“Feministlerin, kadınların, LGBTİ+’ların bu süreçte yaşanan adaletsizliğe ve şiddete karşı çıkarken ötekileştirici ve cinsiyetçi davranışlar, sözler içermeden de mücadeleye edilebileceğini göstermesi bakımından kadınların taleplerini iletmesi bakımından önemli. Faşizmin kurumsallaşması karşısında en dinamik muhalefet gücü kadın hareketiydi. Sokakta direnişi örgütleyen, talepleri ve eylem çizgisi olarak bütün muhalif hareketlerin mücadelesine ivme kazandıran en önemli direniş gücü”
“1 Mayıs 2025’e giderken kadınlar ne düşünüyor?” dosyamız kapsamında Kırkyama’dan Kübra Derin sorularımızı yanıtladı.
Kırkyama’nın Bahar İsyanı’na dair değerlendirmesi nedir?
Eylemler, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlasa da asıl ivmeyi İstanbul Üniversitesindeki öğrencilerin barikatları yıkmasıyla kazandı. Bu barikatları yıktıran yıllar yılı süren hukuk ve adaletsizliklerin cana tak etmesiydi. Öğrenciler; geleceksizliklerine, yoksulluklarına karşı isyan ettiler. Gezi’den beri bu denli kalabalık ve toplumun birçok kesimini bir araya getiren sokak eylemleri olmamıştı. İnsanların yeniden sokaklarda kendi gücünü fark etmesi, yıllardır süren hukuksuzluk ve baskıya karşı üzerindeki ölü toprağını atması, bu iktidarla doğan gençlerin her geçen gün daralan yaşamlarına karşı çıkması çok umut verici elbette. Sokaklardaki insanların en güçlü talebi AKP’nin gitmesi fakat sonrası için insanların ortaklaştığı güçlü bir talep yok. Bu öfkenin AKP karşıtlığının ötesine taşınması gerek.
Yaşananlar faşizmin sürekli el yükselttiğini ama halkın da bunu durdurabilecek ve geri adım attırabilecek öfkeyi içinde taşıdığı şeklinde değerlendirebiliriz. Üniversitelilerin, işçilerin, kadınların, çiftçilerin farklı şehirlerde bir araya gelen herkesin öfkelerinin güçlü bir örgütlenmeye dönmedikçe sönümleneceği aşikâr. Sokaklarda olmak insanlara umut verdi, bu umut örgütlenebilirse ancak faşizmi geriletebilir.
Bu süreçte kadın hareketinin özgün rolü ne olabilir?
Feministler, kadınlar, LGBTİ+’lar haklarına, özgürlüklerine, hayatlarına sahip çıkmak için her zaman sokaklardaydı ve bu eylemlerde de sokaklarda yer aldılar. Bizler için kayyuma karşı çıkmak siyasi partiyle ilgili değil. Daha önce de sokaklarda bu kayyumlara, şiddete, gözaltı ve tutuklamalara karşı çıktık. Yaşanan polis işkencesine gözaltılara, gözaltında kadınların taciz edilmesine tutuklamalara karşı sesimizi yükselttik. Sokaklarda kimi grupların cinsiyetçi ve ırkçı tehditkâr sloganlarına itiraz ettik.
Feministlerin, kadınların, LGBTİ+’ların bu süreçte yaşanan adaletsizliğe ve şiddete karşı çıkarken ötekileştirici ve cinsiyetçi davranışlar, sözler içermeden de mücadeleye edilebileceğini göstermesi bakımından kadınların taleplerini iletmesi bakımından önemli. Faşizmin kurumsallaşması karşısında en dinamik muhalefet gücü kadın hareketiydi. Sokakta direnişi örgütleyen, talepleri ve eylem çizgisi olarak bütün muhalif hareketlerin mücadelesine ivme kazandıran en önemli direniş gücü.
1 Mayıs sürecine dair yaklaşımınız nedir, örgütlenme sürecine dair planlarınız nedir, ne yapılabilir?
Faşizme karşı omuz omuza ve yaşanacak bir ülke için mücadeleye diyerek 1 Mayıs alanında olacağız. Tarihsel bir dönüşüm ve değişimin olanaklarının açığa çıktığı bir politik ortam içindeyiz. Yoksullaşma, hayat pahalılığı, kayyum uygulamaları, hukuksuzluk ve artan baskılar tüm ezilen kesimleri iktidarın karşısında konumlanmasına yol açıyor. Halkın seçim iradesine yönelik gaspına yönelik başkaldırısı, gençlerin artan baskılar karşısında barikatları yıkarak tüm muhalif kesimlerin direnişinin yörüngesini belirlemesi, kadınların sokaklarda direnişin içinde cinsiyetçi, şoven milliyetçi içerikli saldırılarını dönüştürme mücadelesi içerisindeyiz.
Toplumsal buhran içinde değişim ve dönüşüm olanaklarının arttığını vurgulayabiliriz. Kitleselliği, kararlılığı ve sokaklarda olması ile kadın/feminist hareket en güçlü toplumsal dinamik. Rejimin kurumsallaşmasının gerilediği bir ortam içindeyiz ama sağcı bir restorasyon dinamikleri de sahnede. Geleceğimizin ehlileştirilmiş bir sömürü sistemi içine itilmesi ihtimali de hiç azımsanmayacak bir durum. Kadınlar ve LGBTİ+’ların önceliği gerçek bir devrimci değişim ve dönüşümün olasılığını güçlendirmek olmalıdır. Patriyarkal kapitalist düzenin tüm sinir uçları ile mücadele etmeli, bu düzeni değiştirmeli, yaşanılabilir bir toplumu kurmalıyız.
İşçinin emekçinin bayramı 1 Mayıs’ta faşizmi geriletmek, kadınların kurtuluş mücadelesini büyütmek gençlerimizi özgürlüğüne kavuşturmak, ekmeğimizi büyütmek, onurlu barışı kazanmak için bir zorunluluktur.