İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni bir yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın ilk duruşmasında yoğun ilgi sebebiyle iki defa salon değiştirildi. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, baroların temel görevinin hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumak olduğunu ifade ederek davaya gerekçe olan açıklamaların arkasında durdu
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni bir yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde başladı. Duruşmaya yoğun katılım nedeniyle iki defa salon değiştirildi. Önce 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne alındı. Ardından daha büyük bir salon olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı ve duruşmanın saat 12.00’ye ertelendiği bildirildi. Salon önüne çok sayıda polis sevk edildi.
Duruşmaya CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal, önceki İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, çok sayıda avukat ve hak savunucusu katıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, TBB temsilcileri ve 40’a yakın baro başkanı da duruşmayı takip etti.
Duruşma öncesi 100’ün üzerindeki davaya müdahil olma dilekçelerini değerlendiren hakim, talepleri reddetti.
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir’in hukuksuzca tutuklandığını söyleyen Avukat Baran Doğan, müvekkilinin duruşmaya getirilmemesi üzerine hakime tepki gösterdi.
Avukat Doğan, şunları söyledi:
Davalı tarafından davadan bilgi sahibi olması gerekir. Epözdemir tutuklu, ek klasörlerden dosyadan haberdar değil, dört duvar arasında. ‘Ben bu davayı kabul etmiyorum’ diyerek dilekçe gönderdi. Epözdemir’in bu duruşmaya getirilmesi gerekiyor. SEGBİS ile katılmasını da reddettiniz. Epözdemir olmadan bu yargılama devam edemez. Dava şartı gerçekleşmemiştir.
Söz alan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, davanın Anayasa Madde 2’ye aykırı olduğunu vurguladı. Hukukun üstünlüğünü savunmak ve insan haklarını korumanın görevleri olduğunu söyleyen Kaboğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
Anayasa madde 2’ye göre barolara hukukun üstünlüğünü koruma görevi verilmiştir. Barolar hukuk devletinin bekçiliği görevini üstlenmiştir. Barolar için kamu hukuku kuralları geçerlidir. Bu dava Anayasa’ya aykırılık içeriyor.
Eski İstanbul Barosu Başkanı, hukukçu Av. Turgut Kazan ise mahkemede baro davalarındaki “katılma taleplerinin” reddedilmesini eleştirerek, bunun hukukun temel ilkelerine aykırı olduğunu belirtti. “O yüzden bu kadar meslektaşım bu yoğunlukta bu duruşmayı izlemek istiyor. Çünkü burada yargılanan sadece İstanbul Barosu değil, savunma hakkının bizatihi kendisidir” dedi.
Savunma hakkına yönelik baskıların artmasının hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığını belirten Kazan, “Amaç dışı faaliyet tartışması nedir? Olamaz böyle bir şey! Savunmanın amacı bellidir. Eğer bir baro, yurttaşların haklarını koruma mücadelesi veriyorsa, nasıl olur da bunun amacı dışında bir faaliyet olduğu iddia edilebilir?” dedi.
Savunmaların ardından duruşma 21 Mart saat 10.00’a ertelendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye’de öldürülen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Rojava’da öldürülmesinin ardından yapılan açıklama nedeniyle, İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamalarıyla dava açtı.
Davanamede, Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alınarak yerine yeni bir yönetim seçilmesi talep edildi. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 77. maddesine dayandırılan bu talep kapsamında, İstanbul Barosu’nun mevcut yönetiminin görevden uzaklaştırılması isteniyor.
Savcılık, öldürülen gazetecilerin ‘terör örgütü’ üyesi olduğu iddiasını, haklarında açılmış soruşturmalara dayandırdı. Ancak davanamede, gazetecilerin ‘terör örgütü üyesi’ olduklarına dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmuyor. Baro yönetiminin, gazetecilerin öldürülmesine yönelik kınama açıklaması ise suçlama konusu yapıldı.
Sendika.Org