkan potansiyel sokağın nitel ve nicel birikiminin yansıması olmuştur.
Bu noktada harekete odaklanmak ve ortaya çıkmış hareketi bir adım daha ileriye taşımak, hareketle harmanlanarak yapılabilir. Solun kendi siyasal, örgütsel kapasitesindeki daralmaları aşmanın ve solun politik önermelerinin güncel militan dinamiklerle buluşmasının olanakları bu süreçte mevcuttur. Yeter ki sokaktan duyduğumuz sesi anlayalım.
1 Mayıs’a giderken, ortaya çıkan isyan sürecine de bakarak söylersek bu sene Taksim’i tekrar kazanmanın imkanı varken toplumsal muhalefetin geneli adına inisiyatif alan kurumlar ve temsiliyetler tarafından bu olanak yeterince değerlendirilememiş, bu çaba tüm solun ortak seferberliği ile örgütlenememiştir. Ama hala Taksim 1 Mayıs’ının kitlesel, meşru ve militan bir biçimde gerçekleşmesinin yolu vardır.
“Biz Taksim’de olacağız” diyen gençlik, militan işçi önderleri, sendikalar ve sosyalist kurumlar Taksim iradesinin garantörüdür.
Günün politik gereklerini kavramaya çalışarak ona göre davranmak bir öncelik haline geldiğinde, kendi sınırlarımızın ötesine geçip kendimizi değiştirmek zorunda olduğumuzu görürüz. Aksi takdirde sınıf mücadelelerinin güncel gereklilik ve olanaklarını okuyamaz, ezberlerimize sarılırız. Ancak ne yaparsak yapalım isyan süreçlerinin her zaman ezber bozucu özelliğini koruyacak olduğunu görüyoruz. Bugün de 1 Mayıs’ta Taksim tartışmasını ezbere savunu ve karşı çıkışların ötesinde yürütmeliyiz.
Mesela “Taksim’i işçilere açın, Taksim 1 Mayıs alanıdır” sözünün doğruluğu su götürmez bir gerçek. Her zaman doğru olmanın ötesinde 19 Mart sonrası koşullarını gözeterek söylüyoruz bunu.
O halde Taksim iradesini Taksim’de gösterecek bir çabaya girişmek elzemdir ve mümkündür. Bunu tercih etmekle etmemek arasında arafta mı kalıyoruz? Gözümüzü, kulağımızı sokağa, isyanın ritmine çevirelim. O bize doğru olan yolu gösteriyor.
Sınıflar mücadelesinin gelişimi artık yeni işçi kitlesinin örgütsel, pratik, programatik ihtiyaçlarına uymayan ezberlerimizin çok ötesinde hamleler yapmayı gerektiriyor.
Devrimciler gittikçe çürüyen, hareketi geri çeken statükolara neşteri vurmadıkça örgütlü muhalefet güçlerinin gidişatı daima hareketin gerisinde kalacaktır. Ama devrimcilerin geride kalma lüksü yoktur.
Devrimciler halk hareketinin önünü açmayı, halkın hareketin içinde ve onun tüm özgünlükleriyle birlikte kendi öz örgütlerini oluşturmayı, burada toplanan öfkeyi iktidara karşı bir mevzi olarak örgütlemeyi ve kolektif bir halk iktidarı mücadelesine öncülük etmeyi önlerine koymalıdır ve bu olanaklıdır da.
Muhtemelen bu genel mantığa katılmayacak sosyalist yoktur. Ancak bu noktada söylemlerle ile eylemler arasında büyük çelişkiler görünüyor. Bu koşullarda halka güven ilkesi kutup yıldızımızdır.
Pratik çizgimizi günü kurtarmaya yönelik, ayrıca izah gerektiren biçimlerde değil halk hareketinin ileri eylemini örgütleyecek en sade ve anlaşılır biçimlerde kurabiliriz.
İsyan halindeki kitleler düne ait tüm sınırlarımızı altüst ediyor.
Bu süreçte muhalefet tarihinin en kitlesel mitinglerinden birisi gerçekleşmiş, milyonlar sokaklara dökülmüş, binlerce insan gözaltına alınmış, yüzlerce insan tutuklanmış, geri de kalanlar sokakta olmaya devam etmiştir.
Kritik olan bir nokta da şudur ki isyan bastırma rejimi olarak kendini kuran faşizm, halk hareketini dağıtmayı hâlâ başaramamıştır. Bu, kaçırmamamız gereken moment olarak önümüzde duruyor.
1 Mayıs tartışmalarında Taksim tercihi söz konusu momenti kavrayıp kavrayamamakla ilgilidir. Burada mesele korkaklık-cesaret meselesi değildir. Mesele bir politik tercih meselesidir.
Ama halkın yükselen direnme eğilimleri ve önümüzde tüm sertliğiyle süren siyasal çatışma gösteriyor ki bugün Taksim mümkündür, haktır ve gereklidir. Toplumsal muhalefetin geneline dair inisiyatif geliştirmek isteyenler bu noktada konum alabilir. Yeter ki halkın sesine, kapasitesine ve eğilimlerine kulak verilsin.
Şimdi artık halkın tepki ve taleplerini, ve de direnişini ortaya çıkan kolektif hareketi ilerletmek üzere örgütlemek için zemin hazır. İçinde bulunduğumuz isyan zamanlarında sokak tek çıkar yol, direniş ve isyan en net politikadır. Milyonlar bunu bize göstermiştir.
İçinde bulunduğumuz isyan sürecinde ortaya bu tablo çıkmışken, kitleler Saraçhane’den Taksim’i zorlamışken, üniversiteler barikatları yara yara alanlara gelmişken, liseliler harekete geçmişken, mahallelerde, sokaklarda, meydanlarda eylemler hala devam ediyorken hala tartışmayı ezberden kurmak düşülebilecek en büyük politik hatadır.
O yüzden halkın direnişini örgütlerken hareketin ritmine kulak vermek ve o ritme yönelmek önemlidir. Kitleler sokakta isyan halindeyse o kitleyle harmanlanmak, kitlenin enerjisinin bitmemesini sağlamak bugünün temel görevlerindendir.
Zaman bir adım daha ileri atma zamanıdır.
Sokaktaki hareketli kitlelerin bu ileri adıma yönelik kararı da Taksim’dir.
Bu yazı sadece 1 Mayıs ve Taksim üzerine bir yazı değil.
Halkın biriken öfkesi 19 Mart’ta önüne çıkan gedikten isyan halinde patlamıştır. İsyan sayesinde taşlar yerinden oynamıştır.
Belli ki bu taşların yerine oturması zaman alacak, bitmeyen kavga ve halkın dinmeyen öfkesi yeni yollar arayacaktır.
Mücadele, daha çetin karşılaşmalara doğru yol alarak sürüyor. Günü geldiğinde hazır olmak, süreci belirsizliğe bırakmadan örgütlemek için ne yapmalı sorusunun cevabını sokak bize veriyor.
Yeni olana odaklan, hareketle harmanlan, kavganın içinde örgütlen, halkla birlikte yeniyi kur, daha büyük kavgalara hazırlan.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.