Son döneme susuzluk, su kalitesinin bozulması ve zamlarla gündeme gelen su sorunu TMMOB’a bağlı mühendis odaları tarafından tartışılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası 15 Kasım 2007 Perşembe günü Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Eylem Tuncaelli, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet […]
Son döneme susuzluk, su kalitesinin bozulması ve zamlarla gündeme gelen su sorunu TMMOB’a bağlı mühendis odaları tarafından tartışılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası 15 Kasım 2007 Perşembe günü Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Eylem Tuncaelli, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık’ın konuşmacı olarak katıldığı, bir panel gerçekleştirildi.
Prof. Dr. İlhan Avcı Türkiye’deki su kaynaklarının durumu ve su temini için yapılan projeler üzerine yaptığı konuşmada, bir zamanlar bu projelere muhalifi olan üniversite hocalarının bugün oturdukları bürokrat koltuklarında İstanbul’un su sorununa çözüm olarak getirdiklerini, ancak elde edilmek istenen, hedeflenen su miktarının kaynaklarda aslında bulunmadığı, dolayısıyla İstanbul’a dışardan getirilen suyun çözüm olmayacağını, hedeflerin su havzalarının kapasitesini aştığını belirtti. Üzerinde konuşulan tüm projelerin sadece İstanbul’un su sorununu çözmek üzere planlandığını vurgulayan Avcı, Melen hattının 180 km kat ettiğini ve hat üzerinde bulunan, su problemi olduğu bilinen İzmit’e bile herhangi bir çıkış yapılmadığını belirtti.
Eylem Tuncaelli ise konuşmasında su yönetimindeki neoliberal politikaları özetleyip eleştirerek, bu politikaların dünya üzerindeki yansımalarını, halkların yaşadıkları sorunları ve Türkiye’de bu politikaların yönlendirmesi ile kurumlar nezdindeki yeniden yapılanma süreçlerini anlattı. Fiyatlandırma politikası ile suyun yönetiminin, yoksul halk yığınlarının en temel hakkının gaspı anlamına geleceğini dillendiren Tuncaelli, bunun özelleştirme sürecine giden yolu hızlandırma amacı taşıdığını, bugün halihazırda atıksu, kanalizasyon vs. projelerinin özel şirketler eliyle yürütüldüğünü anlattı. Su yönetimindeki neoliberal politikaları oluşturan, uygulayan küresel oluşumları ve bu oluşumların suyu metalaştırabilmek için yaptıklarını kronolojik olarak özetleyen Tuncaelli, 2009 Dünya Su Forumu’nun İstanbul’da yapılacağını ve bu forumun suyun sürdürülebilmesi ya da insanlığın geleceği için değil, forumun birleşenleri içerisinde yer alan çok uluslu sermayenin karlılık ve pazarlarının nasıl arttırılacağını konuşmak için toplandığını söyleyerek, 2009 için ciddi bir muhalefet geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Dünya nüfusunun yalnızca % 5’inin suyunu çok uluslu su tekellerinden aldığını ve bu tekellerin yıllık karlarının, petrol tekellerinin yıllık karlarının yarısına eşit olduğu söyleyen Tuncaelli, bu durumun su hakkımız üzerinde oluşturduğu tehdidin ne denli büyük olduğuna dikkat çekti. Deniz suyundan su elde etme tartışmalarının özel şirketlere davetiye çıkarma anlamına geldiğini, ayrıca bu yöntemin en pahalı ve sonunda atık üreten bir yöntem olduğunu, asıl sorunun su havzalarının korunması, buradaki yapılaşmaların önlenmesi sorunuyla bağlantılı olduğunu, tek çözümün suyun kamuya ait olduğunu bilerek, kamucu yaklaşımlarda olduğunu söyledi.
Ahmet Atalık yaptığı sunumda birçok tarımsal üründe dünya üreticisi konumunda olmamız gerekirken ihracat yapmak zorunda olduğumuzu, kuraklık ve yanlış yönetimin, tarıma sunulan desteğin kaldırılmasının bizi uluslar arası tekellere muhtaç bıraktığını anlattı.
Panelin ardından Ziraat Mühendisleri Odasında bir kokteyl yapıldı.