Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “İdlip’ten göç Avrupa’yı da etkiler. Buna karşı ortak tedbirler almamız lazım” dedi
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “İdlip’ten göç Avrupa’yı da etkiler. Buna karşı ortak tedbirler almamız lazım” dedi
Tahran’daki üçlü zirvede umduğunu bulamayan, İdlip için “ateşkes” çıkışı Putin’den dönen AKP bir kez daha “mülteci kozu”na sarıldı.
AKP Manavgat İlçe Yönetimi Toplantısı’nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İdlip’e yönelik operasyonun durdurulması için Batılı müttefiklerine seslendi: “[İdlip’ten göç] Almanya’yı da etkiler, Avrupa’yı da etkiler, bizleri de etkiler. Buna karşı da ortak tedbirler almamız lazım.”
Çavuşoğlu’nun konuşmasının tam metni şöyle:
Suriye’de İdlip özelinde saldırılar zaten daha önce başlamıştı. Yani burada iki devlet arasında hani savaşın başlaması gibi ‘Resmi başladı ya da gayri resmi başladı’ diye bir şey olmaz. Bizim tüm amacımız zaten bu saldırıları durdurmaktı. Bu saldırıların olabileceğini zaten öngörüyorduk. Bir taraftan içeride radikal gruptan, ılımlı grupları ayırmak için çok çaba sarf ettik, gerçekten bunda da çok önemli mesafeler kat ettik. Ama bugün İdlip’te bulunan o terörist gruplar şu anda buraya saldıran rejim ve destekçileri tarafından Halep’ten, Humus’tan, yine Hama’dan, Doğu Guta’dan, hatta ta güneyden Dera’dan koridorlar açılarak gönderildi ya da bizzat getirildi. Bunlar madem bu kadar tehlikeli -ki teröristler tehlikelidir, oralardan çıkarken neden etkisiz hale getirmediniz? Zaten amacın bunların buradaki mevcudiyetini kullanarak, bahane ederek İdlip’e saldırmak olduğunu biz biliyorduk ve bunu defalarca da söyledik. Rejim buradaki mevcudiyeti bahane ederek saldırıyor. Fakat biz dün son derece net tavırlarımızı ortaya koyduk. Esasen dünkü yayınlanan deklarasyonda net bir şey var; yani İdlip sorunu, Astana anlaşmasına, Astana ruhuna uygun bir şekilde çözülmelidir. Bu da nedir? Ateşkes. Yani çatışma duracak.
Nedir? Buradan radikal gruplar ayıklanacak. Bunu biz defalarca söylüyoruz, gelin beraber yapalım. Sadece buradaki Astana formatında olan ülkeler için söylemiyoruz. Ayrıca Batı ülkelerine de defalarca söyledik. Bir tanesi DAEŞ’in varlığını bahane ederek, en son Rakka’dan da nereye gönderdikleri belli değil, bazıları çölde diyorlar. Onları bahane ederek başka bir terör örgütüyle işbirliği yapılıyor. Ama işin özünden uzak. Diğer taraftan bazı ülkeler de yine kendi çıkarlarına, ajandasına uygun hareket ediyor. Burada ilkeli davranan, sadece barış için ve yine Suriye’nin istikrarı ve güvenliği için, kendi güvenliğimiz için çalışan ya da fikir ortaya koyan tek ülke Türkiye’dir. Bunu da zaten herkes de görüyor. Dün de bu bildiride olduğu üzere Cumhurbaşkanımız da bir an önce burada çatışmaların durması, yani ateşkes demek saldırıların durdurulması demek. İlla iki ülke arasında ateşkes anlaşması imzalanarak ateşkes sağlanmaz. Bugüne kadar Astana’da, Soçi’de ne yaptık çatışmaları durdurmak için? İdlip nedir, gerginliği azaltıcı bölgedir. Yani çatışmalar duracak ve yine siyasi sürece odaklanacak. Yani birkaç gündür bu saldırılar oldu, şimdi hem Ruslarla hem de İranlılarla yoğun çaba içindeyiz. Sadece dün Tahran’da yapılan zirveyle sınırlı değildir çabalarımız. O zirvede esasen bir irade konulmuştur, çerçevesi çizilmiştir. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak, Milli Savunma Bakanlığımız olarak Genelkurmayla beraber ve MİT Başkanlığımız olarak üçlü bir şekilde muhataplarımızla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bundan sonra daha da yoğunlaştıracağız ki burada insani bir felaket olmasın.”
Geçenler de Almanya Dışişleri Bakanıyla basın toplantımızda da böyle bir çatışma devam ederse ya da saldırı devam ederse insanların yine evlerini terk ederek, Türkiye ya da başka bir bölgeye gidebileceği söylendi ya da soru soruldu. Ben böyle bir riskin olduğunu söyledim. Bunu, bazı bazın ve muhalefet kötüye kullandılar. İşte böyle bir durumda 2 milyona yakın insan Türkiye sınırına doğru gelebilir, yani bunlar “Ne olur gelsin” anlamında yorumladılar. Onu tabii doğru bulmuyoruz ama böyle bir tehdidin, böyle bir riskin olduğunu söylüyoruz. Bunu Avrupalı muhataplarımıza da söylüyoruz. Alman Dışişleri Bakanıyla da görüştük. Böyle bir durumda tabii bu baskı her yeri etkiler. Almanya’yı da etkiler, Avrupa’yı da etkiler, bizleri de etkiler. Buna karşı da ortak tedbirler almamız lazım. Ve biz tabii Birleşmiş Milletler burada esas önemli, çatı örgütü olarak. İnsanların evlerini terk etmemesi için, eğer terk etmek zorunda kalırsa en kısa zamanda barınması için fikirlerimizi söyledik. Hazırlık da yapıyoruz. Yani İdlip bölgesi çatışmasızlık bölgesidir. 3,5 milyon insan var, bu haliyle burada korunması gerekiyor. Aksi takdirde çok ciddi insanı dramlar oluşur.
İlgili haberler:
Sendika.Org