Canlı sokak köpekleri madem meta değil, o vakit onları öldürerek meta formuna sokacaklar. Önce toplama işiyle başlayacaklar. Bu yeni eleman, yeni ihale, yeni ekipman demek, yani yeni kâr alanları yaratılacak. Özetle söylemek gerekirse (ki bunu söylemek çok büyük bir acı benim için) canlısından kâr elde edemeyen sermaye, onları öldürerek kâr sağlamış olacak!
Bir süredir Sendika.Org’daki sokak köpekleri ile ilgili yazılarımda:
Şöyle bir tez ortaya atmış ve nedenleri ile tartışmıştım: “Sokak köpekleri meta değildir.”
Bu tezimi de şu ana başlıklar altında savunmuştum:
Son yazımdan bir alıntı yapayım:
Kapitalist üretim, dolaşım ve tüketim ilişkilerinin belirleyici temel taşı metanın ikili özelliğinden bahsetmek mümkün: Kullanım değeri ve değişim değeri. Kullanım değerinden yazı boyunca bahsetmeye çalıştık. Değişim değeri de, değiştiricisine faydanın yanında para kazandıran bir özellik barındırmakta. Elma meyvesi üzerinden bu iki değeri somutlaştıralım. Doğada insan eli değmeden tek başına yetişen, olgunlaşan çürüyen ya da yenilen elmanın kullanım değeri vardır fakat değişim değeri yoktur. Bunun yanında insan eliyle dikilmiş, yetiştirilmiş, bakılmış, budanmış, toplanıp pazara getirilip bir ücret karşılığı satılmış elmanın değişim değeri vardır ve o artık bir metadır.
Bildiğiniz gibi yeni bir yasanın çıkması gündemde. Bu yasa, toplamayı ve öldürmeyi içeriyor. Dolambaçlı yollardan anlatılsa da özeti bu. Peki yeni yasa ile bizim yukarıda söylediğimiz tez birbirini destekliyor mu? Cevabımız evet olacaktır. Nasıl mı? Daha önce de söylediğimiz gibi sokak köpekleri sermayenin üretim ve tüketim evre ve devrelerine dahil olamıyordu. Meta özelliği olmadığı için istenmiyordu. Yeni yasa, bu sorunu gidermeye, yani sokak köpeklerini meta formuna sokup sermayeye para kazandırmayı hedefliyor. Bunu nasıl mı yapacak? Canlı sokak köpekleri madem meta değil, o vakit onları öldürerek meta formuna sokacaklar. Önce toplama işiyle başlayacaklar. Bu yeni eleman, yeni ihale, yeni ekipman demek, yani yeni kâr alanları yaratılacak. Sonra devasa barınakların yapılacağı söyleniyor. Bu inşaat sektörüne alan açmak demek. Bu yerlerin yapılacağı yeni araziler gerekiyor. Böylece başta tarım alanları olmak üzere birçok alan, belki de bedelsiz, sermayenin emrine verilecek. Sokak köpeklerini öldürmek ve sözde aşılamak için gerekli aşılar ihaleler yoluyla kâr döngüsüne dahil edilecek. Bitmedi; belediyeler bu süreçte yeni rant alanlarının kısmi ortakları olacak. Şehirler hayvanların yaşamasına izin verilmeyecek şekilde yeniden düzenlenecek ve tabii sayamadığımız bir çok unsur daha… Özetle söylemek gerekirse (ki bunu söylemek çok büyük bir acı benim için) canlısından kâr elde edemeyen sermaye, onları öldürerek kâr sağlamış olacak!
Biz bir medeniyette yaşıyoruz. Her şeyin paralılaştırılıp ticaretin bir nesnesi haline indirgendiği, alınıp satıldığı, canlı olan ne varsa hepsinin öldürüldüğü kapitalist bir medeniyet. Adı da kadavra medeniyeti! Bu medeniyette de Karl Marks’ın Felsefenin Sefaleti isimli eserinde harika bir şekilde açıkladığı gibi “Her şey paralılaştırılıyor, canlı olan ne varsa hepsi öldürülüyor, arkadaşlık, dostluk, dayanışma, sevgi gibi kavramların içi boşaltılıyor…”
Sokak köpekleri sermaye döngü hızını olumsuz etkiler. Döngü, köpek üretimi —> satışı —> bakımı —> işe yaramayanların atımı şeklinde ilerler. Yani cins ve paha biçilmez olarak gördükleri (türcü anlayış) köpek bir süre sonra sokağa bırakılabilir. Sokaktaki sirkülasyon tıkanırsa yeni gelenlere sokakta yer kalmaz ve bu yöntem istenir değildir. Onun yerine; köpek üretimi —> satışı —> bakımı —> işe yaramayanların toplanıp imha edilmesi. Bu döngü sermayeye kâr sağlar ve istenen de budur. Aslında istenen belirli alanlara (barınaklara = ölüm kamplarına) yığılmış köpek sayısıdır. Böylece yukarıda saydığımız unsurlar devreye girecek ve ölü köpekler birer metaya dönüştürülecektir.
En önemli konu da bu, yani neler yapılmalı konusu. Bir kere şunu belirtmek gerek: Sokak köpekleri sorunu teknik, hukuki, sağlık hizmetleri, sayısallaştırma gibi alanlara (bu başka bir yazının konusu olduğu için şimdilik girmeyeceğiz) sıkıştırılarak, soyutlanarak tartışılıyor ve ilerlenmeye çalışılıyor. Konunun ahlaki ve vicdani yanının öne çıkarılması gereklidir ama yeterli olamaz. Çünkü sokak köpeklerini yok etmek isteyen sermaye, bu tür değerleri tanımaz ve eleştiri de bize mesafe kazandırmaz. Buna ek olarak sürecin magazinel yönüne ağırlık vermek isteyenlere karşı da uyanık olmak gerekmekte. Sokağın ve yerelin öneminin pas geçildiği süreçler orijinine kapitalizmin eleştirisini almamış çözümlerdir ve başarı şansı yoktur.
Hep söylediğimiz şekliyle bitirelim: Vakit daralıyor, son çıkışa yaklaşmak üzereyiz. Son çıkışın son levhasında yazılanları hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım: “Üzgünüz sokak köpekleri için geç kaldınız.”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.