TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Kocaeli’nde 600’ü aşkın yurttaşın hastaneye başvurmasına neden olan toplu gıda zehirlenmesi vakasına dönük “Gıda zehirlenmeleri politiktir” başlıklı açıklama yaptı. Açıklamada “Gıda zehirlenmeleri, halkın güvenilir gıdaya ulaşamaması, açlık ve yoksulluk nedeniyle yetişen sağlıksız nesiller ve yetersiz beslenmeden dolayı yaşanan sağlık sorunları politiktir” denildi
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Kocaeli’nde 600’ü aşkın yurttaşın hastaneye başvurmasına neden olan toplu gıda zehirlenmesi vakası “Gıda zehirlenmeleri politiktir” başlıklı açıklama yaptı. Yurttaşlar tarafından en çok tercih edilen ürünlerden biri olan dönerin bazı işletmelerde çok düşük fiyatlarla sunulmasının dikkat çekici olduğu belirtilen açıklamada, artan yoksulluğun vatandaşları ucuz gıdaya yönelttiği ifade edildi. Açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen yurttaşların, ucuz ama riskli ürünleri tercih etmek zorunda kalmasıyla “halk sağlığının riske atılması kabul edilemez” denildi.
Yapılan açıklama şöyle:
Özellikle hızlı tüketim ürünü olan döner, hamburger, tavuklu pilav gibi ürünler uygun olmayan koşullarda üretildiğinde, taşındığında ya da servis edildiğinde halk sağlığı açısından büyük risk oluşturmaktadır. Bu tür ürünlerde hijyen kurallarına uyulmaması durumunda zehirlenmeler ölümle dahi sonuçlanabilir.
Vatandaşlarımızın en çok tercih ettiği ürünlerden biri olan dönerin bazı işletmelerde çok düşük fiyatlarla sunulması dikkat çekicidir. Ülkemizde her geçen gün artan yoksulluk; açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm edilen vatandaşlarımızın ucuz gıda aramasını mecburi kılmıştır. Bu nedenle son yıllarda ülkemizin her yanında sayısı giderek artan döner ve hızlı tüketim zincirleri açılmıştır. Emeklisinden öğrencisine ucuza karnını doyurmak zorunda kalan vatandaşlarımız mecburen bu riskli ürünleri tercih etmektedir. Bunu fırsat bilenler de ucuz ürün sunmak için birçok kritik noktayı yok sayarak ve denetim mekanizmasındaki zayıflıktan yararlanarak mümkün olmayan fiyatlara ürünleri satışa sunmaktadırlar. Bu fiyatlar, çoğu zaman üretimde kullanılan etin kalitesi, işletmenin hijyenik koşulları ve saklama/taşıma süreçlerinde yapılan ciddi hataların göstergesidir.
Ucuzluk uğruna halk sağlığının riske atılması kabul edilemez. Tavuk dönerin şişe takıldıktan sonra 24 saat içinde tüketilmesi, ocak yakıldıktan sonra 12 saat içinde tamamen bitirilmesi, ertesi gün kalan ürünün üzerine yeni tavuk eklenerek satışa sunulmaması, pişirme süresinin iç sıcaklığının en az 75°C olması, çapraz bulaşma ve düşük sıcaklık risklerine karşı önlem alınması gerekmektedir. Tavuk ürünlerinde yaygın görülen Salmonella spp. bakterisi, ürün uygun sıcaklıkta yeterince pişirilmediğinde hayatta kalabilir ve sindirim sistemi yoluyla insan vücuduna geçerek zehirlenmeye neden olabilir. Bu bakteri özellikle bağışıklık sistemi zayıf bireylerde hayati tehlike yaratabilir. Aynı zamanda aşırı pişirilen dönerde ortaya çıkan kanserojen maddeler uzun vadede başka sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu doğrultuda, yaşanan olay sadece bir işletme hatası olarak değil, aynı zamanda ülke genelindeki gıda denetimlerinin yetersizliğinin ve tüketici bilinç düzeyinin düşük olmasının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.
Yoksul insanımızın karnını doyurması için genişleyen bu pazar öyle bir hal almıştır ki geçtiğimiz günlerde büyük bir döner zincirinin terör örgütü ile bağlantısı bulunmuş ve bu zincire devlet tarafından el koyulmuştur. Bu zincirin sahip olduğu işletme sayısı göz önünde bulunduğunda hem Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde hem de Ticaret Bakanlığı nezdinde denetim mekanizmalarının ne kadar yetersiz olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Bugün yaşanan zehirlenme vakası dahil olmak üzere, açıklanmayan pestisit analiz sonuçları, taklit tağşiş listesinde aynı firmaların defalarca adının yer almasına rağmen uygulanmayan yasal yaptırımlar, devleşen terör destekli döner zincirleri, devleşen hükümet destekli kahve zincirleri ve daha niceleri bize göstermektedir ki her gün milyonlarca vatandaşımız en çok da yoksullaştırılan ve açlığa mahkum edilen vatandaşlarımız bu gıdaları tüketmek zorunda bırakılıyor. Bu nedenle tekrar söylemek istiyoruz ki: Gıda zehirlenmeleri, halkın güvenilir gıdaya ulaşamaması, açlık ve yoksulluk nedeniyle yetişen sağlıksız nesiller ve yetersiz beslenmeden dolayı yaşanan sağlık sorunları politiktir!
Gıda güvenliği bir lüks değil, temel bir insan hakkıdır. Bu hakkın korunması için kamu otoritelerini ve tüm ilgili kurumları acilen daha etkili ve sürdürülebilir adımlar atmaya davet ediyoruz.
Sendika.Org