Filistin direnişinin İsrail karşısındaki askeri atılımı adım adım yükseldi. Gazze’den atılan füzelerle İsrail’in çok güvendiği Demir Kubbe adlı hava savunma sistemi Mayıs 2021’de delinmişti! Bu Filistin direnişi için büyük bir moral kaynağı oldu. Ardından Ortak Operasyon Odası kuruldu ve özellikle Hamas askeri gücünü genişletti, nitekim operasyonun ilk 20 dakikasında Gazze’den İsrail topraklarına 5 bin füzenin gönderildiği bildiriliyor
Başlamadan önce şunu söylemeli: Bugün İsrail ve Filistin olarak tanımlanan topraklar tarihsel Filistin toprağıdır. İsrail, Filistinlilerin toprağı, yurtları, evleri işgal edilerek, kaynakları yağmalanarak, halkı etnik temizliğe maruz bırakılarak kurulmuştur.
İsrail, 7 Ekim sabaha karşı havadan ve karadan saldırılarla uyandı. Aksa Tufanı operasyonuyla İsrail son yılların en büyük kaybını yaşıyordu. Henüz sabah saatlerinde bir kısmı üst düzey olmak üzere askerler rehin alınmış, Gazze’yi çevreleyen dikenli teller yıkılmış, ilk bildirimde sivil ve asker 70 İsrailli öldürülmüştü. Aynı şekilde 53 İsraillinin rehin alındığı açıklandı, rehine değiş tokuşunun Filistin-İsrail ilişkilerinde sık sık başvurulan bir yol olduğu düşünüldüğünde bu önemi bir veri. Operasyonu Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları üstlendi ancak kısa bir süre içinde diğer direniş örgütlerinden de destek açıklamaları geldi. Bu Filistin’deki gelişmeleri takip edenler için şaşırtıcı değil.
Kuruluşu 2021’de açıklanan Ortak Operasyon Odası’nda Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, İslami Cihad’a bağlı Kudüs Tugayları, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) askeri kanadı olan Ebu Ali Mustafa Tugayları, Mücahidin Tugayları, Nidal el Amudi Taburu, Nasır Selahaddin Tugayları, Maoizm yanlısı Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’ne bağlı Ulusal Direniş Tugayları, Ensar Tugayları, Abdulkadir el Huseyni Tugayları, Şehid Cihad Cibril Tugayları, Şehit Eymen Cude Grupları ve Fırtına Ordusu yer alıyor. Bu listeden görebileceğimiz gibi, sol eğilimli direniş örgütleri ve İslami örgütler bir arada hareket ediyor.
Ayrıca, Aslanların İni gibi, çok genç Filistinlilerin örgütlendiği, İsrail asker ve polislerine yönelik saldırılar yapan gruplar var.
Filistin direnişinin İsrail karşısındaki askeri atılımı adım adım yükseldi. Gazze’den atılan füzelerle İsrail’in çok güvendiği Demir Kubbe adlı hava savunma sistemi Mayıs 2021’de delinmişti! Bu Filistin direnişi için büyük bir moral kaynağı oldu. Ardından Ortak Operasyon Odası kuruldu ve özellikle Hamas askeri gücünü genişletti, nitekim operasyonun ilk 20 dakikasında Gazze’den İsrail topraklarına 5 bin füzenin gönderildiği bildiriliyor.
Filistin direnişini askeri ve mali olarak destekleyenler esas olarak İran ve Lübnan Hizbullahı. Ama dünya üzerindeki devrimci, ilerici, sömürgecilik karşıtı siyasi akımlar da Filistin direnişini destekliyor. Lübnan Komünist Partisi Genel Sekreteri Hanna Gharib bir mesaj yayınlayarak direnişe destek sundu.
Bilindiği gibi ABD İsrail’in en önemli destekçilerinden ve finansörlerinden biri, sadece Demir Kubbe hava savunma sistemi için 2011’den 2021’e kadar 1,6 milyar dolar katkıda bulundu.
Geçen yıl yapılan ve İsrail’in gelmiş geçmiş en sağcı, ırkçı hükümetin kurulduğu, seçimlerin ardından, aşırı sağcı eylemleri ve sözleri sebebiyle defalarca yargılanmış olan, ırkçı Itamar Ben-Gvir’in Ulusal Güvenlik Bakanı olmasıyla hem işgal gücünün hem de İsrailli silahlı yerleşimcilerin Filisinlilere saldırılarında artış oldu. Bu yıl temmuz ayında yayınlanan bir rapora göre, yılın başından beri Filistin’de işgal gücü 153 kişiyi öldürmüştü. Yine bu yıl, sadece Batı Şeria’da en az 38 çocuğun katledildiği 18 Eylül’de açıklandı. Onlarca aile yerleşimciler tarafından evlerinden atıldı, o evlere yerleşimciler geçti.
Yeni hükümet yerleşimci şiddetini teşvik ediyordu. Operasyondan birkaç gün önce İsrailli yerleşimcilerin Hawara kasabasına yönelik saldırısında 19 yaşındaki Lebib Dumaydi bir yerleşimci tarafından kalbinden vurularak öldü.
İsrail cezaevlerinde, kötü koşullar ve özellikle idari tutukluluk uygulamasına karşı açlık grevleri sürüyor.
Yahudilerin Sukot Bayramı’nın beşinci gününe denk gelen 3 Ekim günü, binlerce yerleşimci El Aksa’ya girmeye ve tahrik edici hareketlerde bulunmaya başladı. El Aksa, tek tanrılı üç büyük dinin kutsal saydığı Kudüs şehrinde ve Filistinliler açısından simgesel bir değeri var, nitekim buraya yönelik bazı saldırılarda Hristiyan Filistinliler namaz kılan Müslümanların arasında durmuştu. Ayrıca buranın İslam açısından kutsal olması sebebiyle, Yahudilerin buraya ayak basması Hahambaşılık makamı tarafından yasaklanmıştır. Dolayısıyla yerleşimcilerin burada dolaşması kabul edilemez. Operasyonun adının El Aksa olmasının sebebi bu.
Operasyonun ardından İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, Filistin’e yönelik tehditlerde bulundu ve sivil nüfusun yaşadığı yerler bombalanmaya başladı; bu saldırılarda 200’e yakın Filistinlinin öldürüldüğü bildirildi. Askeri güçlerin eylemlerine karşılık sivilleri cezalandırmak İsrail’in yıllardır yaptığı bir şey. Örneğin, esir alınan ya da katledilen direnişçilerin ailelerinin evlerinin yıkılması rutin bir uygulama.
Ya İsrailli “siviller”? Bu konuda direniş güçlerinin yaklaşımını aktarmakta yarar var. İsrail her vatandaşın asker sayıldığı, aşırı militer bir toplum, yerleşimciler işgalin yürütücüsü, işgale karşı çıkan çok küçük bir azınlık var, Gazze bombalanırken bunu açık hava sineması gibi keyifle, tezahüratlarla izleyenlerin görüntüleri hafızalarda.
Tek devletli çözüm
Bugün Filistin direnişi temsil eden gruplar 1993-1996 arasında gerçekleşen Oslo Barış Anlaşmaları’nın kurtuluş mücadelesine yarardan çok zarar verdiği düşüncesini benimsiyor. Bugün de İsrail ile barış gibi bir talepleri yok.
İşgalin bitmesini, ırkçı ayrımcı apartheid rejiminin son bulmasını ve yurtlarından edilen Filistinlilerin geri dönme hakkını talep ediyorlar.
Bugün Filistin solunun ağırlıklı bölümü, her inançtan Filistinlinin birlikte yaşayacağı demokratik, laik bir Filistin devletinin kurulmasını savunuyor.
Sendika.Org