Eski maden ocakları, eski çöplükler, eski sanayi sitelerinde de Güneş panelleri yerleştirilmeye çalışılmakta ve böylece bu tür panellerin tarım topraklarını işgali önlenmeye çalışılmaktadır
Yenilenebilir enerjilerin (YE) payı bölge ve enerji türüne göre farklılık gösterse de dünya genelinde 1990 yılından bu yana giderek artmakta. 2020 yılında payı yüzde 17,9. 2050 yılında ise payının yü 64’e ulaşması için yatırım ve maliyet alanında çabalar devam ediyor.
YE içinde biyokütlenin payı yüzde 6,9, termik (ısıtma amaçlı) olanların (güneş, jeotermal, biyokütle) payı yüzde 4,2, hidroelektrik (baraj) payı yüzde 36, elektrik üretim amaçlı olanlar (güneş, rüzgâr, jeotermal, biyogaz) yüzde 2,1 ve biyoyakıtın payı ise yüzde 1’dir. En çok güneş ve rüzgâr enerjisine yatırım yapılmakta ve her yıl toplam 255 milyar avro bu enerji yatırımlarına gitmektedir. Çin, hidroelektrik ve Güneş konusunda ilk sırada olup ABD jeotermal enerjide ilk sıradadır. İspanya ise termodinamik Güneş enerjisinde ilk sırayı alır. Brezilya ise elektriğinin yüzde 42’sini barajlardan elde etmektedir.
1990-2016 yılları arasında rüzgâr enerjisi üretimi 3,4 TWh’den 790 TWh’ye ve Güneş enerjisinin üretimi de 0,58 TWh’den 279 TWh’ye ulaşmıştır.
Güneş ve rüzgâr enerjisi alanında maliyetlerde düşüş beklenmekte: Güneş’te yüzde 36, rüzgârda ise yüzde 15. YE’yi en çok kullanan Avrupa’da yüzde 17. ABD ‘de ise payı yüzde 10.
Bu yazımızda Güneş enerjisi ile tarım işbirliğini ele alacağız. Güneş panellerinin yerleştirilmesi için alan gerekir ve kimi kez tarım alanlarını işgal ettiği gerekçesiyle Güneş santrallerine karşı çıkılıyor. Daha önceki bir yazımızda yüzer güneş santrallerinden söz etmiş ve kimi baraj ya da göller üzerinde bu tür santrallerin kurulduğunu belirtmiştik. Eski maden ocakları, eski çöplükler, eski sanayi sitelerinde de Güneş panelleri yerleştirilmeye çalışılmakta ve böylece bu tür panellerin tarım topraklarını işgali önlenmeye çalışılmaktadır.
Avrupa’da tarım-Güneş enerjisi işbirliği konusunda en büyük santral Almanya’da Nürnberg kenti civarında yapılmıştır ve 11 bin panele sahip olup, 14 hektar alana yayılmıştır. Üretilen 4850 kW elektrik 1400 ailenin elektrik gereksinmesini sağlar.
2000 yıllarından beri kimi ülkelerde, özellikle Japonya’da, tarım ile Güneş panelleri (ya da santrali) işbirliği söz konusu. Japonya’da daha çok uygulamanın yapılması giderek artan kentleşme ile tarım topraklarının yutulması ve panel aracılığıyla toprağı korumak ve enerji üretimini de yer vermek olmuştur.
Tarıma zarar vermeden hatta tarıma katkı yapan, ekime elverişli toprağı işgal etmeden yapılan santrallerden, yarar ve zararlarından söz edeceğiz.
Tarım yapılan alanlarda, seralar ve otlaklar üzerinde Güneş paneli yerleştirmenin öncüleri Adolf Goetzberger ve Armin Zastrow olup 1981 yılında bu uygulamayı dile getirmişlerdir.
“Agrivoltaisme” ya da “solar sharing” adı da verilmektedir.
Kimileri de bu uygulamaya “Güneş ekmek” adını vermektedir.
Kimileri bunun geçici bir moda olduğunu ileri sürerken kimileri de tarım için yenilik olduğunu ileri sürer.
En çok uygulayan ülke Japonya olup 2004 yılından bu yana 1000 kadar uygulama gerçekleştirmiştir. Deneyler G. Kore, Malezya, Hindistan, Vietnam, Şili, ABD ve Avrupa’da devam etmektedir. Pirinç tarlası üzerinde olduğu gibi üzüm bağları üzerinde ve meyve bahçeleri üzerinde de uygulamalar ve deneyler yapılmaktadır. Otlaklar üzerinde de yerleştirme denemeleri yapılmaktadır. Hayvanlar paneller altında ve gölgede otlanırlar.
Güneş panelleri hareketli ya da sabit olarak aralıklarla ilgili tarım alanı üzerine yerleştirilir. Güneş’e yönelik olarak dönme olanağı vardır. Bilgisayarlarla (algoritmalarla) yönetilir. Fazla gölge yaratmaması için tek sıralı paneller yerleştirilir yani paneller arasında boşluklar olmalıdır. Tarım aletlerinin ve makinelerinin çalışmaları da dikkate alınarak yükseklik hesaplanır. Bağlantı kabloları da yine tarım (veya besicilik) çalışmalarına göre düzenlenir. Paneller gerekirse sökülebilir ve başka yere taşınabilir.
Güneş panellerinin ekili alanlara, meralar ya da sera üstüne yerleştirilmesinde ne gibi yararlar sağlanmaktadır? Uzmanlara göre bunları görmeye çalışalım.
Öncelikle kentleşme ile her yıl kaybolan tarım toprakları bir de Güneş panellerinin geniş tarım alanlarına yayılmasıyla kaybını sürdürmektedir. Oysa panelleri tarımla birlikte yönetmek bu kayba son verebilir.
İkincisi ise çiftçinin elektrik üretim yoluyla ek gelir kazanmasıdır. Tarlasını Güneş paneli yerleştirecek şirkete kiralamakla ya da elektrik üretiminden pay almakla geliri yükselir. Ayrıca üretilen elektriği kendi üretiminde kullanarak maliyeti düşürebilir. Örneğin seraların ısıtılmasında kullanabilir. Burada en önemli nokta ise iş birliğinin gerçek olup olmadığıdır. Şirket çiftçiyi “yeşil”, “temiz” enerji adına kandırarak sadece kendi elektrik üretimini ön düzeyde tutabilir ve tarımla işbirliği ise umurunda olmayabilir. Amaç panele yer bulmaktır. Bir diğer konu ise yatırım önemli olsa da bu tür panellerin çiftçilerin kuracağı kooperatifler tarafından kurulup yönetilmesidir.
Panellerin büyüklüğü, yüksekliği, genişliği ürüne göre ve tarım makinelerine göre düşünülmelidir.
Paneller gölge yaparak sıcaklıktan koruyabilir. Sulamaya destek olur. Ayrıca don, dolu gibi meteorolojik olaylardan ekini, üzüm bağlarını, hayvanları koruyabilir. Mevsime göre panellerle ışık, gölge oranı ayarlanabilir. İklim değişikliğine karşı dayanma gücü yaratır.
Gerektiğinde paneller arasına ağlar gerilerek tarlanın tümü korunabilir.
Yağmur durumunda panellerden akan sular toplanabilir ve çiftçinin su gereksinmesi azalır. Gölgeleme de su gereksinmesini azaltır.
Ürün niteliği ve miktarının arttığı saptanmıştır. Hollanda’da ahududu ekiminde verimliliğin arttığı ve ABD’de yapılan araştırmalar da ürünlerde proteinin arttığını saptamışlardır.
Meralarda yerleştirilecek paneller çit görevi yaparak tilki, ayı, kurt gibi hayvanlardan sürüyü koruyabilir.
Kötü ot sorunu azalabilir. Dolayısıyla tarım ilacı daha az kullanılır.
Çin’de ışığı geçiren paneller üzerinde çalışılmaktadır. Böylece ekime yararlı olan ışık engellenmez.
Kimi uzmanlar fotosentezin engellendiğini ileri sürüyor.
Işık eksikliği üretimde azalmaya neden olabilir.
Gölgenin fazla olması nemi çoğaltır ki bu da hastalıkların, parazitlerin artmasına neden olabilir.
Sert rüzgâr panelleri devirebilir ve ürüne, hayvana, seraya zarar verebilir.
Panellerden akan su tehlikeli olabilir.
Hayvanlar için tehlike arz edebilir.
Doğal manzarayı bozarlar.
Üzüm bağlarında paneller sıcaktan koruyunca üzümde şeker fazla olur. Şarap yapılmaz ve daha çok alkole dönüşür.
Tarla fiyatlarını etkileyebilir ve fiyatlarda artışa ve spekülasyona neden olabilir.
Tarla yerine büyük otoparklara (AVM, stadyum) panellerin yerleştirilmesi daha uygundur. Elektrik üretmek yerine tarımı destekleyecek ve iyileştirecek projelere yer vermek daha uygun olur.
Henüz çoğu yerde denemeleri sürdürülen tarım-güneş enerjisi iş birliğinin olumlu ya da olumsuz sonuçları için birkaç yıl beklemek gerekecektir. Önemli olan yeni bir “yeşil kandırmaca” olmadan iş birliğini akıllıca gerçekleştirmektir ve gerçekten tarıma yararı var ise projeler desteklenmelidir.
İklim-bitki-hayvan ve güneş enerjisi arasında nem, ısı, buharlaşma gibi olaylarla uyumu sağlamak ne derece tarıma etkili olabilir sorusu deneylerden sonra ortaya çıkabilecektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.