Önce pandemi, sonra ise deprem zamanında gördüğümüz ‘her sıkışıldığında önce okulları kapama’ mantığında hareket etmeye devam edeceğini gösteren MEB, okulların olağanüstü durumlarda açık kalması için şartları iyileştirmek yerine Hibrit Eğitim Modeli’nde ısrar ediyor. Böylece örgün eğitimin çocuklar için önemini göz ardı ettiğini gösteriyor
EĞİTİMDE DÖRT YILDA NE HEDEFLENİYOR? (1): GERİCİ KUŞATMADA HEDEFLER ‘TUTTURULDU’, TAM GAZ DEVAM
EĞİTİMDE DÖRT YILDA NE HEDEFLENİYOR? (2): FIRSAT EŞİTİLİĞİNDEN ANLADIKLARI ÖZEL OKULLARO ARTIRMAK
EĞİTİMDE DÖRT YILDA NE HEDEFLENİYOR? (3): ÇOCUK İŞÇİLİĞİNDE SIRA ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNDE
Milli Eğitim Bakanlığı 2024-2028 Stratejik Planı incelememizin ilkinde gericilik, ikincisinde piyasacılık, üçüncüsünde çocuk işçiliği üzerine yazmıştık. İncelememizin dördüncü ve son kısmını ise Milli Eğitim’in hibrit eğitim modelinde ısrarı, sistem, sınav ve müfredat değişikliği hedefleri oluşturuyor.
Faaliyet Alanları ile Ürün ve Hizmetlerin Belirlenmesi kısmında yer alan sekiz faaliyet alanı altında yer alan maddelerden dikkat çekenlerin başında Eğitim ve Öğretim başlığında yer alan Hibrit Eğitim Modeli’nin geliştirilmesi geliyor. ‘İmam hatiplerin niteliğinin artırılması’ ve ‘nitelikli işgücünün artırılması’ da dikkat çeken diğer başlıklar arasında yer alıyor.
41. Örgün eğitim içinde imam hatip okullarının niteliğinin artırılması
42. Sektör talepleri ile dünyadaki değişimi dikkate alan esnek ve modüler bir eğitim öğretim yapısıyla Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü ihtiyacının karşılanması
48. Hibrit eğitimin eğitimde kullanılmasının sağlanması
Bu üç maddeden yola çıkarak yukarıda da belirttiğimiz üzere, imam hatip okulları örgün eğitimde nitelik artırılması için uğraşılan tek program olarak görülürken diğer çocuklar sektör talebine göre işgücü olarak kullanılmak istiyor.
Konuyla ilgili Amaç 5’te yer alan hedefler ve gereksinimleri ise şöyle açıklanıyor:
Hedef 5.2: Teknolojinin eğitim sistemine daha fazla uyarlanması amacıyla dijital içeriklerin kullanımı artırılacak ve dijital öğretmen yeterlikleri doğrultusunda öğretmenlerin dijital becerileri geliştirilecektir.
S-5.2.3: Hibrit Eğitim Modeli’ne uygun dijital içeriklerin dijital platformlarımızda yayımlanması sağlanacaktır.
Riskler: Olağanüstü durumlarda (doğa kaynaklı afet) altyapı bilişim ağında yaşanabilecek sorunlar, Sistemin bakım onarım hizmetlerinin zaman ve maliyet riskleri.
Burada da örgün eğitimin, hibrit eğitime dönüştürülmek istendiğini görüyoruz. İstendiğinde okulların kapanıp açılması böylece daha da kolay hale gelecek. Bakanlık okulları açık tutmanın değil, istediğinde sorunsuz kapatabilmeyi düşünüyor. Önce pandemi, sonra ise deprem zamanında gördüğümüz ‘her sıkışıldığında önce okulları kapama’ mantığında hareket etmeye devam edeceğini gösteren MEB, okulların olağanüstü durumlarda açık kalması için şartları iyileştirmek yerine Hibrit Eğitim Modeli’nde ısrar ediyor. Böylece örgün eğitimin çocuklar için önemini göz ardı ettiğini gösteriyor.
Bir diğer durum incelemesi, ‘Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler (GZFT) Analizi kısmında yer alan, eğitim sistemimizin fırsatlarından biri olarak yazılmış olan, “Hayırseverlerin eğitim ve öğretime katkı sağlaması”. Bakanlığın mali kısıt sebebiyle hedeflerini gerçekleştirememe riskini, hayırseverler fırsatı ile çözmeye çalışabileceğini yazdığı yer, eğitim politikamızı belirleyen hedeflerin içerisinde yer alıyor.
Yeni bir ölçme sistemi ve yeni müfredat geliyor
Amaç 5 içinde yer alan hedef ve stratejilere göre ders kitapları yeniden yazılacak.
S-5.1.2: Ders kitapları ve eğitim araçları millî, manevi ve kültürel değerleri daha fazla yansıtacak nitelikte yazılı, görsel ve elektronik içeriklerle desteklenerek öğrenmeyi kolaylaştırıcı etkileşimli e-İçerikler ile zenginleştirilecektir.
İhtiyaçlar: Ders kitaplarında yer alan içeriklerin; millî, manevi ve kültürel değerleri daha fazla yansıtacak şekilde hazırlanması.
Buradan, ders kitaplarının “milli-manevi değerler temelinde” yeniden yazılacağı anlaşılıyor. Bu içeriklerin oluşturulmasında Din Öğretimi Genel Müdürlüğü (DÖGM) yine işbirliği yapılacak birimlerden biri olarak yer alıyor. Amaç 1’de de değinildiği üzere, “Öğrenciler üzerinde sınav baskısı oluşturmayacak bir geçiş sistemi” ve Amaç 5’in bir diğer hedefi olan “Öğrencilerin gelişimini takip etmek, müfredatın işlenmesinde okullar arasında bütünlük sağlamak ve uygulama birliği oluşturmak için ülke, il, ilçe ve okul genelinde ortak sınavlar yapılacaktır” açıklaması 4 yıl içinde yeni bir sınav ya da sistemin gelebileceğinin sinyalini yakıyor. Ortak sınavlar şu an yapılmakta. 6. ve 9. sınıflarda okuyanlar Türkiye geneli ortak okul sınavlarına giriyorlar. Lise ve üniversiteye geçiş sınavları da ortak uygulanan sınavlardan. Ama buradan anlaşılacağı üzere bu geliştirilerek her eğitim kademesi için ortak yapılacak sınav uygulamaları gelecek.
Hedef 7.2: Tüm kademelerde eğitime erişimi sağlayacak planlamalar yapılarak doğa kaynaklı afetlere ve bulaşıcı hastalıklara karşı dirençli, çevreci ve nitelikli mimariye sahip eğitim ortamlarının oluşturulması sağlanacaktır.
S-7.2.2: Deprem tahkiki işlerine öncelik verilerek risk taşıyan eğitim binaları belirlenecek ve belirlenen eğitim binalarının güçlendirilmesi sağlanacak ya da gerekiyorsa deprem riski sebebiyle yıkılması gereken eğitim binalarının yerine yeni eğitim binaları yapılacaktır.
Hedef 7.2’nin 4 yıllık hedef içerisinde öngörülen toplam maliyeti 527 milyar 176 milyon 205 bin 240 lira olarak belirlenmiş bulunuyor. Toplam 7 amaç için öngörülen toplam bütçe ise 672 milyar 389 milyon 249 bin 050 lira.
Maraş ve Hatay merkezli depremlerin üzerinden geçen bir yılda tek bir yeni okul bile yapmayan, deprem bölgelerinde okulları birleştirerek sabahçı-öğlenci okul düzenine geçen, 30 dakikalık derslerle eğitim vermeye devam ettiren bakanlık, dört yıllık planında deprem riski taşıyan okulları belirleme ve güçlendirme hedefi koyuyor. Geçtiğimiz bir yılda neden bu riskli okul binalarının belirlenmediği ya da deprem bölgelerinde bu eğitim koşullarının neden düzeltilemediğinin cevabı yok. Hedeflerin inandırıcılığını da sizlere bırakıyorum.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.