Ekonomik boykot nasıl olmalı?
Hedef ekonomik krizi derinleştirmek olmalıdır! “Hem boykot yapalım hem ekonomi zarar görmesin” anlayışı istenilen sonuca ulaştırıcı değildir. İktidarın kutuplaştırıcı karşı savunmasına karşın boykotu kolektif, herkesin katılımına uygun ve kapsayıcı örgütlemek gerekir

Son günlerde Özgür Özel’in çağrıları ile ekonomik boykot yeniden gündemimize girdi. Saraçhane konuşmalarında iktidara yakın çeşitli markalar ile iktidarın kontrolündeki siyasal ve sosyal gelişmeleri görmezden gelen çeşitli medya kuruluşlarının boykot edilmesi önerildi. Bir de üniversitelerde yaşanan öğrencilerin ders boykotları ve akademisyenlerin bunlara desteği var tabii ki.
Kolektif bir eylem biçimi olan boykot eylemlerinin tarihte birçok kez denenmelerine rağmen başarılı sayılabilecek türlerinin sayılı olduğu görülmektedir. Diğer yandan dünya tarihinde başarıya ulaşmış boykot eylemleri de bilinmektedir. O yüzden boykot eylemleri tartışmasının, “hadi boykot” basitliğinde değil, daha stratejik tartışmalarla yürütülmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle siyasal ve sosyal eylemlerin sürekliliğini sağlayabildiğimiz ölçüde ekonomik eylem biçimlerinden biri olan boykotun başarıya ulaşabileceğini belirtmek isterim. Bir yandan tencere tava çalmaya ve TOMAların önlerinde yaratıcı eylemler yapmaya devam ederken aynı zamanda ekonomik boykot uygulanmalıdır.
Yaşanan siyasal kriz, ekonomik krizin derinleştirilmesi ile iktidarı yerinden edebilir. Ekonomik krizin derinleştirilmesinin en önemli araçlarından biri de üretimi durdurmaktır. Böylece kârın realize edilmesi engellenmiş olur. Eğer “Şalterleri indirme zamanı”nda değilsek gün, tüketimi kısarak üretim bantlarının yavaşlamasını sağlamak olabilir. Satamayan patronların kazanamayacağı ve kâr elde edemeyeceği aşikardır; hal böyle olunca hükümete daha etkili baskı yapabilirler.
Ekonomik boykotu öncelikle “tüketmemek”, ardından “ödememek” ile örgütlemeliyiz.
Önerim, Saraçhane’de söylenenden farklı. Çünkü Saraçhane’de önerilen boykot biçiminin ekonomik boykottan çok siyasal boykota tekabül ettiğini düşünüyorum. Saraçhane’deki hedef net değil, kutuplaştırıcı yanlarından dolayı kolektif katılıma uygun değil.
Ekonomik boykotun basit kuralları
Başarılı boykot eylemlerine baktığımızda aslında basit kuralların işlerliği olduğunu görüyoruz. Bunlardan en önemlisi topluluk organizasyonu dediğimiz eylemlerin kolektif eylemlere dönüştürebilmesidir. Bunun için tabii ki öncelikle ortak hedeflerin belirlenebilmesi gereklidir. Hedefler net olmalıdır. Belirsiz hedeflere yönelmek ve hedefler konusunda çelişkiler yaşamak, kolektif hareketi bölen unsurlar haline gelebilir.
Hedef ekonomik krizi derinleştirmek olmalıdır! “Hem boykot yapalım hem ekonomi zarar görmesin” anlayışı istenilen sonuca ulaştırıcı değildir. İktidarın kutuplaştırıcı karşı savunmasına karşın boykotu kolektif, herkesin katılımına uygun ve kapsayıcı örgütlemek gerekir.
Ekonomik boykotun basit kuralları olması gerekir. Özgür Özel’in peyder pey açıkladığı gibi firma isimlerine dayanmamalıdır. Kurallar karmaşık değil, anlaşılır ve net olmalıdır. Boykotun çağrısı etkili, yayılması kolay olmalıdır. “Zorunlu gıda ve acil sağlık harcamalarım dışında harcama yapmayacağım” biçiminde yaygınlaşan bir çağrı yapılabilir.
Böylece iktidarın baskı ve misilleme yapmasının yolları da kapanmış olur. Birkaç gündür bazı bakanların ve AKP Gençlik Kolları üyelerinin yaptığı misillemelere fırsat vermemek gerekir.
“Tüketimden gelen güç” olarak adlandırılan ekonomik boykot, üretimi düşürüp kârın realize olmasını engellemenin yanı sıra ülkemizde toplanan vergilerin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan KDV ve ÖTV gibi vergi gelirlerinde de ciddi düşüşe neden olacaktır. Kârı düşen şirketlerden alınan Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi gibi vergi kalemlerindeki düşüş de işin cabası olur. Gelir azalınca ekonomi krize girer.
Derdimiz ülkeyi batırmak değil! İktidar değişimini sağlamak. Madem ekonominin yükünü işçiler emekçiler çekiyor, o halde söz hakkı da onlarda olmalıdır.
İşin diğer bir boyutu da “ödememek”. İlk aşamada tekelci burjuvazi, reel ve hizmetler sektöründe zarar görür. Bizden topladıkları mevduatlarla ekonominin gücünü katlayan, son yıllarda kâr marjını yükselten finans sermayesinin gücünü de hedefe almak gerekir.
Şili’de Pinochet iktidarı devrilirken, tencere tava çalanlar aynı zamanda bankalardaki paralarını da çektiler. Şili’nin ekonomik sisteminin kilitlendiğini hatırlayalım.
İşin bu kısmı ilk aşama kadar masum değil. Bankalardan mevduatları çekip yastık altına almak, kredileri ve kredi kartlarını ödememek ya da sürekli geciktirmek, tahakkuk eden vergileri ödememek, taşınır/taşınmaz mal alıp-satmayı ertelemek gibi bireysel olarak ama aynı anda kolektif biçimde yapılacak eylemler de oldukça etki yaratır. Bu aşamada maddi anlamda bireysel zararlar görebilmeyi de göze almak gerekir.
Son olarak medya boykotuna da değinmek gerekir. Ekonomik boykotun etkili olabilmesinin gerekli basit kurallarından birisi de alternatif bilgi yayma kanallarının ve yeraltı medya araçlarının oluşturulmasıdır. Anaakım medyanın iktidarın kontrolünde muhalif medyanın da baskı altında olduğunu düşünürsek özellikle boykotun aşamalarının katılımcılara bilgi akışının sağlanması gündeme alınması gereken elzem bir konudur.
Özellikle kullandığımız çeşitli uygulamalardan kaynaklı üzerimizden toplanan veriler çok önemli bir pazar oluşturuyor. Bu noktada başta konum bilgimizi kapatmak olmak üzere verilerimizin toplanmasına dair izinleri kaldırabiliriz. Reklam engelleyici uygulamaları cep telefonlarımıza yükleyebiliriz. İktidarı desteklediği bilinen hesaplarla tüketimi artırma işlevi gören “influencer”ları engelleyebiliriz. Dijital platform üyeliklerimizi iptal edebiliriz.
İşin sosyal medya aşamasında dikkat edilmesi gereken en önemli konular ise yanlış bilgilerin yayılmasını engellemek ve dijital desteklerin gerçek desteklere dönüştürülmesidir. Bu konuda bilgilendirici ve eğitici önerilerde bulunarak bunları çoğaltmak gerekir.
Sonuca gelirsek; ekonomik boykot önemli bir direniş biçimidir. Pasif, şiddet içermeyen ve kitleselleşebilme potansiyeli yüksek demokratik bir araçtır. Sokaklardaki milyonlarca direnişçi ile evlerinden tencere, tava çalan ya da ışıkları açıp kapatan milyonlarca pasif direnişçinin ortaklaşabileceği bir eylem türüdür. O yüzden bu boykot türünü gündemimize almak gerekir.
Ekonomik boykotun hedefine yaşanan siyasal krizin derinleştirilmesi oturtulmalıdır. Net ve basit hedeflerle ilerlenerek zamana yayılmalı ve kitleselleşmesinin olanakları çoğaltılmalıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.