TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, TTB İzmir Tabip Odası ve Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı tarafından Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı yapıldı. Çalıştaya meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve üniversiteliler katkı sunarken soruna dair çözüm önerileri sıralandı
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, TTB İzmir Tabip Odası ve Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı tarafından Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı yapıldı. Çalıştaya İzmir Tabip Odası Prof. Dr. Orhan Süren Konferans Salonunda meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerden katılımcılar katkı sundu.
Tartışılan konular ve önerileri kamuoyu ile paylaşıldı.
Beslenmenin her bireyin sağlıklı gelişimi ve yaşam kalitesi için temel bir gereksinim olduğu vurgulanırken çocukların beslenme hakkı, herkesin yeterli, güvenli, sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir şekilde ulaşmasını içeren temel bir insan hakkı olduğu söylendi. Ancak, Türkiye de dahil olmak üzere çok sayıda ülkede hala birçok çocuk beslenme yetersizliği ve açlıkla mücadele ederken bu durum, çocukların sağlığı, fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor. Ayrıca yapılan çalışmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığını, algılamalarının azaldığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektiklerini, okul devamsızlık sürelerinin uzadığını ve okul başarılarında azalma olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye’de çocukların yeterli ve dengeli beslenememesinin başında ekonomik sebepler geldiği aktarılırken gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, enflasyon, gıdaların niteliksizliği, ırkçılık, siyasi iktidarın yetersizliği birçok aile için yeterli ve sağlıklı beslenmeyi ve gıdaya erişimi zorlaştırmakta olduğu belirtildi. Ülkedeki son iki yıl içinde gıda fiyatlarında 4 katı aralığında bir artış gerçekleştiği, sadece 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında gıda fiyatlarının yüzde 50 oranında arttığı söylenirken yıllardır uygulanan yıkıcı politikalar ciddi bir gıda krizine yol açtığı ifade edildi.
Bu gıda krizinden en çok ve kalıcı şekilde çocuklar etkilendiği söylenirken 2021 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de 18 yaş altı yaklaşık 23 milyon çocuğun (ülke nüfusunun yüzde 27’si) dörtte üçü okul çağındayken bu çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiğini belirtildi. Bu durum çocuk açlığının artmasına, çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evlilikler gibi birçok soruna neden oluyor.
TÜİK Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu çocukların gereksinimleri olan gıdaya ulaşamadıklarını gösterdiği ifade edilirken beslenmenin temel bir hak olduğu hatırlanması, kamu kurumları sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği söylendi. Deprem bölgeleri dışında okul öncesi eğitimde başlatılan beslenme programının iptal edilmesine değinilirken Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık “Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)” belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair bir ifade bile yer almadığı vurgulandı.
Açıklamada sorunun çözümüne dair öneriler sıralandı:
Siyasal iktidar okul ayırt etmeksizin beslenme desteği sağlayacak programları başlatmalı, tüm öğrencilere okulda ücretsiz, besleyici bir öğün vermelidir.
Okul beslenme programları, okul ortamında olanakları yeterli olmayan öğrencilere yeterli beslenme olanağı sunarken, bütün öğrencilerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlar. Aynı zamanda öğrencilerin okula devamını arttıran bir işlevi vardır. Yemek zamanı öğrencilerin sosyalleştiği bir zaman dilimi olarak, çocuklar arasındaki eşitsizliklerin azalmasına katkı sağlayacaktır. Okul beslenme programları dezavantajlı bölgelerdeki okullardan başlamak üzere tüm okullara yaygınlaştırılmalıdır. Bu konuyu organize edecek her kamu kurumu devreye girmelidir. Bu çalışmaları yürütecek ebe, diyetisyen, okul hemşiresi, gıda mühendisi vb. meslek disiplinlerinden yeterli sayıda personel istihdam edilmelidir.
Gıda güvencesine sahip olmayan ailelere (göçmen ve sığınmacı aileler dahil) aileler destek sağlamak için, birinci basamak sağlık hizmetleri veren kurumlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl-İlçe Müdürlükleri arasında koordinasyon sağlayacak bir idari mekanizma oluşturulmalıdır.
Sağlıklı beslenme konusunda toplum genelinde farkındalık yaratmak amacıyla eğitim çalışmaları düzenlenmelidir. Gebe okulları, emzirme ve çocuk bakımı çalışmaları desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalı ve akran eğitim modelinden faydalanılmalıdır.
Kolay ve anlaşılabilir bir içeriğe sahip halkın beslenme rehberi oluşturulmalıdır.
Kamu kreşleri ve anaokulları yaygınlaştırılarak çocukların sağlıklı beslenmesi sağlanmalıdır.
Çocukların sağlıklı gıdalara erişimini kolaylaştırmak için iktidar ve yerel yönetimler tarafından tarım yapan küçük üreticiler desteklenmeli, çocuklara taze ve ekolojik ürünler sunulmalıdır. Toplumun yönetim süreçlerine katılım imkanları güçlendirilmelidir.
Tüm kamu kurumları, yerel yönetimler birinci basamak sağlık hizmetleri ile iletişime geçerek gıda krizinden etkilenen okul öncesi çocuklar için beslenme desteği sağlayacak programlar geliştirmelidir.
Beslenme desteği tartışmalarında sadece okula giden çocuklar değil, okul öncesi çağda olan küçük çocuklar da mutlaka dikkate alınmalıdır. Okul öncesi çağdaki çocuklar sağlıksız beslenmenin doğurduğu sorunlardan etkilenen en hassas kesimi oluşturduğu unutulmamalıdır.
Çocuk beslenmesinde önem arz eden temel gıda maddelerinde KDV kaldırılmalı, elektrik, su ve doğal gaz gibi hane bazında yapılan harcamalarda dezavantajlı ailelere indirim uygulanmalıdır.
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde gıda sağlığı ve beslenme birimi kurulmalıdır.
Okullarda kantin yerine mutfak-yemekhane uygulamasına geçilmelidir.
Okullarda sağlıklı beslenme konusu ile ilgili dersler müfredada eklenmeli ve buna yönelik olarak gıda mühendisi ile beslenme ve diyetetik uzmanları istihdam edilmelidir.
Okullarda tuvalet dışında temiz ve içilebilir nitelikte suya erişim için çeşmeler oluşturulmalıdır
Sendika.Org