Thüringen Eyalet Parlamentosu’ndaki başkanlık seçimlerinin, akıllara 90 sene öncesini getireceğini kim bilebilirdi ki?
Kolaj: enoughisenough14.org
Thüringen, Almanya genelinde Sol Parti’nin birinci parti olarak kalabildiği tek eyalet. Duvarın yıkılması ve iki “Almanya”nın birleşmesi ile bölgede artan işsizlik ve diğer sosyolojik problemlerin ırkçılığı tehlikeli düzeyde artırması, belki de doğu eyaletlerindeki en büyük sorun. Bu ortamda Thüringen; birlikte yaşama iradesinin ve insani değerlerin, yükselen yabancı düşmanlığı ile mücadelesi dendiğinde akla gelen ilk birkaç yerden biri. Zira 2019’un ekim ayında yapılan seçimler sonucu Sol Parti (Die Linke) birinci olurken, Nazilerin partisi Almanya için Alternatif (AfD) ikinci oldu. Sol Parti tek başına hükümet kurma çoğunluğuna sahip olmadığı için Yeşiller ve Sosyal Demokratlar ile bir azınlık koalisyonu için anlaştı. Parlamentodaki başkanlık seçimlerinin, akıllara 90 sene öncesini getireceğini kim bilebilirdi ki?
O zamanlar iktidara gelebilecekleri hiç düşünülmeyen Naziler 1930’da yine aynı eyalette, Thüringen’de ilk bakanlıklarını aldılar. Süreç aynen şu şekilde işledi: Önce kendi destekledikleri aday parlamento başkanı oldu, sonra buradan aldıkları meşruiyetle yalnızca altı kişi olmalarına rağmen eyalet hükümetine girdiler, eyaletin Milli Eğitim Bakanlığı’nı aldılar. Sonrası malum; Thüringen eyaletinden diğer eyaletlere, tüm Almanya’ya ve Avrupa’ya. Thüringen’deki ilk bakanları Wilhelm Frick, daha sonra Hitler tarafından İçişleri Bakanı olarak atandı. Thüringen sürecine dair Hitler’in, 2 Şubat 1930’da söyledikleri her şeyi özetler nitelikteydi: “Thüringen’de en büyük başarıyı biz elde ettik. Hükümeti olacak partiler katılımımız olmadan çoğunluk kuramazlar.”
Aradan 90 sene geçti. Naziler gamalı haçlarını ve askeri üniformalarını çıkartıp oyunu “yeni kurallarına göre” oynamaya başladılar. Zengin oldular. Toplama kamplarında ölmek üzere olan insanların yanı başında poz verirken “business” dergilerine kapak oldular, hatta buradan aldıkları güçle siyasete atılıp, yakın zamana kadar sosyalizmle yönetilen topraklara yabancı düşmanlığının ilk tohumunu ektiler. 2013’te yüzde 5 barajının kıl payı altında kalırken, büyüttükleri yabancı düşmanlığıyla 2017 seçimlerinde parlamentoya üçüncü parti olarak girdi.
5 Şubat 2020’de Thüringen Eyalet Parlamentosu’nda başkanlık seçimleri yapıldı. Herkes, Yeşiller ve Sosyal Demokratlar’ın da destekleyeceği 2014’ten beri hâlihazırda başkanlığı da yürüten Sol Parti’nin adayı Bodo Ramelow’un seçileceğini beklerken “Plaza Nazileri” sahne aldı. Kendi adaylarını değil, stratejik bir şekilde liberal “Hür Demokrat Parti”nin (FDP) adayını desteklediler. Seçimde oyların sadece yüzde 5’ini alan liberaller, Hristiyan Demokratlar’ın ve “Plaza Nazileri”nin desteğiyle adaylarını başkan olarak seçtirdi. Adayları Thomas Kemmerich, görevi kabul ettiğini söyledi. Sol Parti’nin bir milletvekili bu durumu, tebrik çiçeğini Kemmerich’in önüne atarak protesto etti. Liberal başkan daha sonra, AfD’nin grup başkanvekili ile tokalaşırken görüldü. Bu tablo, Hitler’in 1933’te Almanya Şansölyesi olarak atanmasının ardından devlet başkanı Paul von Hindenburg’u selamlamasını hatırlatıyor.
Nazilerin, liberallere desteğinin tesadüfen geliştiğine inanan insan sayısı çok az. Ayrıca olayın yankısı da büyük oldu. Ülkenin dört bir yanında protesto yürüyüşleri yapıldı, sosyal medyada liberaller haklı olarak ağır şekilde eleştirildi. Hristiyan Demokratlar’ın liderleri dahi çıkıp başkanlık seçiminin yeniden yapılmasını talep etti, “Biz, Naziler ile aynı tarafta olamayız” dedi. Liberallerin açıklamasıysa birçok çevre tarafından samimiyetten uzak bulundu. FDP lideri Christian Lindner, AfD ile asla ittifak yapmayacaklarını söyleyerek seçimin tekrarlanması çağrısında bulundu, ama Naziler ile Sol Parti’yi aynı kefeye koyarak: “AfD yahut Sol Parti gibi partilerle işbirliği yapamayız, diğerlerine kapımız açıktır.” Söylentilere göre genel başkan, istifa etmeyi reddeden Kemmerich’i Thüringen’de ziyaret ederek onu bu konuda ikna etti. Bu esnada sosyal medyada AfD’den çıkan ve FDP’ye hitaben yazılmış “komünistlerden kurtulma planları” dolanıyordu. Yayımlanan anketlere göre, Sol Parti oylarını yaklaşık olarak 6 puan artırdı. Sağ ittifaka karşı tepki olarak partiye üye olanların sayısı da ciddi artış gösterdi.
Eyalet Seçim Kanunu’na göre parlamentonun feshedilebilmesi için gereken karar yeter sayısı parlamentonun 3’te 2’si, yani 60 milletvekili. Bu yüzden kararı Hristiyan Demokratlar’ın veya Nazilerin desteklememesi durumunda parlamentonun feshi ve seçimlerin tekrarlanması söz konusu olmayacak. Hristiyan Demokratlar sadece başkanlık seçiminin yenilenmesine razı. Son anketlere göre yüzde 10 oy kaybına uğraması öngörülen Hristiyan Demokratlar haliyle parlamentonun feshi ve eyalet seçimlerinin yenilenmesine olumlu bakmıyor.
Böyle bir ihtimal gerçekleşirse mevcut başkan Kemmerich’in güven oylamasına gitmesi bekleniyor. Sonuç ne olur bilinmez ama ülkedeki ilerici güçlerin bu konuda birleştiği ve hep bir ağızdan söylediği şey belli: BİR DAHA ASLA!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.