Emekçilerin yaşam koşullarındaki gerilemeye her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bu durumun geçici olmadığını ve geniş emekçi kitlelerin artık sessiz kalmayacağını şimdiden söylemek önem taşımaktadır. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs o açıdan ekonomik krize, zamlara ve sömürü düzenine bir yanıt anlamına gelecek
Ülke seçim sathı mailine girdi. İktidar baskı politikaları ile muhalefeti etkisizleştirmeye çalışıyor. Bir yandan da sokak yeni tipte işçi direnişleriyle, 8 Mart ve Newroz’da görüldüğü gibi sokağı boş bırakmayan bir kitle militanlığıyla ısınıyor.
Peki bu koşullarda 1 Mayıs 2022’nin anlamı nedir? Toplumsal muhalefet ne yapıyor? Öncelik ne olmalı? Sosyalist hareketin özneleri Sendika.Org’un sorularını yanıtladı.
“Eğer ki, başta AKP iktidarı olmak üzere sermaye düzeni ile bir hesaplaşma yaşanacaksa 1 Mayıs 2022 bunun en önemli zeminlerinden biri olacaktır” diyen Türkiye Komünist Hareketi, “Ekonomik krize, sömürüye, zamlara karşı haydi 1 Mayıs’a!” sloganıyla alanlarda olacaklarını belirtti.
Sendika.Org: 1 Mayıs 2022’nin politik anlamı sizce nedir? Nasıl bir politik süreçte, nasıl bir önem taşıyor?
TKH: Bu sene 1 Mayıs’a büyük bir ekonomik kriz ve zam dalgası altında gidiyoruz. Emekçilerin yaşam koşullarındaki gerilemeye her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bu durumun geçici olmadığını ve geniş emekçi kitlelerin artık sessiz kalmayacağını şimdiden söylemek önem taşımaktadır. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs o açıdan ekonomik krize, zamlara ve sömürü düzenine bir yanıt anlamına gelecek. Öncelikle bunun altı çizilmeli.
Bununla birlikte AKP iktidarının kurduğu istibdat rejimi bu krizin temel sorumlusu olarak ortaya konulmalı. Bugüne kadar AKP iktidarı tarafından uygulanan emperyalizm işbirlikçisi, sermaye dostu ve gerici politikalar Türkiye’yi bu noktaya getirmiştir. Şimdi eğer ki daha geniş emekçi kitleler ekonomik kriz vesilesiyle bu düzeni sorgulamaya başladıysa o zaman bu 1 Mayıs’ta da düzen değişikliği talebinin öne çıkması kaçınılmazdır.
Bilindiği üzere 1 Mayıs’ların içi “bayram” denilerek boşaltılmaya çalışılıyor. Ancak bu durumun tersine dönmesi için onlarca neden var. Hem ekonomik kriz hem de siyasi gelişmeler nedeniyle 1 Mayıs 2022 emekçi kitlelerin daha güçlü ses çıkarabileceği bir döneme denk düşmektedir. O açıdan 1 Mayıs 2022 emperyalizme, sermaye düzenine, sömürüye, zamlara ve AKP’nin istibdat rejimine karşı bir çıkış anlamına gelecektir.
Siz bu 1 Mayıs’a özel olarak hangi politik mesajı taşıyacaksınız? 1 Mayıs çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Türkiye Komünist Hareketi olarak 1 Mayıs 2022 ana sloganımızı “Değiştirirse düzeni işçiler değiştirir” olarak belirledik. Partimiz emekçi sınıfların, sömürü düzenini gerçek anlamda değiştirecek bir kudrete sahip olduğunu propaganda ediyor ve örgütlenme çağrısı yapıyor. Eğer ki, başta AKP iktidarı olmak üzere sermaye düzeni ile bir hesaplaşma yaşanacaksa 1 Mayıs 2022 bunun en önemli zeminlerinden biri olacaktır. Bu anlamıyla “Ekonomik krize, sömürüye, zamlara karşı haydi 1 Mayıs’a!” diyoruz.
Parti olarak Türkiye’nin farklı noktalarında, İstanbul Maltepe, İzmir, Ankara, Eskişehir, Antalya, Gaziantep, Adana ve Tunceli’de 1 Mayıs mitinglerine katılacağız. Parti ile birlikte İlerici Kadınlar Derneği, Sınıf Tavrı, İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası, Sınıf Tavrı Emekliler Platformu, Bağlantıyı Kes Hareketi, Avukatlar Sendikası da yürüyecektir.
Bir yandan ülke seçim sathı mailinde ilerliyor, bir yandan savaş ve baskı politikaları ile iktidar muhalefeti etkisizleştirmek istiyor, bir yandan da sokak yeni tipte işçi direnişleriyle, 8 Mart ve Newroz’da görüldüğü gibi sokağı boş bırakmayan bir kitle militanlığıyla ısınıyor. Sosyalist hareketin önceliği ne olmalı?
Bugün AKP’nin kurduğu istibdat rejiminin yıkılması esastır, bu çok açık. Dolayısıyla, bu düzenle hesaplaşma doğal olarak AKP iktidarının 20 yıllık duruşu ile de hesaplaşma anlamına geliyor. Sosyalist hareketin birinci önceliği emekçi sınıfların direnişlerinin ya da tepkilerinin bu yöne kanalize edilmesi olarak tarif edilmeli.
İkinci olarak, bugün düzen muhalefeti tarafından emekçilerin karşısına AKP’yle hesaplaşma adı altında, sömürü düzenine tadilat yapılmasını öneren bir program ve sağ partilerle yapılan bir koalisyon çıkartılıyor. Buradan kurtuluş yolunun çıkacağını pek düşünmüyoruz. Bunun yerine Türkiye’de solun, sosyalistlerin düzen muhalefetinden bağımsız bir hatta buluşarak, sosyalist bir odağı inşa ederek kendi sesini yükseltmesi gerekiyor. Eğer bu adım atılırsa emekçilerin bağımsız siyasi hattının şekillendirilmesi anlamında da önemli bir mesafe kaydedilecektir. Bugün düzen cephesinin iktidar ve muhalefet kanadında herkes konuşuyor, işçiler adına sarı sendikalar sahne alıyor. Eksik olan şey emekçilerin talepleri, eşitlik ve özgürlük özlemleri. Sosyalist bir odak emekçilerin temsiliyetini üstlenmek anlamında da önem taşımaktadır.