Uzan’lar esas olarak 12 Eylül sonrasında yıldızı parlamış bir tekelci sermaye grubu. 60’lı 70’li yıllarda müteahhitlikle uğraşan grubun önü Özal dönemi ile açıldı. Bu dönemden itibaren Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalını Özal’ın oğluyla birlikte kuran Uzanlara Allah yürü ya kulum dedi. Uzan ailesi işlerini her türlü çapulculuk yasa dışılık yöntemleriyle sürdürmeyi gelenek haline getirmiş bir […]
Uzan’lar esas olarak 12 Eylül sonrasında yıldızı parlamış bir tekelci sermaye grubu. 60’lı 70’li yıllarda müteahhitlikle uğraşan grubun önü Özal dönemi ile açıldı. Bu dönemden itibaren Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalını Özal’ın oğluyla birlikte kuran Uzanlara Allah yürü ya kulum dedi. Uzan ailesi işlerini her türlü çapulculuk yasa dışılık yöntemleriyle sürdürmeyi gelenek haline getirmiş bir tekelci sermaye grubuydu. Sahip oldukları 4 uçak (birisi Boeing 737), 2 helikopter, 6 yat ile dünyada bile az sayıda zenginde bulunan bir lüks içinde yaşıyorlardı.
Uzan ailesinin en büyük yerli kanlısı Sabancı Holding’ti. ÇEAŞ hisselerinin ele geçirilmesi savaşlarında Sabancı grubu kaybetmiş ÇEAŞ Uzan ailesinin eline geçmişti. Sonradan Sabancı tarafından Çukurova’daki fabrikalarının elektrik ihtiyaçları için kurulan EnerjiSa adlı şirkette Uzanların engellemelerine maruz kalmıştı. Dolayısıyla Uzan operasyonu Sabancı tarafından sevinçle karşılandı.
İtalyan sermayesi ve İş Bankası ortaklığıyla kurulan İş-Tim ARİA cep telefonu işletmeciliğine kendi kurduğu Telsim alt yapısını vermeyerek (Turkcell-Kara Mehmet’te vermemişti.) uluslararası anlaşmaları çiğnemiş, geçtiğimiz günlerde trilyonlarca liralık cezaya çaptırılmıştı. İtalyanların uluslararası tahkime gitme tehdidi hükümet tarafından yatıştırılarak Telekoma ait AYCELL’in Aria ile evliliği gibi çözümler gündeme getirilmişti.
Uzan ailesi o kadar pervasızlaşmıştı ki, Amerikan devi Motorola’yı ve Finlandiya’lı Nokia’yı 3 milyar dolar çarpmışlardı. ABD mahkemelerinden haklarında tutuklama kararı çıkan Uzanlar yurt dışına çıkamaz olmuşlardı. Bir Amerikan deviyle uğraşmak içinde yaşadığımız bu tarihsel dönem de Uzanlar için büyük bir hataydı.
Bunlarla da yetinmeyen Uzanlar, Motorola’ya attıkları kazığın ardından birdenbire anti-Amerikancı ve milliyetçi kesilmişler ve Genç Parti’yi kurmuşlardı. Genç Parti, Uzan’ların sadece kendilerini kurtarmak için kurdukları bir partiydi. Ancak Türkiye’de ki egemen siyasetin tıkanıklığı ve sistem içindeki çatışmalar nedeniyle Genç Parti’nin yıldızı, son kamuoyu yoklamalarında parlamaktaydı. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genç Parti-Uzanlar arasında giderek bir ittifak oluşmaktaydı. Her ne kadar tezkere sürecinde TSK ile ayrı düşseler de son gelinen noktada AKP, TSK çatışmasında Uzanların medya araçları TSK’nın sözcüsü durumundaydı.
Uzanlar sömürgecilik ilişkilerinin yeniden dizayn edildiği, eski ilişkiler çerçevesinde devletle olan ilişkileri neticesinde palazlanan işbirlikçi “yerli” tekelci sermaye gruplarının uluslararası tekellerin sömürüsünün önünde engel olan konumlarının yine emperyalistlerce dağıtılmaya çalışıldığı bir zamanda, cami duvarına işemişlerdi. Uzanlar bu operasyonu atlatamazlarsa tamamen bir çöküş ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklardır.
Uzan operasyonunun, Türkiye’nin yeni sömürgecilik ilişkilerinin restorasyonunun müteahhitliğini üstlenen AKP’nin dayandığı zayıf zeminin hem iç hem de dış cephede sağlamlaştırılmasını hedefleyen birkaç özelliği vardır. Birincisi; Uzan operasyonu ABD ve uluslararası tekellere, kendilerine engel olan her şeyin ortadan kaldırılacağı mesajıdır. İkincisi; Sabancı, Aydın Doğan gibi “yerli” sanayi ve medya tekellerine yaranma ve sırtını iyice sağlama alma politikasıdır. Üçüncüsü; TSK’nın iç politikada kendisine karşı ilerde Genç parti-Uzanlar aracılıyla yapabileceği bir atağın şimdiden önünü kesen bir operasyondur. TSK’nın şu anda sağ seçmen zemininden siyasetle ilişki kurduğu tek parti Genç Partidir. Türkiye’de yeni IMF-Amerikan politikalarına karşı gibi görünen güçlü tek sermaye grubudur.
2004 yılı her açıdan kritik bir yıldır. Yaklaşan yerel seçimlerde AKP’nin tek rakibi Genç Parti görünmektedir. Uzanların tasfiyesi yerel yönetimlerde AKP’nin tartışılmaz üstünlüğü ile sonuçlanacak ve sistem içinde ki diğer güç odaklarına karşı daha köklü atak yapmanın sağlam zeminini kuracaktır. AKP’yi, yerel seçimlerin ardından AB süreci (dolayısıyla Kıbrıs), ABD’nin yeni Ortadoğu hesapları (muhtemel İran saldırısı), Irak’ta yeni yapılanma sürecinde alınacak görevler beklemektedir. AKP Amerikan desteğini daha da sağlamlaştırmak için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, 28-29 Mayıs’ta İran’ın başkenti Tahran’da yapılan İKÖ 30. dönem dışişleri bakanları toplantısının ardından, Abdullah Gül’e bir mektup gönderdi. Mektupta, Gül’ün toplantıda yaptığı konuşmayı takdirle karşıladıklarını belirten Powell, bu konuşmanın içerdiği mesajların iletilmesine devam edilmesi telkininde bulundu. Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal ve bir Genelkurmay yetkilisi 15-19 Haziran’da ABD’ye gidiyor. Bu sefer Gül’den Powell’a bir mektup götürülüyor. Mektup içeriğinde Türkiye’nin Irak’ta ki yeniden yapılanmada görev almak istediği bildirilmekte. Herhalde, ABD’nin ilişkilerin normalleşmesi için beklediği Irak’a asker gönderilmesi Jest’i Türkiye tarafından yapılıyor.
Önümüzdeki dönem Amerika dan aldığı desteği daha da güçlendirecek olan AKP önüne geleni dümdüz edeceğinin mesajını şimdiden herkese göstermiştir. AKP işler kızıştıkça daha da hırçın politikalar izleyecektir.