Metin Kurt, Türkiye’de futbolcuların kendilerini emekçi olarak kavramalarının ve haklarını savunmalarının sembol şahsiyetidir. Onun 1973 yazında Galatasaray yönetimine gösterdiği direnişin sadece ücret için olduğunu düşünmek yanıltıcıdır. Metin Kurt, boş mukaveleye imza atma ‘töresine’ baş kaldırmış, bir sözleşmenin tarafı olarak reşit insan muamelesi görmeyi talep etmişti. Emek mücadelesinin aynı zamanda bir haysiyet mücadelesi olduğunu göstermişti bu […]
Metin Kurt, Türkiye’de futbolcuların kendilerini emekçi olarak kavramalarının ve haklarını savunmalarının sembol şahsiyetidir. Onun 1973 yazında Galatasaray yönetimine gösterdiği direnişin sadece ücret için olduğunu düşünmek yanıltıcıdır. Metin Kurt, boş mukaveleye imza atma ‘töresine’ baş kaldırmış, bir sözleşmenin tarafı olarak reşit insan muamelesi görmeyi talep etmişti. Emek mücadelesinin aynı zamanda bir haysiyet mücadelesi olduğunu göstermişti bu tavrıyla.
Vecdi Çıracıoğlu’nun üç sene önce Everest’ten yayımlanan ‘Gladyatör’ adlı kitabında onun hikâyesini okuyabilirsiniz.
‘Sadece’ politik bir şahsiyet değildi ama gerçek bir futbol yıldızıydı. İki sezon kadar seyretme şansını tattığım, zarif bir ‘açık’ oyuncusu. Aydınlık ve biraz da çapkın bakışlı, şahin gözlü, yakışıklı bir forvet. Taç çizgisinde sürat yapan, İngilizlerin tabiriyle kramponlarının altında tebeşir izi olan, klasik çizgi açığı. Hem de gole yakın. En solcu sağ açık.
Metin Kurt, son yıllarda endüstriyel futbola öyle şiddetle muhalefet ediyordu ki, neredeyse futbol oyununun kendisine bile diş biliyordu. Futbolun (şikeye mikeye muhtaç olmadan) topyekûn batmış olduğu fikrindeydi; kapitalizmle beraber tarihin çöp sepetine atılacaktı, ondan sonra belki bir oyun olarak yeniden doğardı, ona göre. Futbol âlemine -tüm âleme- bakışındaki bu radikal ‘yıkıcı’ fikirlerini, sanki özyıkımcı yaşayışla temsil ediyor gibiydi. Asri zaman klişesiyle ‘kendine hiç iyi bakmamasının’ arkasında bu öfkeyle beraber haksızlığa uğramanın hayal kırıklığı da vardı mutlaka, bilemeyeceğimiz kim bilir daha neler vardı. Ne olursa olsun; nasıl ölse, ne zaman ölse yakışıklı ölecekti.
Galatasaray geçen sezon ‘Efsaneleri Anma’ programı çerçevesinde, Ankaragücü maçında önce, 1970’lerin namlı yöneticisi Turgan Ece’ye plaket vermişti. Turgan Ece, Metin Kurt’un başlattığı futbolcu direnişine sert ve tavizsiz tavır koyarak ‘efsane’ olmuş bir yöneticiydi. İnternet sitesinden ölümünü duyurup başsağlığı diledikleri Metin Kurt’a da bir Efsane Anması tahsis etmelerini beklerim.