Heykeli yıkanlar kadar heykeli dikenler de suçlu. Öyle ki Lenin’in ulusal sorun ve milliyetçilik üzerine ileri sürdüğü nazariyeleri bir heykelle unutturdular Kiev’deki özgürlük savaşçıları nihayet suçluyu buldu: V.İ. Lenin. Batılılaşmak ve modernleşmenin önündeki en büyük engel Lenin’miş. Yoksulluğun ve işsizliğin baş mimarı yine Lenin. Rus oligarşik sistemin Ukrayna’daki mabeyincisi de Lenin. Ruslaştırma politikasının sembolü olarak […]
Heykeli yıkanlar kadar heykeli dikenler de suçlu. Öyle ki Lenin’in ulusal sorun ve milliyetçilik üzerine ileri sürdüğü nazariyeleri bir heykelle unutturdular
Kiev’deki özgürlük savaşçıları nihayet suçluyu buldu: V.İ. Lenin. Batılılaşmak ve modernleşmenin önündeki en büyük engel Lenin’miş. Yoksulluğun ve işsizliğin baş mimarı yine Lenin. Rus oligarşik sistemin Ukrayna’daki mabeyincisi de Lenin.
Ruslaştırma politikasının sembolü olarak gördükleri Lenin’i ve fikirlerini ne kadar biliyorlar bu vandalist Avrupa hayranları! Gururla yâd ettikleri Petlura ve Skoropadskiy’in komprador-vurguncu sistemine son verdiği için mi heykeli bi-pervaz yıkıyorlar. Ukrayna’yı bir tahıl ambarı olarak gören batılı kolonyal-saldırgan devletlere karşı savaş başlattığı için mi İliç’e tahammül edemiyorlar. Lakin heykeli yıkanlar kadar heykeli dikenler de suçlu. Öyle ki Lenin’in ulusal sorun ve milliyetçilik üzerine ileri sürdüğü nazariyeleri bir heykelle unutturdular. Oysaki Lenin’in şu tespiti, heykele balyozu indirenlerin beyninde asılı durmalıydı: “Büyük Rus Marksisti, sadece bir an da olsa Ukraynalıların tam hak eşitliği talebini veya onların bağımsız bir devlet kurma hakkını unutacak olursa, sadece burjuva milliyetçiliğinin değil, kara-Yüzler milliyetçiliğinin de batağına batacaktır.”
İç Savaş’ta toprak ağalığı ve komprador burjuvazinin iktidarını inşa etmek isteyen Petluristler, İkinci Paylaşım Savaşı’nda Hitler’e muavenette bulunan Banderovlar ve şimdi de onların ardılları. Faşizme ve onun ahbabı sömürgeciliğe inak bir tutku içinde özgürlük naraları atıyorlar. Batı sömürgeciliğini Neo-Rus kolonyalizmine tercih ediyorlar. Ne fütüvvet ama! Eğer Büyük Rus milliyetçiliği ve Çarlık siyasasının Ukrayna’da yer edinmesine bir suçlu bulacaklarsa önce Bogdan Hmelnitskiy’den başlasınlar. Gerçekten özgürlük istiyorlarsa 1654 yılında Ukrayna’yı Rusya himayesine sokan Kazak Atamanı Hmelnitskiy’in heykeline bir balyoz indirsinler. Fakat aşırı sağcı dalkavuklardan ve parazit din adamlarından oluşan bu zümre, Hmelnitskiy’e dokunmaz. Zira asil-sığıntı tarzında bir hayat sürdüren mezkûr zümrenin -tıpkı Türkiye’de olduğu gibi- monarşizm hülyaları içinde nasıl bir milli gururun tadını çıkardığını iyi biliyoruz.
Evet! Ukrayna’da bir kaht-ı rical var. Ancak bunun müsebbibi daha 1920’li yıllarda Gürcistan Sorunu’nda yakın arkadaşı Stalin ve Orjonikidze’yi dahi Ruslaşmış Gürcüler olarak eleştiren, her defasında egemen ulus mekanizmasını yeren Lenin olmamalıydı. Zeus tapınağı haline getirdiğin Avrupa’nın o birliği, arpa ve buğday uğruna henüz İkinci Paylaşım Savaşı’nda 13 milyon yurttaşını bedevice bir duyguyla yok etmemiş miydi? Katledilenlerin hikâyesi hiç mi seni duygulandırmıyor? Kör bir tarafgirlik içindesin, akıl bunalımı ve empati zehirlenmesi yaşıyorsun. Eğer meydana çıkacaksan alnın ak, başın dik bir edayla “sınıfsız, devletsiz gerekirse düzensiz, Rusyasız ve Avrupasız özgür Ukrayna” diyebilmelisin.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.