Hemen hemen herkes izlemiştir korkudan yüzlerinde kar maskesi ile kendilerini gizleyen güçlü kuvvetli özel harekât timlerini. Evet, sosyal medyaya bir video düştü ve iktidarın düşmanlaştırma politikalarının yansımalarına bir kere daha şahit olduk. Video Hakkâri Yüksekova’da özel harekât polisleri tarafından basılmış bir inşaat şantiyesinde çekilmiş. 12 Eylül’ü anımsatan videoda yerde yüzüstü yatırılmış, elleri ters kelepçeli kişiler […]
Hemen hemen herkes izlemiştir korkudan yüzlerinde kar maskesi ile kendilerini gizleyen güçlü kuvvetli özel harekât timlerini. Evet, sosyal medyaya bir video düştü ve iktidarın düşmanlaştırma politikalarının yansımalarına bir kere daha şahit olduk. Video Hakkâri Yüksekova’da özel harekât polisleri tarafından basılmış bir inşaat şantiyesinde çekilmiş. 12 Eylül’ü anımsatan videoda yerde yüzüstü yatırılmış, elleri ters kelepçeli kişiler inşaatta çalışan Kürt işçiler.
Kudret gösterisi yapan bir özel timci şöyle bağırarak gösteriyor gücünü: “Ne yaptı lan bu devlet size? Bu devletin gücünü göreceksiniz. Türk’ün gücünü göreceksiniz!” Bir yandan güç gösterisi yaparken diğer yandan da başını kaldıran bir işçiye “Yere bak” diye bağırarak korkusunu da gösteriyor.
Bu devlet bize ne yaptı?
Öncelikle siz kimsiniz, biz kimiz buraya açıklık getirmek gerekiyor.
Siz yıllardır hüküm süren baskı politikalarının uygulayıcıları, zulmün, sömürünün, adaletsizliğin mimarısınız. Biz ise köyü yakılmış, çocuğu yasal mermi ile sakat bırakılmış, baskı politikaları sonucu bir çocuğu gerillaya katılım yapmış bir babayız. Biz akşamın bir saati sokak ortasında tacize uğramış, olay yerine gelen polisin askıntılığına maruz kalmış bir kadınız. Biz okul parasını çıkarabilmek için inşaatta çalışmış, emeğini verdiği inşaatta güvencesizliğin tam ortasına düşerek canını vermiş bir öğrenciyiz. Biz “Böyle düşünmüyoruz” dediğimiz için ötekileştirilmiş, hedef gösterilmiş aydınız.
Kısacası biz, bu ülkedeki herhangi bir insanız.
Bütün sömürülenler, kenara itilmişler, ezilenler, direnenler ve yeter diyenleriz.
Peki, bu devlet bize neler yapmış?
Devlet denen aygıt, egemenlerin çıkarlarını korumak, güvence altına almak ve zorbalıklarını devam ettirebilmek için kurulmuş egemen sınıfların zor aygıtıdır.
Bu devlet Kürtleri yok saydı. Dilinden ve kültüründen soyutlayarak, asimilasyon politikalarına tabi tuttu. Devletin baskı ve kültürel dayatmalarını kabul etmeyenleri katliamlardan geçirdi. Toprağından, köyünden sürgüne zorladı. Sürgüne uğrayanları Batı’da Türkleştirmeye devam etti. Kalanlara ise bu zulmü günbegün arttırarak yaşatmaya devam ettirdi.
Analara ağıt yakmayı öğrettiler.
Alevilerin inançlarını yok saydı. Cemevlerine “Cümbüşevi” diyerek hakaret etmekten çekinmedi. Baskı ve zorbalıkla Sünniliği dayattı. Haziran İsyanı’nda “Ayakkabıyla camiye girdiler” yalanını söylerken geçtiğimiz günlerde elinde uzun namlulu silahı ile Cemevini basmaktan geri durmadı.
JİTEM gibi örgütlenmeler kurarak Kürdistan başta olmak üzere birçok bölgede devrimcileri, yurtseverleri sokak ortasında kaçırarak karakollarda öldürüp bir yerlere gömdü.
“Failler belli, kayıplar nerede?’’ diyen Cumartesi Annelerini sokak ortasında yerlerde saçlarından sürükleyerek işkencelerden geçirdi.
Yüzlerce tutukluyu hücrelerde yaşadığı işkence, hak ihlalleri, cezaevi koşulları, F tipi politikaları sonucu hasta bıraktı.
LGBTİ’leri yok saydı, görmezden geldi, yaşamlarına engel oldu. Yürüttüğü politikalar yüzünden kendilerini, cinsel yönelimlerini gizlemek zorunda bıraktı. Onur Haftası’nda sokağa çıkanlara kin ve nefretini bir kere daha gösterdi.
Resmi üniformasıyla giremediği emekçi semtlere uyuşturucu ve silahlı çeteleriyle girerek gençlerimizin beyinlerini uyuşturmak istedi, yozlaşmaya karşı mücadele edenleri tutukladı.
Güvencesizliğe, taşerona karşı insanca yaşam talep eden işçiyi gazladı yetmedi sendika üyesi olduğu için işinden attı.
Nerede bir su birikintisi görse oraya HES yaptı. Ağaçları keserek ülkeyi beton yığınına çevirdi. Nefes aldığımız havayı kirletti, doğayı talan etti.
“Başka bir dünya mümkün” diyenleri zulme, sömürüye karşı çıkan insanları işkenceden geçirdi, zindanlara tıktı, evinde ya da sokak ortasında infaz etti, yurdundan sürgün etti.
İşte Türk’ün gücü…
Siz “Eğ lan kafanı yere, bakma!” dediğinizde “Olur, emrin olur” demeyeceğiz.
Başını eğmeyen arkaşımızın öğrettiği gibi başımız dik, onursuzlara karşı onurlu duracak ve korkularını gözlerinde görmeye devam edeceğiz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.