Milyonlarca insan her sabah uyanıp kendi hikayesini yeniden yeniden yazıyor… Korkun bu hikayelerden. Çünkü bizim hikayemizde sizin yeriniz yok
“Peter Pan” masallarında peri Tinkerbell ancak insanlar ona inanırsa ve onu alkışlarsa var oluyor. Onun büyüsüne inanmayı bıraktıklarında ortadan kaybolmaya başlıyor. Masallar hayal ürünüdür. Anlatılır da anlatılır. Her anlatılışta dikkat çekici yeni eklemeler yapılır, yeni süslemeler. Eski olanlar ve artık süs değerini yitirmiş olanlar ise masallardan çıkartılır. Trakya’da bir söz vardır. “Masallar, masallar” derler çok konuşan yalancı insanlar için… Ancak hikayeler öyle değildir. Gerçektirler. Yaşamdan damıtılmış her biri birer deneyim örnekleridirler. Karl Marks işçi sınıfına seslenirken “anlatılan senin hikayen” der.
Kapitalizm bize masallar anlatır. Kendi yarattıkları masal kahramanlarıyla gözlerimize perde çekmeye çalışır. Aslında hayat (sistem) çok güzeldir. Fakat kusur bizdedir. Bizler hayatı keşfetmesini bilmeyiz. Masal bu ya keşfetmemiz için bize yol gösterirler. (ne kadar yardım severler) Önce ulu olmalıyız. Söz dinlemeliyiz. Onların bize bahşettikleri edebiyat neyse ondan başlamalıyız. Güzel bir evimiz güzel bir arabamız biraz kendimizi sıkar ve çalışırsak olur. Bankalar çok güler yüzlüdürler. Kapıdan içeriye girince kimseyi geri çevirmezler. Hepimizi ayakta karşılarlar. Unutkanlık ya da enerjiniz mi düşük? Yüzlerce rengarenk haplarımız var…Hele sigorta şirketleri. GSM operatörleri ben anlatmayayım siz biliyorsunuz. Televizyon dünyası harikadır. Işıltılı ve parlak bir gelecek her bir genç kadın ve erkek için kollarını açmış bekliyordur. Etraf iyi patronlarla çevrilmiştir. Arada kötüler de vardır ama onlar mutlaka yenilir. Masal bu ya. İşçiler açlık çekmez. Kötü evlerde otursalar da hep mutludurlar. Hele köy çocukları kırlarda koşup oynamaktan bıkmış usanmışlardır. O kadar mutludurlar ki herkes onların mutluluğunu kıskanır. Okula gidemeyen çocuk yoktur. Kötü anne babalar vardır. Oteller birer cennet yerleridir. Kış tatilleri ve yaz tatilleri için erkenden yer ayırtabilirsiniz. Suç sistemde, yani masallarda değildir. Suç sende be güzel kardeşim! Sen kendini geliştirememiş iyi bir eğitim alamamışsındır. Ancak hemen telaş etme. İyi bir eğitim fırsatını kaçırmışsan etraf sertifika dağıtan iyi yürekli kahramanlarla (masalcılar) doludur. Birkaç sertifika aldıktan sonra artık aç kalmaz, masallar diyarında sen de dilediğin gibi yaşarsın…
Siyasetçilerimiz bizler için vardır. Onlar vatanın yılmaz bekçileridir. Devleti koruyup kollarlar ki bizlerin başına kötü bir şey gelmesin. Kahraman bürokratlarımız görev başındadırlar onlar her şeyi bilir, her şeye muktedirdirler. Ancak yine de kendini bilmez dış güçler aramıza sızmış olup sağda solda konuşuyor olabilirler. Onların hakkından elbet gelinecektir. Sizler merak etmeyin, kimse huzurumuzu bozamaz. Hele bir bozmaya kalksınlar. Hem bozulsa ne olacak. Yeni bir kahraman siyasetçimiz çıkar ve bizi kurtarır. Hem neden kurtarmasın, gecesini gündüzüne katıp çalışan siyasetçilerimiz kimler için var… Elbette sizler için!
Ve böylelikle masallar uzayıp gider…
Oysa bizim hikayemiz başka türlüdür. Devrimci bilincimiz (kapitalist toplum içinde) masallarla oluşmuş hazır düşünce kalıplarını parçalayan,dogmatik düşünce alışkınlıklarını kırıyor. Bizim hikayemiz her gün sabah erkenden kalkmakla başlıyor. Öyle pırıltılı, okkalı bir sabaha uyanmıyoruz. Yıllardan kalan yorgunluğumuzu kuşanıp işe gidiyoruz. Aklımızda bin bir soru. Ödenememiş krediler, yaklaşan kira, faturalar, gıda, okul masrafları, sağlık giderleri… Çocuklarımıza veremediğimiz harçlıklar ve çocuklarımızın geleceği… Eğer zorda kalmamışsak sağlığımız için ödeme yapmıyoruz. Ta ki acillere düşene kadar… Bizim hikayemizin sonu; sizin masallarınızdan çok farklı bitiyor. Bizim hikayemiz kendi post kavgasını yürütenlerin, kolalı gömleklilerin meydanlarda açıklamaları bittikten sonra siyah ve sıcak arabalarıyla çekip gitmesi gibi bitmiyor. Sokakta çaresizce toplanan köpeklerin acılı son bakışları yüreğimizi dağlıyor. Evlerimizde beklerken madenlerde ölenlerin yerini hangileri alacak diye kalbimiz sıkışıyor. Yer sarsıntıları bizde travma yaratıyor. Hastanelerde çocuklarımızı koruyamıyoruz. Okuldan eve aç gelecek çocuklarımızın telaşı içindeyiz. Çalan telefonlarımız bize müjdeli haber vermiyor. Sokakta yürürken nedensizce katledilmekten korkuyoruz. Biz haber izlemiyoruz nasıl nerde ölmüşüz diye, haber sunucularının artık sıradan şekilde anlattıkları ölüm listelerine bakıyoruz. Ölüm listelerinde bir yakınımız yoksa şimdilik şanslı olduğumuzu düşünüyoruz. Katlettiğiniz ormanlar, hayvanlar her gün canımızı yeniden yakıyor. Makam odalarınızdan, pırıltılı ama zevksiz kıyafetlerinizle, kifayetsizce yapmış olduğunuz teselliler bize işlemiyor. Biz gerçeklerin farkındayız. Bizim hikayemiz her sabah masallarla dövüşerek başlıyor.
Fakat ensemiz karanlık, başımız önde, çaresiz değiliz. Biz uslu olmayı bilmiyoruz. Hele söz dinlemeyi asla öğrenemedik. Hikayemiz dik kafalılıklarla dolu. Hikayemizde nice direnişler, nice kahraman kadın erkek ve çocuklar var. Siz iyi tanırsınız onları. Kırmakla bitiremedikleriniz, yazmakla anlatamadıklarımızdır onlar… Tarihin sizin için karanlık bizim için aydınlık sayfalarında yerinizi alacağınız günler için dik kafalılıklarımızla, okuyup yazdıklarımızla dahası yaşadıklarımızla hikayeler biriktiriyoruz. Milyonlarca insan her sabah uyanıp kendi hikayesini yeniden yeniden yazıyor… Korkun bu hikayelerden. Çünkü bizim hikayemizde sizin yeriniz yok. Evet bayım, bin bir gece masallarınızı yerle bir edeceğiz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.