Şişli’de “Kayyuma hayır” diyenler 4 koldan belediyeye doğru yürüyüşe geçti
Şişli Belediyesi’ne kayyum atanmasına karşı belediye önünde düzenlenecek miting için 4 koldan yürüyüşler başladı.
Okmeydanı’nda bir araya gelenler “Kayyumlar gidecek biz kalacağız” sloganıyla direnerek kazandıkları Kent Lokantası önüne yürüdü. Buradan yürüyüş belediye önüne kadar sloganlarla ve Çav Bella marşının söylenmesiyle devam etti.
Kurtuluş kolundan yürüyenler ise sloganlarla renkli dövizlerle belediye önüne kadar yürüdü. Yürüyüşe CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Gökçek de katıldı. Yürüyüşün Sıracevizler Caddesi’nde halk penceresinden balkonlarından tencere tava çalarak yürüyüşe destek oldu.
CHP Şişli İlçe Başkanı Tamer Özcanlı, mitingdeki ilk sözü aldı. Özcanlı “Halkın iradesini asla teslim alamazsınız” dedi. Sözlerini “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” diye noktaladı.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Önder Serkan Çebi, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali, Beşiktaş Belediye Başkanvekili Rasim Şişman, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Çatalca Belediye Başkanı Erhan Güzel, Bakırköy Belediye Başkanı Ayşegül Ovalıoğlu, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez mitingde isimleri sayılarak alkışlandı.
İlkay Akkaya’nın “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” şarkısıyla miting devam etti.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu ve Resul Emrah Şahan’ın cezaevinden gönderdiği mektupları okumak üzere sözü aldı.
Mahir Polat’ın Silivri’den tahliye olduğunu ve onunla telefonla görüştüğünü ifade eden Çelik alkışlarla karşılandı.
Mahir Polat’ın ses kaydı dinlendi.
Sonrasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel sözü aldı. Özel “Ekrem Başkanımıza karşı 19 Mart sabahı girişilen darbeye Saraçhane‘de yedi gün direnen, o darbeye Maltepe Meydanı’nda en büyük demokrasi tokadını indiren, İstanbul’un iradesini savunan, Şişli’nin iradesini savunan, başkanlarına sahip çıkan demokrasi kahramanları hoşgeldiniz. Biz bugün, her çarşamba akşamı bir ilçemizde yapacağımız gece mitinglerinin ilkini yapmak üzere Şişli’ye geldik. Bir miting yapacaktık, görüyorum ki bir miting yapmıyoruz burada, iki miting yapıyoruz. Ey cuntanın başkanı Erdoğan, duyuyor musun Şişli’yi, görüyor musun Şişli’yi?” dedi.
Özel’in bu sözlerinin ardından kalabalıkta “Tayyip istifa” sloganı yükseldi. Özel, konuşmasına şöyle devam etti:
Tehdit ettiler, korkmadınız. Üstünüze yürüdüler, bir adım geri atmadınız. Etrafı bariyerlerle çevirdiler, asla arkasında kalmadınız Saraçhane‘de yedi gece, 81 ilimizde o ilin en büyük caddelerinde, meydanlarında direndiniz. Maltepe’de 2,2 milyon oldunuz, sel gibi attınız. Bugün direnmek üzere artık Şişli’desiniz, bütün İstanbul’dasınız. Kimse şaşırmasın, biz burada miting yapmıyoruz. Elbette toplandık, bir miting alanına toplandık. Sığmadık, dolduk, taştık ama biz burada bir otoritere karşı eylem yapıyoruz, eyleme geldik biz. Biz buraya ses çıkarmaya, itiraz etmeye, elbette direnmeye ama cümle alem bilsin ki sonuç almaya geldik. Ve biz sonuç almadan durmayacağız. O darbecilerin, cuntacıların Şişli’ye gönderdikleri kayyum; cuntanın Şişli temsilcisi gitmeden, Resul Emrah Şahan geri gelmeden durmayacağız. Ve hiçbirimiz Ekrem Başkanımızı almadan ve -çok korkuyor ama buradan bir daha hatırlatıyorum- Ekrem Başkanı cumhurbaşkanı yapmadan durmayacağız.
Elbette bu meydanda parti var, partiler var. Her partiden gençler var, her partiden üyeler var. Ama bu meydan, bu eylem ne bir partinin ne partilerin; bu eylem milletin eylemidir, bu eylem cumhurbaşkanı adayına sahip çıkan milyonların eylemidir. Burada on binler, Türkiye’deki on milyonları temsil etmektedir. Ve and olsun ki bu eylemlerden sonuç alacağız, biz kazanacağız, biz başaracağız. Hepinize inanıyorum, hepinize güveniyorum. Bu meydandaki bütün demokratları, Türkiye’nin demokrasisi için bu meydana eylem koymaya gelen bütün demokratları; sosyal demokratları, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, liberal demokratları, Kürt demokratları; Türkiye’nin bütün demokratlarını saygıyla selamlıyoruz. Hoşgeldiniz, şeref verdiniz, güç verdiniz ve emin olun ki birilerinin uykularını kaçırmaya devam ediyorsunuz. Ahlaki üstünlük bizdedir, moral üstünlüğü bizdedir. Görmüyor musunuz, çoğunluk enerjisi bizdedir. Biz güçlüyüz. Onlar korkuyorlar, korkacaklar. Biz kazanacağız.
Dünyada iki tür darbe var: Bu darbelerin bir tanesi tankla, topla, tüfekle yapılan askeri darbeler. Bir diğeri de kendisi demokrasiyle gelse de gitmek istemeyenlerin yapmak istedikleri sivil darbeler. Bugün biz, demokrasiyi bir tren olarak gören, ‘İşimize geldi bindik. İstemediğimiz istasyonda ineriz’ diyen birisine karşı milletin, halkın iradesini savunmaya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti demokrasi ve cumhuriyeti savunmaya, İsmet Paşa’nın emaneti çok partili rejimi savunmaya, kazanınca gelmeye kaybedince gitmeye dayanan bir demokrasi savunmaya geldik. Bugün sandıkla gelen, demokrasiyle gelen ancak işine gelmeyince ayrılmak istemeyen birisi; bu partinin ikinci Genel Başkanı’na, bu ülkenin ikinci Cumhurbaşkanı’na, Lozan’da Sevr’i yırtıp atan, yedi cihana bizim tapu senedimizi kabul ettiren, hem savaş meydanlarının, batı cephesinin kumandanı hem Lozan fatihi hem Türkiye demokrasisini perçinleyen, çok partili rejimde yenilip de gitmeyi bilen İsmet Paşa’ya dil uzatan Erdoğan’a söylüyorum: Sen kim, İsmet Paşa’ya laf söylemek kim? Demokrasi kim, sen kim? Haddini bil tek adam, haddini bil cuntacı, haddini bil.
Sen tek başınasın. Her şeyi bilen, her şeyi konuşan, her şeye karar veren… Ama artık Ankara’da bir kişinin çizdiği hattın içinde siyaset dönemi, atladıklarıyla yönetme, milletten oyu alıp sırtını dönme dönemi bitti. O yüzden buradan Erdoğan’a bir kez daha sesleniyorum: Bundan sonra demokrasiye dönene, Ekrem Başkan’a ve tüm belediye başkanlarımıza, tüm siyasi tutsaklara, belediye meclis üyelerimize, diğer partilerin genel başkanlarına, siyasi tutsaklarına özgürlük gelene, aday yanımıza sandık önümüze gelene kadar sana bu meydanları dar edeceğiz. Bu millet darbeyi püskürttü, geriye posası bir cunta kaldı. Erdoğan hazımsızdır. Erdoğan darbecidir. Erdoğan cuntacıdır. Erdoğan cuntanın başıdır. Çıkmış, şimdi de ‘Biz devletiz. Devlet benim arkamda’ diyor. Devlet dediğin binalardan ibarettir. Devlet yönetiminde senin yaptıklarından rahatsızlık da hat safadadır. Ama bir avuç cuntacıyla ‘Devleti ele geçirdim’ diye bu milletin karşısına dikilirsen bu millet sana kendi gücünü mutlaka gösterecektir.
Kalabalıktan yükselen “Cuntacı Erdoğan” sloganlarının ardından Özel, şöyle devam etti:
Bu Erdoğan’ın atadıkları var. Türkiye’de parlamenter sistemden gelen bir gelenekle bunlara ‘bakan’ deniyor. Oysa bakan dediğin seçilmiş adamdır. Bakan dediğin seçilmiş kadındır. Bakan dediğin milletten güç alır, milletin işine bakar. Erdoğan’ın gözüne bakandan, Erdoğan’ın dolma kaleminin mürekkebinden akandan, gücü milletten almayandan bakan olmaz. Olsa olsa bu Amerika’daki Trump‘ın bakanları gibi olur. Onların da sekreterdir. Sekretersiniz siz, sekreterlersiniz. Bundan sonra dışişleri sekreterine de içişleri sekreterine de Tayyip Erdoğan’ın atadığı bütün sekreterlerine de bakan değil, sekreter olarak muamele edeceğiz. Ve cuntayı, başında Erdoğan’ın olduğu cuntayı; ‘Bana cunta demesin’, bana 500 bin lira dava açmış, sinirleri bozuluyormuş. Darbeye kalkana cunta denir. Darbeyi dağıtana da millet denir. Milletten alıyorum gücümü, milletten alıyoruz. Siz bu kararlılığınızla o darbeyi bastırdınız. Eminim, ilk sandığı hızla önünüze getirip bu cuntayı da dağıtacaksınız.
Bugün işgal altındaki Şişli belediyemizin oradayız. Maalesef cunta başının atadığı bir cunta temsilcisi, bugün 31 Mart‘ta yüzde 67 oyla seçilen Emrah Şahan Başkanımızın yerine, seçilmediği bir koltukta atanmış olarak oturuyor. Tarihin en yüksek oyunu aldığı, 10 Şişliliden yedisinin oyunu almayı başardığı bir dönemde, 350 günde 150 projeyi tamamlayan, ranta geçit vermeyen, gönlünü halka açan, arı gibi çalışan Emrah Şahan Başkanımızın yeniden bu belediyeye gelmesini, koltuğuna oturmasını görene kadar bize durmak yok, mücadeleye devam edeceğiz.
Otobüsün hemen arkasında çok sayıda belediye başkanı var. Maalesef altı tanesi de Silivri zindanlarında. Emrah Başkan’a, Ekrem Başkan’a sürmeye çalıştıkları leke terörle iş birliği, terör örgütüyle işbirliği. Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer‘e de bu iftirayı atıyorlar. Buradan bir kez daha söylemek isterim ki terör suçlaması seçilemediği, kazanamadığı belediyeye kayyum atamak için uydurulmuş bir yalandan, bir dalavereden başka bir şey değildir. Hani, ‘Turbun büyüğü heybede’ diyordu ya ‘turp’ dediği, Tayyip’in uydurduğu rezilce palavraların baş harfidir. Buradan bütün savcılara söylüyorum: Bakın, burada belediye başkanvekili olan arkadaşlarımız var. Şişli’de kayyum olarak oturan bir kişi var. İlçe başkanı var. Bu kardeşiniz, Özgür Özel kent uzlaşısı denen meselede devletten temiz kağıdı almış, hiçbir sabıkası olmayan, aday olmasında devlet güvencesi olan ve yaşadığı kentteki Kürtlerin, Kürt demokratların oylarını getirebilecek kişileri belediye meclis listelerine yazmak bir suçsa o suçun sahibi burada: Özgür Özel. Bir başkasını arama. Belediye başkanlarımın listesinde, Resul Emrah Şahan’ın listesinde ya da bir başka belediyenin listesinde bir Kürt demokrat varsa Kürt’e verdiğimiz kıymettendir, onlara duyduğumuz saygıdandır.
Sen, Kürt’ü oyu sana verince ‘makbul Kürt’; oyu CHP’ye verince ‘terörist’ olarak nitelendiriyorsan sen sahtekarsın, iki yüzlüsün. Şimdi bunlar, Türkiye’de Kürt sorununu çözeceklermiş, Türkiye’ye barış getireceklermiş, terörsüz Türkiye yapacaklarmış. Bu samimiyetsizlikle, bu ikiyüzlülükle çözüm olur mu sahtekarlar? Çözüm; Kürt ile Türk’ü kardeş bilmekle olur, eşit bilmekle olur. Laz’ı, Çerkes’i, Pomak’ı birbirinden ayırmamakla; Alevi ile Sünni’yi birlikte kucaklamakla olur. Selefi hayalleri olan, sandık yerine padişah gibi kalmak isteyen, halife olmak isteyen bir anlayış bunu yapamaz. Bunu demokratlar yapar. Selefilik hayalleriyle, selefi yaklaşımlarla, halefine darbe yapan bir cuntacı, Kürt sorununu göremez, çözemez. Bunu çözerse Türkiye’nin kurucu partisi, bugünün birinci partisi CHP çözer.
CHP, bu meydanda milliyetçilerle Kürtlerin bir arada demokrasiyi savunmalarından; burada partilerinin sembollerini aynı anda, yan yana, kardeşçe yapabilmesinden; bu meydandaki bütün renklerden; gökkuşağı gibi tüm renklerin birbirinin içine ve işine karışmaması için gökkuşağı gibi yan yana durabilen, Türkiye’yi sevenlerden oluşuyor. Bu meydan Türkiye’nin yarınlarının umududur. Hepinizle gurur duyuyorum. Bu meydan Karadenizliler ile Kürtlerin aynı sevebildiği bir evladına sahip çıkıyor ya buradan Ekrem Başkan’a hep birlikte bir el sallayalım.
On binler drone’a bakarak el sallarken “Yiğidim Aslanım” şarkısı çaldı. Özel, telefonunun ışığını yakarak “Silivri’de yatan yiğitlere, eylemlere selam olsun” ifadelerini kullandı.
Protestolarda tutuklanan gençlere selam gönderen Özel, miting alanında toplanan yurttaşlarla “Gençlere özgürlük” sloganı attı. Özel, “Gençlere özgürlük istiyoruz. Tutuklu tüm gençler derhal serbest bırakılsın” çağrısında bulundu.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
Erdoğan bu kadar kötülük yaptı. Bugün diyor, ‘gençlerin hayatı karardıysa karartan sizsiniz’. Şimdi Erdoğan’a sesleniyorum: salon adamı Erdoğan, sıcak seven Erdoğan, meydandan ve sandıktan korkan Erdoğan, cesaretin varsa tutuklanan gençlere soralım, ‘Senin hayatını Erdoğan mı, Özel mi karartıyor?’. Gençlere soralım bu gençlerin geleceğini Erdoğan mı karartır, İmamoğlu mu aydınlatır? Gençler seni tanıyor, senden kurtulmak istiyor.
Bundan sonra biz her çarşamba, akşam 20.30’da İstanbul’un bir ilçesinde Ekrem Başkanımıza, tutuklu arkadaşlarımıza sahip çıkmak üzere olacağız. Mehmet Murat Çalık Başkanım, gelecek hafta Beylikdüzü’nde ona sahip çıkmak için oradayız. Beylikdüzü’ndeyiz. Ama bir gün hepinizi bekliyorum, hepinizi. Sarıyer’e gideceğiz NTV’yi bir ziyaret edeceğiz, olur mu? NTV’nin logosunu görmüyorsunuz değil mi? Açmıyoruz. NTV’nin logosunu binanın önüne gidip bir bakacağız bir gün bir beklesinler bizi. Bir bakacağız iyi çekiyor mu? Türkiye’de sözümüze değer veren herkese söylüyorum. Başta Demirören Medya, Turkuvaz Medya, İhlas Medya, Albayrak Medya ve Doğuş Grubu. NTV ve Star televizyonu. Bunları bir, kesinlikle izlemiyoruz. İki, bunların şirketleri ne satıyorsa kesinlikle almıyoruz. Bunların en doğru listesine, ‘boykot yap.org’ sitesinden bakıyoruz. Kapatıyorlar yenisini açıyoruz.
Şimdi bu NTV, bu NTV’nin sahipleri aynı zamanda bu Günaydın Et Lokantalarının, bu neydi tuz atıyor, Nusret’in, bunların sahibi. Oraya gidip et yiyen, oraya gidip bir şeyler içen vallahi hatırımızı kırar, yapmayın. Sakın ha. Gidiyor muyuz? Asla. Türkiye’de ‘Atatürkçüyüm, demokratım, milliyetçiyim, inançlıyım, ben bu düzene karşıyım’ diyen kimse bunlara gitmesin. Ayrıca bunlar Volkswagen arabalarının, Passatları falan, Audileri, Skodaları satıyor. Eldeki mevcudu satın demem, alınmış alınmış. Ama kesinlikle bugünden itibaren, belediye başkanlarım; Audi almak, Seat almak, Volkswagen almak yok. Anlaştık mı? Türkiye’de hiçbir belediye. Parası olan, araba alacak olan ya beklesin, boykot bitince alır ya da başka bir marka alsın.
Almanya’daki sendika ile temastayız, Almanya’daki sol siyasetçilerle temastayız. Volkswagen’in sendikası arkamızda, bunlara karşı şirkete pozisyon aldıracağım. Efendim ‘Doğuş Grubu aslında size uzak değil.’ Bak bak bak. ‘Doğuş Grubu aslında Şahinler sizden uzak değil. Ama ne yapsınlar baskı altındalar, çok korkuyorlar. Bir de böyle olursa batabilirler.’ Parayı bizden kazanıp saraya yanlayan.. Batmazsan hatırım kalır, batmazsan hatırım kalır. Sen Atatürk’ün kurduğu ülkede, bu ülkenin imkanlarıyla büyüyeceksin, parayı bizden kazanacaksın, dünyanın en önemli metropolünde gecenin bir vakti 1 milyon 200 bin kişi meydana toplanacak, o meydanı görmeyeceksin. 2 milyon 200 bin kişi miting yapacak, o haberi, o mitingi canlı vermeyeceksin. Ülkenin birinci partisi, kurultay yapacak, yayınlamayacaksın. ‘Biz de Atatürkçüyüz.’ Olmaz olsun senin gibi Atatürkçü. Batmazsan hatırım kalır.
Özel, “Bu Pazar il mitinglerinin ilki var. Nereden başlıyoruz? Samsun’dan. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ilk adımı nerede attıysa biz de ilk adımı orada atacağız. Her hafta sonu en az en az bir kent mitingi, her Çarşamba 20.30’da İstanbul’da bir ilçe mitingi. Daha büyük kalabalıklarla sonuç alana kadar, mitinge değil eyleme gidiyoruz hep beraber” dedi.
Yozgat’ta traktörleriyle eyleme katılan çiftçilere desteklerinin süreceğini belirten Özel, “Bu arada ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ deyip, geçmişte haksızlığa da uğrayan, eylem yapmıyorlar diyenler Yozgat’a haksızlık yapanlar vardı. Yozgatlı çiftçiler muhteşem eylemler yaptılar. Adam çiftçi, yoksul ama eylem yapıyor. Traktör başına 993 lira ceza kesmişler, bütün cezaları üstlendim, hepsi benden. Buradan söylüyorum. Samsun’la başlıyoruz çok gecikmeden belki de bir sonraki hafta Erdoğan’a gücümüzü Yozgat’tan göstereceğiz Yozgat’tan. Madem ki Yozgat tarih yazmaya karar vermiş, hep beraber Yozgat’ta olacağız, hep beraber” dedi.
Sendika.Org