AKP hükümetinin 2013 yılı programı 23 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Programın “İstihdamın Arttırılması” başlıklı bölümünde emekçilere karşı nasıl bir strateji izleneceği ayrıntılı şekilde yer almış. Burada yer alan hususların çoğu daha önce çeşitli vesilelerle gündeme getirilmiş veya bir kısmı aslında fiilen uygulamada olan ancak artık yasal kılıf uydurularak daha etkili ve […]
AKP hükümetinin 2013 yılı programı 23 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Programın “İstihdamın Arttırılması” başlıklı bölümünde emekçilere karşı nasıl bir strateji izleneceği ayrıntılı şekilde yer almış. Burada yer alan hususların çoğu daha önce çeşitli vesilelerle gündeme getirilmiş veya bir kısmı aslında fiilen uygulamada olan ancak artık yasal kılıf uydurularak daha etkili ve yaygın kullanılması hedeflenen çalıştırma biçimleri…
Kuşkusuz programın emek siyasetine ilişkin bölümünün anahtar kavramı “esnek” çalıştırma. Her ne kadar “Temel Amaç ve Hedefler” bölümünün girişinde istihdam stratejisinde “…esneklik ve güvence arasındaki dengenin sağlanacağı…” ifade edilmişse de yapılacak işlerin tek tek anlatıldığı “Politika Öncelikleri ve Tedbirleri” başlıklı bölümde “güvence”den hiç bahsedilmezken neredeyse her cümle esnek çalıştırmayla başlıyor.
Programda esnek çalıştırmaya o kadar temel bir önem atfediliyor ki, “Makro Ekonomik İstikrarın Kalıcı Hale Getirilmesi” başlığı altında ele alınan tedbirlerin başında “istihdam piyasasında esnekliği artıracak” uygulamalar gelmektedir.
Politika Öncelikleri ve Tedbirleri bölümünde; “İşgücü piyasasındaki katılıklar giderilecek ve esnek çalışma yaygınlaştırılarak hayata geçirilecektir” denilmekte ve pratik olarak yapılacaklar şöyle sıralanmaktadır: “…evde çalışma, uzaktan çalışma, esnek zaman modeli, iş paylaşımı” yöntemlerine imkan sağlanacağı ve bu çalıştırma biçimlerinin yaygınlaştırılarak hayata geçirilmesinden bahsediliyor. Bunların neredeyse hepsi zaten yıllardır konuşulan ve bir kısmı fiilen hayata geçirilen uygulamalardır. Önümüzdeki sürecin krizle birlikte yaşanacağı gerçeğinden hareketle “iş paylaşımı” olarak bahsedilen uygulamanın dikkat çektiği söylenebilir. Bu uygulamayla işçi çıkarma yerine bir işçinin yaptığı işi, iki veya daha fazla işçiye yaptırarak ücret ve sosyal hakların da bu işçiler arasında paylaşılması hedeflenmektedir. Böylelikle patron fiilen işçi kadrosunun en az yarısını işten çıkartarak üretimi istediği düzeyde sürdürmeye devam ederken istihdam meselesini bütünüyle kendi inisiyatifine alabilecektir.
Program emekçilere karşı stratejisini belirlerken özellikle kadınlar ve gençleri hedef kitle olarak belirlemiş. Kadınların işgücüne katılımlarının arttırılması için esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılmasına, gençlerin ise özellikle staj dönemlerinin etkili kullanılması ve çalışırlarken eğitimli emek haline getirilmeleri için tedbirler alınmasına önem veriliyor.
AKP hükümeti kamu çalışanlarını da unutmamış programında. Kamu alanındaki istihdamdan bahsedilirken 6111 sayılı kanunla kamu sektöründe esnek çalışmanın yasal altyapısının hazırlandığının, dolayısıyla bu konuda da fiiliyata geçilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Kurumlarda personel yönetiminin yeniden ele alınması gerektiği, verimliliğin arttırılması için hizmet içi eğitimin güçlendirilmesi, performansa dayalı bir çalışma sistemi kurulması ve esnek çalıştırma uygulamaları için pilot kurumlar seçilip sonuçların değerlendirilerek tüm kurumlarda uygulamaya geçilmesi planlanıyor.
En önemlisi de son birkaç yıldır dilimize dolanmış olan Ulusal İstihdam Stratejisi’nden bahsedilmekte. Programda “… bütüncül bir istihdam stratejisi”nin 2012 yılı sonuna kadar yürürlüğe konulmasının hedeflendiği ifade edilmektedir.
Programın emek stratejisine bütünlüklü olarak bakıldığında AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana süren uygulamalarıyla büyük bir uyum içerisinde olduğu söylenebilir. 2013 yılının dünya ekonomisinin krizinin ve Türkiye’yi biraz daha içine alarak devam edeceği öngörülerinin programa sinmiş olduğu görülmektedir. Krizin veya etkilerinin devam ettiği bir süreçte yapılacak olan başkanlık seçimleri sürecinde Erdoğan’ın, uluslararası sermaye çevreleri gözündeki güvenilirliğini sürdürebilmesi için emeğin denetim altına alınmasını şart olarak gördüğü anlaşılıyor.
Tufan Sertlek
Dev Sağlık-İş Yönetim Kurulu