Gündelik hayatı tüm yalınlığıyla anlatan Ayyıldız, öykü kişilerinin duygusal yönlerini, iç seslerini ve çelişkili tavırlarını öne çıkarıyor. Ayyıldız, öykülerini gündelik hayattaki gözlemleri, dokunduğu insanlar ve öz yaşam öyküsünden esinlenmelerle kurmuştur
Aylaklık konusu başta edebiyat ve felsefe olmak üzere kültür dünyamızın pek çok alanında işlenmiştir. Birkaç örnek vermek gerekirse: Gonçarov’un Oblomov’u, Bertrand Russell’ın Aylaklığa Övgü’sü, Paul Lafargue’ın Tembellik Hakkı, Thorstein B. Veblen’in Aylak Sınıfın Teorisi gibi belli başlı örneklerde konu farklı bağlamlarda ele alınmıştır.
Dördüncü öykü kitabına “Aylak Adamın Düşleri” adını veren Sevtap Ayyıldız, kitabında düşler aracılığıyla anlattığı öykülerinde aylak adamın izini sürüyor. Yaşadığımız hayatı düş sadeliğiyle anlatmak istediğini belirten Ayyıldız, düşler sayesinde hayatın yaşanılır kılındığına işaret ediyor.
Ayyıldız, bir röportajında aylak adamı şöyle tanımlıyor: “Aylak adam yağmurun damını çökerttiği kulübesini onarmaya üşenip ağacın kovuğuna kıvrılıp uyuyan bir adam. Sevdiği kadın için harekete geçmeyip, toprağa çizdiği bir çift gözün sahibini bekler. Toplum olarak hep bir şeyleri bekliyoruz, güzel günleri, adil, eşitlikçi bir düzeni ümit ediyoruz ancak harekete geçemiyoruz. O halde aylak adam biziz.” Harekete geçememe hali, bir yandan toplumsal korkuyu öte yandan da Can Soyer’in “Marksizm ve Siyaset” kitabında işaret edip geliştirdiği “radikal pasifizm” kavramını akla getiriyor. Ancak, Ahmed Arif’in bir şiirinde telaffuz ettiği gibi “döğüşenler de var bu havalarda” deyip dövüşenlerin çoğalması ve öfkenin toplumsal bilinç düzeyine ulaşmasını dileyelim.
Düşle gerçeğin iç içe geçtiği öykülerde; sosyoloji öğretimi gören ve yıllarca felsefe dersleri veren Ayyıldız, felsefe birikimini yazılarına yansıtmış. Gerek felsefe tarihindeki kavramları gerekse de Descartes, Spinoza ve Platon gibi sevdiği filozofları öyküsünün içine yerleştirmiş. Öykülerinde bilinç akışı tekniğini kullanan Ayyıldız, örtülü ve gizemli bir anlatımla kurgusunu oluşturma yolunu izliyor. Gündelik hayatı tüm yalınlığıyla anlatan Ayyıldız, öykü kişilerinin duygusal yönlerini, iç seslerini ve çelişkili tavırlarını öne çıkarıyor. Ayyıldız, öykülerini gündelik hayattaki gözlemleri, dokunduğu insanlar ve öz yaşam öyküsünden esinlenmelerle kurmuştur. “Köy minibüsü” öyküsünün bizzat yaşandığını belirtmiştir yazar. Minibüsün, yolcuların alışveriş gibi nedenlerle gideceği yere bir türlü varamaması, Luis Bunuel’in bir grup burjuvanın gittikleri evdeki partiden bir türlü çıkamamalarını anlatan “Mahvedici Melek” filmini çağrıştırdı bana.
Öykülerde bir diğer dikkat çeken nokta ise Türkiye toplumunun sorun alanlarından Ermeni ve Aleviler gibi konulara değinmeler. Ancak bu değinilerde yazar, politik yönü ön plana çıkarmayıp örtülü ve öyküyü besleyici bir tutum izliyor. Direkt mesaj verme eğiliminden kaçınıyor.
Gündelik hayatın belki de en çetrefil alanı olan sevgi ilişkileri de iç burkucu, derinlikli ve etkileyici anlatımla işleniyor öykülerde. Düşlerin yanı sıra hayata katlanmanın ve hayatı güzelleştirmenin önemli yollarından bir olan sevgi ilişkilerinin hayatı daha da katlanılamaz hal getirebildiği ve travmatik sonuçlar doğurduğu da öykülerinde yer buluyor. Öte yandan kimsenin kimseyi kısa mesajla terk etmeyeceği ve umudun yeşerdiği bir dünya özlemi de yankılanıyor öykülerden.
Sevtap Akyıldız, “Aylak Adamın Düşleri” kitabında hayata direnmenin yolu olarak gördüğü düşler aracılığıyla, gündelik hayatın amansız ve çetrefil sorunlarına duygusallığı ve içtenliği esas alarak öykülerini kuruyor. Sade ve sıcak anlatımıyla felsefenin ışığında ördüğü öykülerini okurlarına sunuyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.