YGS ile elde edilen deneyimler, özellikle çevre açısından önemli olacaktır. Kullanılmayan su yüzeylerinin enerji üretiminde kullanılması şimdilik çoğu açıdan yararlı gözükmektedir Yenilenebilir enerjilerin payı elektrik üretim ve tüketiminde giderek artıyor. Ancak fosil yakıtların üretim ve tüketiminde önemli biz azalma da görülmüyor. Kapitalist sistem kâr kapısını kapatmadığı sürece de bu devam edecek. Kapamaya da niyeti yok. […]
YGS ile elde edilen deneyimler, özellikle çevre açısından önemli olacaktır. Kullanılmayan su yüzeylerinin enerji üretiminde kullanılması şimdilik çoğu açıdan yararlı gözükmektedir
Yenilenebilir enerjilerin payı elektrik üretim ve tüketiminde giderek artıyor. Ancak fosil yakıtların üretim ve tüketiminde önemli biz azalma da görülmüyor. Kapitalist sistem kâr kapısını kapatmadığı sürece de bu devam edecek. Kapamaya da niyeti yok. Dünyayı başımıza yıktığında iş işten geçmiş olacak. Dolayısıyla mücadele her gün ve her alanda.
2017 yılında yenilenebilir enerjilere yapılan yatırım 280 milyar dolar. Bunun yarısını da, yani yaklaşık 129 milyar yatırımı, son yıllarda bu konuda en büyük adımı atan sadece Çin gerçekleştirmekte.
2017 yılında enerji üretiminde ve tüketiminde ne tür kaynakların kullanıldığına bakalım. Üretim ve tüketim aynı kaynaklardan beslense de oranlar farklıdır.
Gördüğümüz gibi üretim ve tüketimde fosil kaynaklar ön düzlemde. Üretim ve tüketimde yenilenebilir enerjilerin payları çok düşük. Fosil kaynaklar tükenmedikçe galiba bu tür enerjilere geçiş çok zor olacak görünüyor. Küresel ısınmaya olan katkıları bilinmesine karşın hala fosil kaynaklar dev, çok uluslu petrol şirketlerinin en önemli kaynağı ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapma gibi pek niyetleri de yok.
Ancak çevre kirliliğini ve küresel ısınmayı azaltma ve fosil kaynaklara olan bağımlılıktan kurtulmak için yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımlar artıyor.
Güneş enerjisinden yararlanma alanında az güneş alan kuzey ülkeleri daha fazla yatırım yaparken, fazla güneş alan güney ülkeleri ise geriden gelmekte. Ne yazık ki ülkemiz bu durumda.
Genelde güneş enerjisi fotovoltaik panolarla elde edilmekte ve panolar boş, geniş araziler ya da tarım alanlarına yapılmaktadır. Ayrıca binaların çatıları kullanılmaktadır.
Son yıllarda “yüzer güneş santralleri” (YGS) alanında yatırımlar artmaya başlamıştır.
Birkaç örnek verelim. Belki bizim ülkemiz ve yatırımcılar için örnek olabilir.
2014 yılı öncesi sadece 3 adet YGS varken bu sayı, YGS’nin yararlarının giderek görülmesiyle artmaktadır.
Bu konuda en büyük yatırım son yıllarda en fazla ilerleme gösteren Çin’de yapılmaktadır. Huanian bölgesinde 160 bin güneş panosu kullanılarak 800 bin m2 alanda yer alan YGS Şangay’a 200 km. uzaklıkta olup eski kömür ocağının yapay göl haline getirilmesinden sonra üzerine kurulmaktadır. Yıllık üretim 40 mw olarak öngörülmekte ve 15 bin kişinin elektrik gereksinmesine yanıt verecektir.
Japonya’da Okegawa-Tobu bölgesinde 4 bin 500 panolu ve 12 bin 400 m2’lik alanda inşa edilen YGS, 2013 yılında devreye girmiş olup yıllık enerji üretimi 1,2 mw’dir. Özelliği ise 30 bin m2‘lik su rezervi üzerinde kurulmuş olmasıdır.
Singapur kenti, kurduğu “Güneş Enerjisi Araştırma Enstitüsü” bünyesinde Teneh su rezervinde her biri 100 kw güce sahip 10 YGS kurmayı planlamaktadır. Birinci aşama 2016 yılında başlamış olup, 2017 yılında ikinci aşamaya geçilmiştir. Yatırım tutarı 11 milyon dolar olup 1 hektar alanı kaplamaktadır.
Avustralya güney bölgesinde yer alan göl üzerinde 330 mw güce sahip YGS kurmayı planlamaktadır.
Hindistan 10 km2‘ lik su yüzeyinde 648 mw enerji üretmeyi planlamaktadır.
Belçika küçük göller üzerinde kurduğu panolarla 1 mw enerji üretmektedir.
Hollanda ve Belçika, Kuzey Denizi’nde “rüzgar türbinleri arasına” YGS inşa etmeyi planlamaktadır. Her ne kadar deniz tuzu bu panolar için zararlı görünse de araştırmalar sürmektedir. Ayrıca deniz yüzeyinde kurmak çok daha pahalı olup dalga, fırtına, deniz taşımacılığı açısından risk fazladır.
Brezilya baraj gölü üzerinde 5 mw enerji üreten YGS’sinde denemeler yapmaktadır.
İsviçre “dağ göllerini” kullanarak (Toules gölünün %35’lik yüzeyi kullanılarak) 67 bin m2‘lik alanda 23 milyon kw enerjiyi 2019 yılında üretmeye başlayacaktır.
Hollanda Texel Adası’nda “atık su gölü” üzerinde 928 panoya sahip 232 bin kw enerji üretecek YGS kurmayı planlamaktadır.
İngiltere (Queen Elisabeth II; 6,3 mw ve Godley; 2,9 kw) ve İtalya (Pantecora; 341 kw) da projelerini sürdürmektedir.
Gördüğümüz gibi bu alanda proje ve yatırımlar giderek artmaktadır.
Atatürk, Keban barajı ile Van ve diğer göl yüzeyleri neden kullanılmasın?
Önce neden YGS’nin geliştiğine bakalım. İki nedenle gelişiyor: Birincisi, plastik şamandıralar, yani güneş panolarının yer aldığı şamandıralar giderek ucuzlamaya başlamıştır. Metal panolar artık kullanılmamaktadır. Şamandıralar şal gibi birbirlerine bağlandıktan sonra panolar yerleştirilir.
İkinci olarak yapımı, montajı kolaydır. Özellikle göl, baraj gibi yerlerde kurulması kolay olup sert rüzgarlara dayanıklıdır. Deniz üzerinde bu iş kolay değildir.
En başta tarım toprakları kullanılmamaktadır, ki bu en önemli yararıdır. Tabii kentsel araziler de kullanılmamaktadır. Dolayısıyla toprağa az sahip olan ülkeler için su yüzeylerini kullanmak daha yararlıdır (Singapur, Japonya, Belçika, Hollanda, İsviçre gibi).
Kullanılmayan yüzeyler kullanılmaktadır: Baraj gölü, göller, göletler, eski maden ocakları… Hatta kimi projelerde eski demiryolları üzerinde, nehirler ve kanallar üzerinde kurulması planlanmaktadır.
Güneşe doğru yönlendirilmeleri kolaydır.
Çatılarda kurulan güneş panoları okyanusta damla olup yönlendirilmeleri imkansızdır.
Su yüzeylerinin tamamı değil en az %30, en fazla %70’i yer seçimi, bölge sıcaklığı, güneşlenme süresi dikkate alınarak örtülmelidir. Panolar tümüyle yüzeyi kapladığında gölge nedeniyle plankton üretim azalır ve su altı yaşamı etkilenir.
Ancak su yüzeyi kısmen örtüldüğünden buharlaşma azalır ve dolayısıyla su kaybı da azalır. Su fazla ısınmaz. Toprak sahada ısı artığından panolar üretim kapasitesini az çok kaybeder. Suyun fazla ısınmaması su altı yaşamı için önemlidir. Ayrıca panolar yosun üretimini azaltır ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunur. Göçmen kuşların geldiği bölge olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Kuşlar panolar üzerine yerleşebilir ve hem kendilerine hem panolara zarar verebilirler.
Güneş panoları üzerinde çevreden gelen gölge yoktur. Görüntü kirliliği yaratmazlar.
Panolar eğimli olduğundan yağmurla, rüzgârla kolayca temizlenir ve bakım maliyetini azaltarak verimliliği artırır.
Bu ve diğer nedenlerle genelde YGS olağan GS’ye göre %15-20 daha verimlidir. Bu da artan maliyetin bir kısmını karşılar, ki yerde kurulan santrallere göre maliyeti %25-50 fazladır.
Dağ gölleri kullanıldığında kardaki güneş parıltısından da yararlanma imkanı vardır. Ancak buralarda yağan kar miktarı (panolar üzerinde ağırlık) ve rüzgar hızı dikkate alınmalıdır.
Bu alanda çalışan ve hizmet veren özel şirketlerde artmaya başlamıştır ve genelde Alman, Fransz, İtalyan kökenlidir.
Son olarak havada gezer ya da havada uçar küçük güneş santralleri kullanıldığını söyleyelim. Güneş panolarına sahip balonlar sayesinde kamplarda ve özellikle doğal afet zamanında sivil toplum örgütleri tarafından kullanılmaktadır.
Bugün kullanılan ve projesi yapılan YGS ile elde edilen deneyimler, özellikle çevre açısından önemli olacaktır. Kullanılmayan su yüzeylerinin enerji üretiminde kullanılması şimdilik çoğu açıdan yararlı gözükmektedir. Neden ülkemizde de bu tür projelere yer verilmesin ve sahip olduğumuz baraj ve göl yüzeylerini bu amaç için kullanabiliriz.
Kaynaklar:
notre-planete.info; ciel-et-terre.net; lemondedelenergie.com; reseaudurable.com; akucoop.com; mashable.france24.com; actu-environnement.com; lesechos.be; arte.fr; energeek.com; lejournaltoulousan.fr; energystream-warestone.com; palanetoscope.com.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.