Ara sıra Türkiye’deki öğrenci hareketini “değerli” önerilerinden mahrum etmeyen; amma ve lakin son dönemde AKP’ye dönük hayal kırıklığı yüklü hisli satırların müellifi sayın Baskın Oran’a mı sorsak: Bu Şilili talebelerin hali ne olacak diye Şili’de geçen yıl yeniden yükselişe geçen öğrenci hareketi giderek daha da radikalleşiyor. Hükümetin “marjinaller” suçlamalarına maruz kalarak diyalog yolu kapatılan öğrenciler […]
Ara sıra Türkiye’deki öğrenci hareketini “değerli” önerilerinden mahrum etmeyen; amma ve lakin son dönemde AKP’ye dönük hayal kırıklığı yüklü hisli satırların müellifi sayın Baskın Oran’a mı sorsak: Bu Şilili talebelerin hali ne olacak diye
Şili’de geçen yıl yeniden yükselişe geçen öğrenci hareketi giderek daha da radikalleşiyor. Hükümetin “marjinaller” suçlamalarına maruz kalarak diyalog yolu kapatılan öğrenciler Ağustos sonunda Santiago’da 200 bin kişiyle gösteri yaptılar. Ülkenin başka şehirlerinde de mitingler yapıldı. 1973 darbesinin yıl dönümünde(11 Eylül) düzenlenen etkinliklere ise katılım azdı.
Yeni dönemin başlamasıyla birlikte “ücretsiz-kaliteli” (ve ara sıra laiklik vurgusu da ekleniyor) eğitim mücadelesini geliştirmeye çalışan Şili orta öğrenim (penguenler) ve üniversite gençliği, meşruiyet zemini büyütmeye dönük yaptıkları bir sürü uğraşın yanı sıra çeşitli gösteriler düzenlediler. Bağlı oldukları Şili Öğrencileri Konfederasyonu (CONFECH) ve Şili Üniversite Öğrencileri Federasyonu (FECh) tarafından, Güney kürede kışın son ayı 8 Ağustos’ta gerçekleştirilen gösteriye katılım 5 bin civarındaydı. Miting carabineroların saldırması ve 75 gözaltıyla sonuçlandı. 22 Agustos’ta 10 bin kadar öğrencinin aynı anda on iki farklı yerde yaptığı korsan gösterilerde ise carabinerolar çaresiz kaldı. Eğitim bakanı Harald Beyer kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddeti hiç mevzu bahis dahi etmezken öğrencileri “görüyoruz ki öğrenciler liderlerini izlemiyorlar, bölündüler, bunlar şiddet meraklısı küçük bir grup” diye ithamlarını sürdürdü. Carabineroların uyguladığı şiddet adeta hemşehrileri Alejandro Jodorowski’nin filmlerinden fırlamışçasına “çıplak.” İnsan hakları örgütlerinin raporları ve çeşitli videolara yansıdığı kadarıyla gözaltında ve gözaltına alırken cinsel taciz dahil her tür şiddete başvuruyorlar. Yani anlayacağınız Pinochet’in ruhu sanki oralardan hiç kaybolmamış.
28 Ağustos’ta başkentin ana caddesi la Alameda’da gerçekleşen gösteriye ise hükümet yetkililerini bir hayli suskunlaştıracak oranda (200 bin kişi) katılım vardı. Çeşitli sloganlar, şarkılar, ve pankartlarla yürüyen mitingin iştirakçileri arasında öğrencilerin yanı sıra, aileler, hocalar (LSM), işçiler(CUT) ve sıradan halk örgütlü olarak bulunuyordu. Popüler sloganlardan biri ise”zıplamayan polis olsun!”du. Mitingin bitiminde ise bir carabinero klasiği gerçekleşti. Göstericilere gaz, çeşitli kimyasallar karıştırılmış tazyikli su eşliğinde saldıran, sayıları 50 bin civarında olan carabinerolar 200 kişiyi gözaltına aldılar.
FECh lideri Gabriel Boric miting sonrası eğitim bakanına bu saçma tiyatro oyununu bırakması, sorunlarına çözüm bulması çağrısında bulundu. Acaba şimdi söyleyecek bir sözü kaldı mı diye de ilave etmeyi unutmadı. Öğrencilerin haklarını elde etmek için sürdürdükleri eylemlere her gün bir yenisi daha ekleniyor. En son orta öğrenim gençleri eğitim bakanlığına bağlı bazı binaları işgal ettiler. Açıklamalarında orta öğrenim gençliği dahil ciddi bir politizasyon göze çarpıyor. Şimdiden önümüzdeki Kasım ayında gerçekleşecek olan yerel seçimleri boykot etme kararı almışlar.
Öğrenci hareketi karşısında başkan Piñera’nın popülaritesi son kamuoyu yoklamalarında bir hayli düşerken (%23), muhalefet partilerinin de sokaktaki muhalefete önderlik edemeyişi göze çarpıyor. Başta Devrimci Sol Hareket (MIR) olmak üzere solsa geçmiş performansından bir hayli uzakta. Aksine FECh ülkede hali hazırdaki muhalefet içerisinde daha merkezi bir konum arz ediyor. Ülkedeki doğayı ve haklarını savunma temelli yürüyen yerli hareketi ve ayrıca bakır madeni işçileriyle dayanışma içindeler. Neo-liberal diktatörlüklerin bir özelliği gibi gözüken, iktidarın tek kişinin elinde toplandığı, kendi hukuklarını dahi sallamayan ve hak arama mücadeleleri karşısında, hiç de tavizkar davranmayan hükümete karşı öğrencilerin ne yapacağı merak konusu.
Benim aklıma takılan öğrenci hareketine dair bir iki soru var, mevcut devletin hükmü altında ücretsiz, kaliteli, laik bir eğitim talep etmek mantıklı mı ya da böyle bir şey mümkün mü? Sorunun son kısmının yanıtını kendim vereyim “mümkün” fakat bunun en “iyi” örneği komşu Arjantin’de olduğu kadar olsa gerek. Varolan mücadelenin asıl olarak bilinen anlamıyla eğitimin (yaşamak için bizi kapitalizmin zorunluluk çarkına bağlayan, ehil yapmaktan çok ehlileştirici olan kurum) gereksizleştiği bir toplumsal ilişkiler bütününü hedefleyen ve bugünden olması gerekeni de ören bir arayış mücadelesi daha doğru olmaz mı?
Ya da bütün bunları bir kenara bırakıp, ara sıra Türkiye’deki öğrenci hareketini “değerli” önerilerinden mahrum etmeyen; amma ve lakin son dönemde AKP’ye dönük hayal kırıklığı yüklü hisli satırların müellifi sayın Baskın Oran’a mı sorsak: Bu Şilili talebelerin hali ne olacak diye.
Şili günahlarını hatırlamak zorunda!
Şili üzerinde 39 yıldır(11 Eylül 1973) bir karabasan gibi hükmünü sürdüren darbenin suçlarını anımsamaya çalışıyor. Darbenin yıldönümü vesilesiyle geçtiğimiz hafta sonundan itibaren çeşitli demokratik kitle örgütleri ve sol gruplar tarafından anma etkinlikleri düzenlendi. Katılımcılar geçmişle hesaplaşma konusunda kılını kıpırdatmayan Sebastian Piñera iktidarını eleştirdiler. Pazar günü Santiago’da düzenlenen yürüyüşe yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Bu Arjantin’in 24 Mart’larıyla karşılaştırınca bir hayli sönük bir havaya işaret ediyor. Anmaların duraklarından biri de başkanlık sarayı La Moneda’nın önündeki Salvador Allende anıtı olurken, bir başka yerse kurbanların defnedildiği mezarlık oldu. Yürüyüş boyunca Victor Jara da şarkılarıyla hatırlandı. Carabinerolar bu yürüyüşe de saldırmayı ihmal etmedi, gazlar eşliğinde 8 kişi gözaltına alındı. Sonra yandaş basın konuştu “göstericiler basına ve polise saldırdı” diye.
Pinochet döneminde resmi verilere göre 3200 kişi öldürüldü, 28 bin 459 kişi tutuklandı ve işkence gördü.. Pinochet, İngiltere ve Şili’nin oyalama tatktikleri sayesinde gerçek anlamda yargılanamadan maalesef aramızdan erken (10 Aralık 2006) ayrıldı. Şu ana kadar diktatörlük döneminde işlenmiş suçlar nedeniyle 67 kişi mahkum edildi. Yeni açılan davalar neticesinde ise işkence, kaybetme, cinayet, illegal soruşturma vb yine insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında sayılan fiilerden dolayı 700 asker ve istihbarat teşkilatı mensubunun yargılanması sürüyor.
Son bir hatırlatma geçmiş günahlarınızı bir illüzyon yaratarak unutamazsınız, yüzleşmelisiniz, yoksa hortlaklarınızın her gece bazende gündüz ve belki bir öğrenci kılığında sizi ziyaret etmesine mahkum olursunuz.