Gelir eşitsizliğin ölçülmesinde, sezgisel veya matematiksel yaklaşımların da içerildiği pek çok yöntem bulunmaktadır.(1) Gini katsayısı bu yöntemler arasında en çok başvurulanı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından da gelir eşitsizliğinin ölçümünde Gini Katsayısı ve Lorenz Eğrisi kullanılmaktadır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değişmektedir ve 0’a ne kadar yakınsa mutlak eşitliğe o kadar yaklaşılmış; 1’e ne […]
Gelir eşitsizliğin ölçülmesinde, sezgisel veya matematiksel yaklaşımların da içerildiği pek çok yöntem bulunmaktadır.(1) Gini katsayısı bu yöntemler arasında en çok başvurulanı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından da gelir eşitsizliğinin ölçümünde Gini Katsayısı ve Lorenz Eğrisi kullanılmaktadır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değişmektedir ve 0’a ne kadar yakınsa mutlak eşitliğe o kadar yaklaşılmış; 1’e ne kadar yakınsa mutlak eşitlikten o kadar uzaklaşılmış demektir.(2)
Türkiye’de TÜİK tarafından hesaplanan Gini katsayısı, 1994 yılından bu yana düşmüş de olsa, hiç de adil sayılamayacak bir gelir dağılımına işaret etmektedir.
Gelir eşitsizliğinin grafik çizim ile gösterilmesini sağlayan Lorenz eğrisi incelendiğinde ise; gelir eşitsizliğinde 1994’den 2002 yılına gelindiğinde bir azalma göze çarpmaktadır. İlgili yıllara ait Lorenz eğrileri kıyaslandığında 2002 yılındaki gelir dağılımının 1994 yılındaki dağılıma baskın olduğu ortaya çıkmaktadır.
TÜİK tarafından Gini katsayısına ve esas olarak da gelir dağılımına ilişkin ne güncel veriler, Kurumun 27 Şubat 2006 tarihinde yayınladığı 37 sayılı, Haber Bülteni’nde yer alıyor. Bütçe Anketi’nden elde edilen veriler 2004 yılına ait. Buna göre Türkiye geneli için hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre sıralı yüzde 20’lik hanehalkı dilimlerinden, gelirden en az pay alan birinci dilimdeki hane halklarının, toplam gelirden aldığı pay %6, gelirden en fazla pay alan beşinci dilimdeki hanehalklarının aldığı pay ise % 46,2 olarak gerçekleşmiştir.
Beşinci dilimde bulunan hanehalkları, birinci dilimde bulunan hanehalklarının yaklaşık 7,7 katı gelir elde etmektedir. Gini katsayısı ise 0,40 olarak hesaplanmaktadır.
Resmi İddia: Gelir Dağılımı Düzeliyor!
TÜİK aynı bülteninde, 2004 yılı sonuçlarını 2003 yılı sonuçlarıyla karşılaştırıyor.
Varılan sonuç, gelir eşitsizliğinde bir düzelme olduğu yönünde. Gerçekten de 2004 ve 2003 yılları verilerine birlikte bakıldığında; ilk -en yoksul- % 20’lik dilimdeki hanehalklarının gelirden aldığı payda bir değişim gözlenmezken, ikinci, üçüncü ve dördüncü dilimdeki hanehalklarının aldığı payda bir artış, beşinci “en zengin” % 20’lik dilimdeki hanehalklarının payında ise bir düşüş sözkonusudur.
Buna göre; 2003 yılında, beşinci -en zengin- dilimde bulunan hanehalkları, birinci -en yoksul- dilimde bulunan hanehalklarının yaklaşık 8,1 katı gelir elde ederken, bu oran 2004 yılında 7,7 kat olarak gerçekleşmiştir. Gini katsayısı ise, 2003 yılında 0,42 iken, 2004 yılında düşüş göstererek 0,40 olarak tahmin edilmiştir.
Kurum 6 Kasım 2003 tarihli Haber Bülteni’nde (3) daha geniş bir zaman dilimine ilişkin, 1974 – 2002 dönemine ilişkin karşılaştırmalara yer vermektedir. % 20’lik hanehalkı dilimlerinin toplam kullanılabilir gelirden aldıkları paylar, 1994 yılıyla kıyaslandığında; beşinci % 20’lik hanehalkı diliminin haricindeki diğer grupların gelir paylarını artırdığı gözlenmektedir. Buna göre; birinci -en yoksul % 20’lik hanehalkı diliminin toplam kullanılabilir gelirden aldığı pay, 1994 yılında % 4.9’dan, 2002 yılında % 5.3’e, ikinci % 20’lik hanehalkı diliminin aldığı pay % 8.6’dan % 9.8’e, üçüncü % 20’lik hanehalkı diliminin aldığı pay % 12.6’dan %14.0’a ve dördüncü % 20’lik hanehalkı diliminin aldığı pay % 19.0’dan % 20.8’e yükselmiştir. Beşinci en zengin % 20’lik hanehalkı diliminin ise, 1994 yılında aldığı pay % 54.8 iken, 2002 yılında azalarak % 50.1’e düşmüştür. Buna göre; 1994 yılında beşinci en zengin %20’lik dilimde yer alan hanehalkları, birinci en yoksul %20’lik dilimde yer alan hanehalklarının yaklaşık 11.3 katı gelir elde ederken, 2002 yılında 9.5 kata düşmüştür. Gini katsayısı ise 0,49’dan 0,44’e gerilemiştir.
Düzelmenin/Bozulmanın İzafiyeti
Ne var ki biraz daha uzun zaman aralığı içinde izlendiğinde, gelir dağılımında istikrarlı bir düzelme ve Gini katsayısında da süreklilik taşıyan bir düşme eğilimi olmadığı görülmektedir. 1994 yılında Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşamıştır ve 1994 yılını başlangıç kabul eden bir karşılaştırma, gelir eşitsizliğinin değerlendirilmesi açısından yeterince açıklayıcı değildir. Kurumun 1994 yılına ilişkin verileri, 1987 yılına ilişkin verileriyle(4)
karşılaştırıldığında ise, birinci en yoksul % 20’lik hanehalkı diliminin toplam kullanılabilir gelirden aldığı pay, 1987 yılında %5.2 iken 1994 yılında %4.9’a gerilemiştir. Benzer biçimde 1987 ve 1994 yılları arasında ikinci %20’lik hanehalkı diliminin aldığı pay %9.6’dan %8.6’ya, üçüncü % 20’lik hanehalkı diliminin aldığı pay %14.0’dan %12.6’ya ve dördüncü %20’lik hanehalkı diliminin aldığı pay % 21.2’den %19.0’a düşmüştür. Buna karşılık beşinci en zengin %20’lik hanehalkı diliminin ise, 1987 yılında aldığı pay %50.0 iken, 1994 yılında artarak %54.9’a yükselmiştir. Buna göre; 1987 ve 1994 yılları arasında en zengin ve en yoksul arasındaki gelir farkı hatırı sayılır biçimde artarken, Gini katsayısı da 0,43’den 0,49’a yükselmiştir.
Tanzanya’nın Ardından
Öte yandan Gini katsayısı ve gelir dilimlerinin toplam gelirden aldıkları pay diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin Tanzanya, Tunus, Mozambik, Jamaika, Nepal, Ürdün, Mısır, Endonezya, Yemen, Burundi, Bangladeş gibi ülkeleri de geride bırakarak en adaletsiz ülkeler arasında ön sıralara yerleştiği görülmektedir.
Bunun yanında, Dünya Bankası verilerine göre, AB25 ülkeleri içinde Gini katsayısı 0.40 ve üzerinde ülke bulunmuyor. Aday ülkeler arasında da gelir dağılımı Türkiye’den daha kötü bir ülke yok. Aynı tespitin en yoksul kesimle en zengin kesim arasındaki gelir farkı açısından da yapılması mümkün.(5)
Bu ülkelerden Macaristan 0.24 Gini katsayısıyla gelirin en fazla adil dağıldığı ülke konumunda. Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka ve İsveç 0.25, Slovakya 0.26, Finlandiya 0.27, Almanya ve Slovenya 0.28 Gini katsayısıyla dağılımda adalete en fazla yaklaşmış ülkeler olarak gözüküyor. Türkiye’den sonra gelir dağılımı en bozuk ülke konumunda ise 0.35’le Yunanistan, 0.36’yla İngiltere, İrlanda ve İtalya, 0.37’yle de Estonya geliyor.
AB’nin diğer önemli ülkelerinden Fransa 0.33 gini katsayısı ve en zengin ve yoksullar arasındaki 5.6’lık gelir farkıyla dikkati çekiyor. Gini katsayısı 0.33 olan İspanya’da zenginlerle yoksullar arasında 5.4 katlık fark yaşanıyor.
Türkiye’de 7,7 kat olan en zengin kesimle en yoksul kesim arasındaki gelir farkı, Macaristan’da 4.9, Belçika’da 4.5, Çek Cumhuriyetinde 3.5, Danimarka’da 4.3, İsveç’te 4 ve Slovakya’da 4 katta kalıyor. Almanya’da en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasında 4.3, Finlandiya’da 3.8, Slovenya’da 3.9 kat fark bulunuyor. Yunanistan’da en yoksul kesimle en zengin kesim arasında 6.1 kat, İngiltere ve Estonya’da 7.2 kat, İrlanda’da 6.1 kat, İtalya’da 6.5 katlık fark gözleniyor. Şu andaki AB üyelerinin yanı sıra Türkiye’deki gelir dağılımı AB’nin kapısında bekleyen Romanya ve Bulgaristan’a göre de olumsuz bir yapı sergiliyor.
Bulgaristan 0.32, Romanya 0.30 ve Hırvatistan 0.29 Gini katsayısıyla Türkiye’ye göre oldukça adil bir gelir dağılımına sahip bulunuyor.
Sonuç
Bu noktada çıkarılacak iki temel sonuç, Türkiye’de gelir dağılımında istikrarlı bir iyileşme değil, ama konjonktürel -devresel- dalgalanmalar olduğu ve gelir dağılımında eşitsizliğin en az göründüğ