Rusya, Türkiye’nin Afrin’e girmesine izin vermeyeceğini ve gerektiğinde askeri olarak müdahalede bulunacağını YPG güçlerine bildirdi. Buna karşılık YGP’nin Deyrizor bölgesine yönelik bir askeri harekâta girişmemesi önerisini sundu
Rusya, Türkiye’nin Afrin’e girmesine izin vermeyeceğini ve gerektiğinde askeri olarak müdahalede bulunacağını YPG güçlerine bildirdi. Buna karşılık YPG’nin Deyrizor bölgesine yönelik bir askeri harekâta girişmemesi önerisini sundu
Suriye’de IŞİD ile savaş tamamlanmak üzeredir. Rakka’nın YPG liderliğindeki Demokratik Suriye Güçleri (QSD) tarafından kuşatılması ve önemli bir kesimimin özgürleştirilmesiyle savaşın dengesi bütünüyle değişti. Esad yönetimine bağlı askeri güçlerin Halep, Hama ve Palmira üzerinden IŞİD’e karşı kesintisizce devam ettirdiği operasyon da savaşın sonuna doğru gelindiğini gösteriyor. ABD-Rusya ve YPG-Esad güçleri arasında yapılan anlaşma gereği, Esad güçleri Rakka operasyonuna doğrudan müdahil olmayacaklar, YPG güçleri de Deyrizor’a yönelik herhangi bir operasyon yapmayacaklar ve bu bölgeyi Esad yönetimine bağlı askeri güçlerine bırakılacaktır. Oluşturulan bu dengenin savaş sonrası ilişkilerin belirlenmesinde de önemli bir etki yaratacağı biliniyor.
IŞİD’e karşı savaşın son hamlelerinin yaşandığı Rakka ve Deyrizor bölgesi iki bakımdan önem arz deriyor. Birincisi, Kamışlı-Rakka-Deyrizor-Palmira hattı Suriye’nin petrol ve doğalgaz gibi enerji yataklarının bulunduğu alanları oluşturuyor. İkincisi Fırat Nehri boyunca uzanan ve özellikle Rakka-Deyrizor-El Busayra-El Meyadin ve Irak sınırını oluşturan El Kaim kasabasına kadarki bölge, Suriye’nin önemli tarım merkezleridir. Bu bölgeleri kontrol eden güç aynı zamanda ekonomik merkezleri de kontrol edecektir. Savaş sonrası başlayacak olan politik-diplomatik görüşmelerde Esad ve YPG güçlerinin kontrol ettiği alanların jeo-ekonomik ve jeo-stratejik konumu son derece önemli olacaktır. Kontrol edilen coğrafyanın yüzölçümünün büyüklüğünden çok, ekonomik-stratejik önemi ön plana çıkacaktır. Suriye savaşının iki galibi PYD ve Esad arasında başlayacak olan politik görüşmelerde alan hâkimiyeti bu bakımdan önem arz ediyor. Askeri olarak sahada kazanılan savaş, bir bakıma diplomatik görüşmelerde farklı düzeylerde devam edecektir. Savaşın yerini alacak olan politik-diplomatik ilişkilerde alan hâkimiyetinin stratejik önemi etkili olacaktır. Bu bakımdan Rakka-Deyrizor dengesi gelecek için oldukça önemlidir.
ABD-Rusya dengesi, savaşın seyrini belirlerken, QSD/Esad güçleri de bölgenin kontrolü için birbiriyle doğrudan savaşmak yerine alanların kontrolü için uzlaşmayı esas aldılar. Böylelikle Rakka ve çevresinin doğrudan ABD destekli QSD güçleri, Palmira ve Deyrizor bölgesinin de Rusya ve İran destekli Esad güçleri tarafından kontrol edilmesine karar verildi. Rakka’nın QSD tarafından bütünüyle kontrol altına alınması ile Deyrizor’dan Irak sınırına kadar olan bölgenin Esad güçlerince denetim altına alınması eş zamanlı olacak gibi görünüyor. Eylül ayı sonu veya Ekim ayının ikinci haftasında askeri operasyonun tamamlanmasıyla IŞİD bütünüyle tasfiye edilmiş olacaktır.
Bölgede stratejik bir yenilgi alan ve toparlanma olasılığı artık pek mümkün olmayan IŞİD ile nihai savaş Deyrizor merkezinde yaşanmayacaktır. Hama ve Palmira bölgesinden gelen Esad askeri birlikleri kısa süre içinde Deyrizor kuşatmasını kırıp oradaki birliklerle bütünleşeceklerdir. Ayrıca IŞİD yöneticilerinin Rakka ve Deyrizor bölgesinde olmadıkları önemli bir kesiminin Suriye’yi terk ettiği biliniyor. Sürekli askeri güç kaybına uğrayan IŞİD, Deyrizor çevresinde hızla çekiliyor ve bu bölgenin Esad rejiminin denetimine girmesi sanıldığından çok daha kolay olacaktır. Çatışma, IŞİD’in bir kısım yöneticilerinin toplandığı El Suwar-El Meyadin-El Kaim üçgeninde çok daha fazla yoğunlaşacaktır. Bütün stratejik merkezleri kaybeden IŞİD’in buralarda direnmesi ve tutunmasının da çok kısa süreli olacağı açıktır.
Suriye’de Esad güçlerinin IŞİD’e karşı savaşta bu düzeyde hızla ilerlemesinin bir başka önemli nedeni de, PYD ile Rusya arasında yapılan anlaşmadır. Bölgedeki ABD askeri güçleri, Demokratik Suriye Güçleri’nin Deyrizor bölgesine girme olasılığına yönelik kapsamlı bir hazırlık yapıyordu. Böylesi bir durum, Esad güçlerinin stratejik konumunu önemli oranda zayıflatacaktı. Rusya’nın devreye girmesiyle askeri planlama önemli oranda değişti. Ankara’nın Afrin’e yönelik saldırılarının gündeme gelmesi ve buna yönelik bir kısım adamların atılmasının özellikle PYD açısında önemli bir sorun oluşturacağı açıktı. Rusya, Türkiye’nin Afrin’e girmesine izin vermeyeceğini ve gerektiğinde askeri olarak müdahalede bulunacağını YPG güçlerine bildirdi. Buna karşılık Deyrizor bölgesine yönelik bir askeri harekâtın yapılmaması önerisini sundu. ABD’nin onayıyla YPG-Rusya anlaşması sağlandı. Rusya askeri güçleri Afrin’e konumlanarak Ankara’ya çok açık bir mesaj verdi.
Rusya’ya ait askeri birliklerin Afrin sınır hattında gözlemci olarak konumlanması, AKP iktidarının askeri hamlelerini çok önemli oranda boşa çıkarttı. Afrin’deki tehlikeyi atlatan YPG, Rakka operasyonu üzerinde çok daha kapsamlı bir şekilde yoğunlaştı. Rusya askeri kuvvetleri de Deyrizor’un Esad güçlerinin denetimine girmesinin güvencesi sağlanmış oldu.
Suriye savaşının finalinin çatışma merkezi İdlip olacaktır. IŞİD stratejik olarak yenildi ve askeri gücü tahmin edilenden çok daha fazla dağıldı. İdlip’te ise farklı örgütlere mensup 30 binin üzerinde radikal İslamcı militan bulunuyor. Önümüzdeki bir ay içinde IŞİD’in askeri yenilgisi bütünüyle tamamlanacak ve İdlip savaşı gündeme gelecektir. Savaşın galipleri ABD/Rusya- QSD/Esad ittifakı İdlip’te çok daha fazla önem arz ediyor. YPG, bu savaşın temel askeri güçlerinden biri olarak ciddi bir rol üstlenecektir.
Ankara bütün çabasına rağmen Rakka ve Deyrizor savaşlarının dışında kaldı ve hesaba katılmadı. Aynı şekilde İdlip savaşında da denklemin dışında kalacaktır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.