Meral Akşener, MHP’nin darbe mekaniğinin tam ortasındadır ve bir tür “MHP-İyi Parti ortak darbe mekaniği” tespitinde bulunabiliriz. Artık gerçekte İyi Parti diye bir parti yoktur. Bu parti MHP’nin kazanamayacağı bir kısım liberal-muhafazakâr kesimlerin başka bir partiye kaymasını önlemek için barajlama yapan ve MHP’nin önderlik ettiği gizli stratejiye paravanlık eden bir operasyon partisine dönüşmüş durumdadır
Son dönemde AKP ile MHP arasında üstü örtülü bir şekilde yaşanan kavga aynı zamanda tarafların istemese de gerçek niyetlerini de açığa vurmuştur. AKP’ye zayıflığından dolayı yamanmış gibi görünen MHP’nin aslında, gizli bir gündem ya da ajanda ile hareket ettiği ve zaman içerisinde çok dikkatli ve karmaşık bir şekilde Cumhur İttifakı içinde hegemonyayı kendi lehine değiştirerek, iktidarın iplerini ele geçirmek istediği ortaya çıkmıştır. MHP bu stratejiye uygun olarak hem AKP’yi hem de muhalefeti aynı anda zayıflatan bir politika izlemektedir. Bu strateji dikkatli bir şekilde analiz edildiğinde, Meral Akşener’in politikasındaki tutarsızlıkları anlamlandırmak olanağı da ortaya çıkmaktadır.
Bu noktada sorulması ve cevaplanması gereken soru şudur: MHP’nin “gizli gündemi” ile Meral Akşener’in izlediği “tutarsız” politika arasında bir ilişki sözkonusu mudur?
Çok geniş bir çevrede (buna ben de dahildim) Meral Akşener’in uyguladığı tutarsız politikanın alttan alta Erdoğan ve AKP ile gizli bir ilişkinin ürünü olduğu sanılmaktadır. MHP’nin AKP’ye karşı darbeyi de içine alan gizli gündemi, Meral Akşener’in tutarsız politikalarının farklı bir anlamı olabileceği ihtimaline de neden olmaktadır. Meral Akşener’in görünürde AKP’ye yarayan politikaları aslında İyi Parti’nin MHP’nin gizli gündemi ile ortaklaştığı bir stratejinin ürünü olabilir ki büyük ihtimalle bu böyledir. Elbette burada spekülatif bir fikirden hareket ediyoruz. Ama farklı olayları bir mantık çerçevesinde birbirine bağladığımız zaman, bu spekülatif fikrin doğru olma olasılığının yüksek olduğunu görürüz. Yine de ihtiyatlı hareket ederek, sürece birçok açıdan bakan bir vizyona sahip olarak tek bir fikre saplanmadan, olayları çok daha geniş bir bakış açısından ele alarak süreci kucaklamak en iyi yöntem olarak görünmektedir.
Burada şöyle bir soru sormak kanımızca yanlış olmayacaktır: MHP ile İyi Parti “ortak gizli bir strateji”nin farklı ittifaklar içerisindeki farklı yanlarını mı uygulamaktadırlar?
Meral Akşener’in “döktüğü taneleri” yan yana koyarsak eğer bu “tanelerin” bir plana işaret ettiğini görürüz. MHP ile İyi Parti kurumsal olarak farklı iki parti olabilirler ama eylemlerinin sonuçları birbirlerini tamamlayacak şekilde idare edilmekte ve gizli bir planın farklı parçaları gibi işlemektedir. Bu iddiayı ilk defa kamuoyuna açıklayan Korkusuz gazetesi yazarı Memduh Bayraktaroğlu olmuştur. Bayraktaroğlu MHP’nin görevinin AKP’yi, İyi Parti’nin görevinin de CHP’yi (özellikle de bu sonuncusunun HEDEP’e -şimdi DEM Parti’ye- yaklaşmasını önlemek olduğu) kontrol altında tutmak olduğunu belirtmiştir. Son ortaya çıkan olayları MHP’nin uyguladığı gizli ajanda ile birbirine bağladığımız zaman, bu iddianın büyük doğruluk payının olduğunu görürüz.
Bu analizde bir noktanın netleştirilmesi gerekmektedir. İyi Parti, MHP’den ayrılırken hiç kuşkusuz farklı bir oluşum olmak için ayrılmıştı ve ilk başlarda iki partinin böyle gizli bir plan ile hareket etmesi söz konusu değildi. Ama bu ayrılıktan belirli bir zaman sonra, Meral Akşener’in böyle ortak bir politika için ikna edildiği görülmektedir. Bütün göstergeler ise bu dönemin 2020 olduğunu göstermektedir. Bu tarihten itibaren iki parti arasında herkesin (AKP de dahil) kafasını karıştırmaya dönük bir “danışıklı-dövüşün” başladığı ve böylece herkesin zayıflatılmak istendiği bir politikanın devreye konulduğu artık gelinen noktada deşifre olmuştur.
2020’nin yaz aylarından itibaren İyi Parti eksenli bazı “tuhaf” politik olayları kısaca belirterek anlamlandırmaya çalışalım:
Hiç kuşkusuz başka olaylar da vardır ama bu kadarı yeter. Bütün bu olaylar, Meral Akşener’in açıkça başka bir politika için çalıştığını göstermektedir. Bu politika ise MHP ile ortak bir şekilde hazırlanan ve aldatma politikası ile gizlenen bir yapıya sahiptir.
CHP, İyi Parti ile ittifak kurarken ve masaya otururken aslında MHP ile masaya oturduğunun farkında değildir. İyi Parti ile ittifaka devam edilmesinin CHP için bir felaket olacağı ve partinin tabela partisine dönüşmesine neden olacağı ortadadır. Meral Akşener’in gelecek adımı Millet İttifakı’nın elindeki büyükşehir belediyelerini kaybetmesi için çalışmak olacaktır.
Türkiye Türk tipi başkanlık rejimine geçerken, kendisine karşı propaganda yapan ve Binali Yıldırım örneğinde olduğu gibi kendi kendini yok eden başbakan görmüştü. Ama Meral Akşener ile birlikte, kazanmamak için bilinçli mücadele eden bir muhalefet liderini ilk defa gördü.
Meral Akşener, MHP’nin darbe mekaniğinin tam ortasındadır ve bir tür “MHP-İyi Parti ortak darbe mekaniği” tespitinde bulunabiliriz. Artık gerçekte İyi Parti diye bir parti yoktur. Bu parti MHP’nin kazanamayacağı bir kısım liberal-muhafazakâr kesimlerin başka bir partiye kaymasını önlemek için barajlama yapan ve MHP’nin önderlik ettiği gizli stratejiye paravanlık eden bir operasyon partisine dönüşmüş durumdadır. İyi Parti bir tür “liberal MHP”dir ve bu yapısıyla onun siyasi tamamlayanıdır.
Bir başka makalede Ekrem İmamoğlu’nun bu gizli gündemin neresinde yer aldığını ya da Meral Akşener’in onu nereye doğru çekmek istediğini ele alacağız.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.