Hangimiz inkar edebiliriz ailenin yaşamımıza olan etkisini. Her aile kendisini çocuğu için en iyisini yaptığını söyleyerek ikna eder. Peki ya çocuğun fikri, hakları ailenin neresine düşüyor. Aile tehlikelidir, aile kavga edilmesi gereken bir yapıdır
Bu yazıyı yazma amacım tesadüfen denk geldiğim dizidir. Hangi dizi derseniz Kızılcık Şerbeti. Ben bu yazıyı yazarken yeni bölümler de yayınladığı için sosyal medyadan parça parça bakmaya çalıştım ama üzgünüm dayanamadım. O yüzden yazının konusu ilk bölüm ağırlıklıdır.
Dizinin konusu tipik bir aşk hikayesi ile başlıyor. Seküler, maddi durumu iyi olan bir ailede büyümüş zeki ve başarılı, ilerde doktor olacak bir “kız”la, Fatih’te yaşayan inançlı bir ailenin “iyi” erkek evladının aşk hikayesi… Kızla oğlan birbirini severken seküler olan anne oğlanın kendilerine uygun olmadığını söyleyerek bu birlikteliği karşı çıkar. Neden uygun olmamasının sebeplerini ilk bölümde verilen tepkilerden şöyle sıralayayım:
Dizinin özetine devam edeyim, annenin tüm karşı çıkmalarına rağmen kızımız oğlanla evlenmek ister ve hamile olduğunu söyler. Anne ne yaparsa yapsın kız oğlandan vazgeçmez ve klasik olarak oğlana “kaçar”… Asıl kızımız hamile olduğu için, annesi onu kürtaj yaptırmak için doktora götürür. Buraya bir not düşmek istiyorum, bu memlekette kürtaj AKP eliyle fiili olarak yasaklandı! Yani dizide gösterildiği gibi olmuyor o işler; ya kürtaj olamıyorsun ya da başvurduğun hastaneden ailene mesaj gidiyor, olabilecek yer bulursan da yüklü miktarda para ödemek zorunda kalıyorsun! Asıl hikaye ise burada başlıyor. Fatih’te oturan ailemiz muhafazakardır… Anne türbanlı, aile inançlı, el öpmeler; buraya ayrıntıya gerek yok tahmin edersiniz… Ama asıl önemlisi aile o kadar anlayışlıdır ki seküler ailenin onları küçümsemesine rağmen bunu olağanlaştırırlar ve onlara karşı iyilikle giderler. Çünkü seküler aile kötüdür, asıl toplumsal yarılmayı yaratan seküler ailelerdir!
Kısaca dizinin özeti buyken, yine mağdur olan muhafazakâr ailedir. 20 senedir AKP’nin türban mağduriyeti ve inanç üstünden yürüttüğü kampanya toplumun her yerine sirayet etmekten geri durmuyor. Uzun zamandır zaten televizyonlara yansıyan durum bu seferde seküler aile “eziciliği” adı altında kendisini gösteriyor.
Oturup yazıda tabii ki böyle değil sekülerler diye anlatmayacağım buna ihtiyaç dahi duymuyorum. Ama şunu anlatacağım gece geç saatte dışarı çıkmanın, mini etek giymenin, alkol almanın tacize ve tecavüze uğradığında fail tarafından hafifletici sebep gösterilmesi hangi mağduriyetin sorunu? Bu memlekette türban ve inanç sorunu yaratan 20 senedir iktidarda olan AKP’dir. Tabii son dönemde CHP’nin türban çıkışını da unutmayalım. Hayatlarına 20 senedir saldırı olan, kültürel dönüşüm için 20 senedir her alandan saldırılan ve buna karşı mücadele eden bizler dizinin hangi yerindeyiz?
Aile güzellemeleri son dönemin modası arasında bir numara haline geliyor. Aile güzellemesi yapılabilir bir şey midir tartışılır? Ya da tartışılmaz! AKP’nin yapmaya çalıştığı şey de tam olarak bu değil mi? “Aileyi koruma” adı altında getirmeye çalıştığı anayasa değişikliği, LGBTİ+’lara yönelik her türlü saldırı, gerici mitingler, kadınların haklarına yönelik saldırılar, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması… Hangi aile güzellemesi? 20 senedir mağduriyetle iktidarda kalan, televizyondan, sosyal medya platformuna kadar gericiliğini sirayet ettiren her alanda sansürü kullanan bu düzende aile güzellemesi iki yüzlülükten başka bir şey değildir.
Ailenin yarattığı tehlike, baskı, güvensiz alan kısımlarını nereye koyacağız? Kadın cinayetlerinin en çok ailelerin içinde yaşandığını, çocuk istismarının aile arasında örtülmeye çalışıldığını, aile içinde üstlenilmek zorunda kalınan ev işlerinin, bakım işlerinin kadınların hayatında yarattığı ücretsiz emek sömürüsünü nereye koyacağız? Hangimiz inkar edebiliriz ailenin yaşamımıza olan etkisini. Her aile kendisini çocuğu için en iyisini yaptığını söyleyerek ikna eder. Peki ya çocuğun fikri, hakları ailenin neresine düşüyor. Aile tehlikelidir, aile kavga edilmesi gereken bir yapıdır.
Nihan Kaya’nın kitabında da dediği gibi iyi aile yoktur. Her aile iyi bir aile olmayacağını bilerek yola çıkmalıdır. Patriyarkanın, ataerkilliğin bu kadar güçlü olduğu bir toplumda aile güzellemesi yapamazsınız! Kutsal aile yalanları ile de ailenin güvensiz ortamını güzelleştiremezsiniz!
Daha fazla aile kötülemesi yapmayarak yazımı en sevdiğim sloganlardan biriyle bitirmek istiyorum. Aileniz batsın kadınlar yaşasın!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.