Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması Ankara’da Sincan Cezaevi’ndeki mahkeme salonunda başladı. Duruşmada tetikçiler ifadelerini değiştirerek bütün suçu azmettirici olarak yargılanan Doğukan Çep’e yıkmaya çalıştı. Doğukan Çep ise daha önce sosyalistlere yönelik silahlı saldırılarını da anlatarak Sinan Ateş’i bu saldırılarla alakalı davalarda yardımcı olmaması sebebiyle yaralamak istediğini, ancak öldürme niyetinin olmadığını iddia etti
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması Ankara’da Sincan Cezaevi’ndeki mahkeme salonunda başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, CHP Grup başkanvekili Murat Emir, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmeni ve Sinan Oğan duruşmayı izlemek için salona geldi.
Dava kapsamında 22 sanık “tasarlayarak öldürme”, “öldürmeye teşebbüs”, “suça azmettirme” ve “suça yardım etme” suçlarından yargılanıyor.
Duruşmada tetikçiler ifadelerini değiştirerek bütün suçu azmettirici olarak yargılanan Doğukan Çep’e yıkmaya çalıştı. Doğukan Çep ise daha önce sosyalistlere yönelik silahlı saldırılarını da anlatarak Sinan Ateş’i bu saldırılarla alakalı davalarda yardımcı olmaması sebebiyle yaralamak istediğini, ancak öldürme niyetinin olmadığını iddia etti.
Cinayetin tetikçisi Eray Özyağcı, emniyette ve savcılıkta verdiği ifadesini mahkeme değiştirdi. Tetikçilikle yargılanan Özyağcı, kendini Doğukan Çep’in azmettirdiğini söyledi. Özyağcı’yı cinayetin işlendiği yere götürmekle suçlanan sanık Vedat Bakaya da daha önceki beyanlarının işkence altında alındığını iddia etti.
Özyağcı, kendisini araçla İstanbul’a kaçırdığı iddia edilen MHP yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın değil, Mustafa Kemal isimli biri tarafından Sedan marka gri bir araçla İzmir’e götürüldüğünü söyledi.
Özyağcı ifadesinde şunları söyledi:
İlk ifademde Doğukan Çep’in azmettirdiğini saklamak ve onu korumak için yalan söylemek zorunda kaldım. Olay günü Doğukan Çep beni aradı Çukurambar’a git oradaki bir kafede otur dedi. Doğukan Çep daha sonra beni arayarak Sinan Ateş’i ayaklarından vur uzaklaş dedi. Olay yerine giderek Sinan Ateş’i sağ ve sol ayaklarından vurdum. Ben kaçarken Sinan Ateş’in yanındakiler bana ateş etti. Ben de onlara. Daha sonra olay yerinden koşarak uzaklaşırken birilerinin ‘Reisi vurdum’ şeklinde bağırdığını duydum. Sonrasında motora bindik ve Gölbaşı’na doğru gittik. Ardından beni Doğukan aradı ve ‘Sinan Ateş ölmüş, ben sana demedim mi ayaklarından vur’ dedi. Ben de ‘Vallahi ben sadece ayaklarına ateş ettim’ dedim.
Özyağcı’nın savunmasının ardından Doğukan Çep, “Ben bu davanın baş aktörüyüm, azmettiricisiyim. İfade vermek istiyorum” diyerek söz istedi. Mahkeme başkanı sıranı bekle uyarısında bulundu.
MHP’li avukatlar Çağrı Canpak, İbrahim Ethem Yiğit MHP adına davaya katılma talebinde bulundu. Sanıklar ve avukatları MHP’li avukatların katılma talebini kabul etti.
Mahkeme Başkanı, suçtan zarar gören sıfatı bulunmaması nedeniyle MHP’nin katılma talebini reddetti. Karar salondaki bir grup tarafından alkışla karşılandı.
Cinayetin azmettiricisi olmakla yargılanan Doğukan Çep, Sinan Ateş’i kendi davalarına yardım etme sözüne rağmen telefonlarına çıkmaması sonrasında yaralamak istediğini söyledi. Ateş’i öldürmek gibi bir niyeti olmadığını iddia eden Çep, “Ben Eray’ı ayağından vurmaya gönderdim. Ölmesini istemezdim” dedi.
Çep’in bahsettiği davalar ise Gezi’de kırmızı fularlı kız olarak tanınan Ayşe Deniz Karacagil’e, Sinan Sağırlı, Suruç katliamında yaşamını yitiren Cebrail Günebakan’a yönelik saldırıları, Maltepe’de ESP’lilere yönelik saldırısı, uyuşturucu çeteleri tarafından katledilen Hasan Ferit Gedik’e yönelik saldırısıyla ilgili. Çep’in ifadesi şöyle:
Savunmaya dönmek için 2013 yılına dönmem lazım. 2013 yılında İstanbul Gülsuyu’nde Gezi olaylarında kırmızı fularlı kız Ayşe Deniz Karacagil, Sinan Sağırlı, Cebrail Günebakan’ı vurduk. Bunlar MLKP terör örgütü üyesi. En son ESP’nin derneğine giriyoruz 10 kişiyi vuruyoruz. O zaman ESP’nin başında Figen Yüksedağ var eş başkanı da Selahattin Demirtaş. Gazi Mahallesi’nden, oradan buradan DHKP-C’liler geldiler mahalleye yürüyorlar. Hasan Ferit Gedik vuruluyor. Gedik sosyalist bir gençmiş, uyuşturucuya karşı yürüyormuş. Google’da Hasan Ferit Gedik yazın, cenazesine bir bakın. DHKP-C bayrağı var. Bu dosyadan yargılanmaya başladık. Vurduğumuz Ayşe Deniz Karacagil Gezi’den sonra Karayılan’ın yanına gidiyor. Oradan da Rakka’ya gidiyor orada ölüyor. Vurduğum Cebrail Günebakan ve Sinan Sağırlı Suruç’a gidiyor çocuklara hediye götüreceğiz diye, orada IŞİD öldürüyor.
Ben Hasan Ferit Gedik olayından sonra çıktım cezaevinden. Üsküdar’da Aziz Mahmud Hudayi caminde namaz kılarken bir gün Sinan Ateş geldi. Merhaba dedim ve DHKP-C ve MLKP’lileri vurduğumu söyledim. Davalarım için Sinan Ateş’e ‘bana yardımcı olabilir misin’ dedim. ‘Kardeşim elimden geleni yaparım’ dedi. Daha sonra kendisini aradım ve hatırlattım ve bana ‘helal olsun bizim hayal ettiklerimizi yapmışsın’ dedi. 2020 yılında beni aradı ‘dosyanı halledecekler 200 bin TL karşılığında’ dedi. Ben de ayarlayıp arayacağım abi seni dedim. Parayı topladım. Sinan Ateş beni Taksim’de bir otele çağırdı. Orada görüştük. Parayı verdim ayrıldık. Arada dosyamda bir gelişme var mı diye sordum. 2002 yılında tekrar telefonum çaldı, ‘bir 200 bin TL daha vermemiz’ lazım dedi. Tamam dedim. 3-4 gün sonra beni arayıp Üsküdar sahile çağırdı. Ben yine parayı verdim biraz sohbet ettik. Bana sabret dedi. Ben hayatıma devam ettim, Bodrum’a gidiyorum. Ayetel kürsü okuyorum hiç polis çevirmesine girmiyorum. Daha sonra yeniden Sinan Ateş aradı ve ‘parayı tamamlamamız lazım.’ Parayı ayarladım. Beni Ankara’ya çağırdı ben de gittim. Bir pastanede buluştuk ben parayı verdim. ‘Eli kulağında senin iş merak etme’ dedi. Ben ayrılıp İstanbul’a döndüm. Aradan zaman geçtikten sonra Ateş’i arayıp durumu sordum. Sert bir yanıt vererek beklememi söyledi. Sonrasında ise telefonlarımı açmamaya başladı. Ben de Ankara’ya gidip Ateş’i vurmaya karar verdim. Eray ben giderim abi dedi. Ben Eray’ı ayağından vurmaya gönderdim. Ölmesini istemezdim üzüldüm.
İlgili haber:
Kaynak: Gerçek Gündem