Elimdeki mumun ışığı, bir kaç adım ötesini ancak görüyor ama, ben, Bizimkiler dizisinin o özgür dilli Türkiye’sini de TRT’sini de izlemeye devam ediyorum her gün! Onların sesleri, içine düştüğümüz karanlığın duvarlarında yankılanıyor!
Bence, onları hiçbirimiz unutmadık…
1989-2002 yılları arasında, tam 13 yıl, 15 sezon, kesintisiz yayımlanmış bir dizi, Bizimkiler! Şimdilerde 3-4 sezonu geçene vay be diyoruz, ki birkaç bölüm sonrasında final yapanların kalabalığında en çok da…
TRT’nin o dönem ki devlet televizyonu kimliğindeki bağımsız duruşunun, her siyasi partiye aynı uzaklıkta ve yakınlıkta duran özgür dilinin belki de en net sahnelendiği yerdi, Bizimkiler dizisi…
İstanbul’da, bir apartmanda yaşayan ailelerin, kendi aralarında ve çevreleriyle yaşadıkları ilişkileri komik bir dille anlatırken, siyaset de konuşan, konuşmakla da kalmayıp ciddi ciddi eleştiren bu diziyi de TRT’nin o özgür dilini de özlemeyen var mı aramızda?
Tamam da değişen TRT mi, yoksa Türkiye mi?
Belki de sadece Ankara, Ankara’dakiler!
İktidarların ‘kendine Müslüman’ politikalarından batan bankalardaki siyasi oyunlara, çarpık kentleşme gibi çarpıklaşan zenginleşmelerin kalabalığından ay sonunun gerçeğinde geçinemeyen vatandaş kimliğine, her şeyin bu kadar açıkça konuşulduğu bir Türkiye’den, hangi ara bugün “ağızlara bant yapıştıran” bir Türkiye’ye geldik?
Düşünsenize, bugün AKP ve Erdoğan’ı, ekonomi ve toplum politikaları noktasında eleştiren, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ı ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras’ı, sadece bu açıklamalarından ötürü polis eşliğinde götürülürken izledik, haklarında hazırlanan hapis istemli iddianameleri okuduk… Yetmedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart sabahı gözaltına alınma süreciyle başlayan protestolara ve ardından o protestolara eklenen boykotlara destek veren sanatçılara/oyunculara yönelik, TRT’de oynadıkları dizilerin kadrolarından çıkartılma operasyonlarını seyrettik…
Suçları neydi?
Halkın çektiği sıkıntılara kulak vermek mi?
Siyasi/ekonomik sorunlara sırtlarını dönmemek mi?
Muhalefetin iktidar eleştirisini görmezden gelmemek mi?
Sanatçı duyarlılığını yandaşlığa teslim etmemek mi?
Toplumsal tavra karşı kör, sağır kalmamak mı?
Neydi suçları sahi?
Hepsi bir tarafa, aslında asıl soru şu:
Bizimkiler’in o “özgür” dilli TRT’sine ne oldu?
13 yıl, 15 sezon, kesintisiz yayımlanmış bir dizinin; hayat pahalılığını anlatan, batan bankaların paraları üzerinden zenginleşenleri şikayet eden, her gün gelen zamlara isyan eden, gençlerin gelecek kaygısının altını çizen, emeklinin dolmayan pazar filesini gösteren o özgürlüğe ne oldu?
Her şey gibi o da politize oldu, öyle mi!?
Konumuz, hayatımız, dibine kadar siyaset oldu!
“Bitaraf olan bertaraf olur” diyenler, Ankara’da iktidar oldu!
TRT nin o “özgür” dilli bağımsızlığı da iyi bilirdik denilip, toprağa verildi!
Böyle değilse, ne?
Hatta o konuşamama durumu öylesine bir hale geldi ki, 6 Şubat depremlerinin yerle bir ettiği Hatay’ın Defne ilçesinde, Defne İlk Umut Konteynerkenti’nde kalan vatandaşlar, Ekrem İmamoğlu için topladığı imzalar yüzünden, konteynerkentten atılmakla tehdit edilmiş, Gazeteci Gülnur Saydam’ın haberine göre… Aynı haberi, Hataylı muhabir arkadaşım Burcu Özkaya Günaydın da servis etmiş ajanslara, hem de CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu açıklaması üzerinden…
Anlaşılan o ki;
…apartman yöneticisi Sabri Bey (Mehmet Akan), kapıcı Cafer (Ercan Yazgan), “Katil” Yavuz (Aykut Oray), “Sarhoş”/Baykuş Cemil (Uğurtan Sayıner), Cafer’in kayınbabası Halil/Halil Pazarlama (Oktay Sözbir), Sabri Bey’in eşi Ayla Hanım (Meral Çetinkaya), muhasebeci Ergun (Erdinç Dinçer), Çaycı Abbas (Hikmet Karagöz), Yengeç Hüseyin (Savaş Yurttaş), Tak Tak Sedat (Salih Kalyon), Davut Usta (Selçuk Uluergüven), Doktor Türkan (Güler Ökten), Halis (Ali Uyandıran), “Tahta kafa” Raşit (Erdoğan Tuncel), Muvaffak Hoca (Zihni Göktay), Şair Cenap (Rutkay Aziz) ve “İbrikçi” Sıtkı’nın (Cezmi Baskın) hayat, insan, siyaset, iktidar, içinde yaşadıkları toplum ve sanat üzerinden yarattıkları o konuşan/eleştiren Türkiye’si üzerinden on yıllar geçmiş geçmesine de, biz, bir arpa boyu yol gidememişiz, onların özgürlüğünü mumla arar hale gelmişiz…
Elimdeki mumun ışığı, bir kaç adım ötesini ancak görüyor ama, ben, Bizimkiler dizisinin o özgür dilli Türkiye’sini de TRT’sini de izlemeye devam ediyorum her gün! Onların sesleri, içine düştüğümüz karanlığın duvarlarında yankılanıyor!
Mum eriyor, ama onların sesleri hiç bitmiyor…
TRT’de işlerinden olan cesur oyuncuların sesleri gibi…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.