Bugüne kadar çok daha ciddi haber manipülasyonları yaşanırken susan Ahmet Hakan’ın bir anda Rasim Ozan Kütahyalı’nın karşısına geçip, o “sen…” diye başladığı suçlamaları ve hakaretleri için bugüne kadar büyük bir sabırla sabrettiğini düşünsek mi, en iyimser tahminle, yoksa birileri bir yerlerde düğmeye bastı da, bu anlamlandıramadığımız öfke ve çıkış bundan mı?
“İnsanlar, kendi zihinlerinde yarattıkları hapishanelerin tutsaklarıdır” demiş bir tanesi, ki haksız da değil aslında! Hepimizin bu kadar korktuğu, korkutulduğu bir siyasi iklimde, sokak röportajları veren vatandaşlara yönelik soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar, sosyal medyadaki siyasi eleştirilere yönelik adli işlemler, ekonomik kararları ve politik hayatı eleştiri konusu yapan işadamlarına yönelik baskılar, yolsuzluk dosyalarıyla gündemde olan muhalif gazetecilerin geçirdiği soruşturmalar ve çok daha fazlası, hep buna dair, o hapishanelerin hiç durmayan inşaatına dair…
Peki, o inşaatları tek başımıza mı yapıyoruz?
Aslında, birilerinin sessiz sedasız demirini ve çimentosunu taşıdığı, ama kendi kendimize inşa ettiğimizi sandığımız ya da bu şekilde düşünmemiz istenen, garip bir mahkumiyet bizimkisi… Bu mahkumiyetin prangalarını güçlendirense; bile isteye servis edilen haberler, her an başımıza gelmesi muhtemel kazaları hatırlatanlar, demokrasiye olan inancı azaltan uygulamaları teşvik eden söylemler, parlamenter demokrasiyi her geçen gün daha da derine gömenler, gömenleri omuzlayanlar…
Şimdi gelelim, o inşaatların toplum mühendislerine…
Algı operasyonları üzerinden çıkılan kaçak katların sahiplerine…
Haberleri illa ki takip etmişsinizdir ama, beraber konuşalım bu defa…
“Bir güvenlik bürokratı dostum aradı… İstanbul’dan Ankara’ya polis sevkiyatlarının ve Ankara’da güvenlik güçlerinin aşırı müteyakkız olma sebebinin, iki belediyeye sabaha karşı yapılacak operasyonlar olabileceğini söyledi… Galiba, Keçiören ve Etimesgut’a yarın operasyon geliyor” mesajlarıyla, CHP’ye kayyum atanacağını ve CHP’li iki belediyeye daha operasyon yapılabileceğini iddia eden gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı hakkında gözaltı kararı veren ve bunu da “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kararını, TV’de sunduğu bir programda ele alan gazeteci Ahmet Hakan, garip bir cümle kurmuş bu konuda…
Aslında, bir kelimedeyim…
Herşeyi özetleyen bir kelimede…
Yeni denen Türkiye’yi ‘yeni’ yapanda…
Demiş ki, Ahmet Hakan:
“Bu adam, böyle bir soruşturmayla karşı karşıya kalmayacağını, ‘korunaklı’ olduğunu zannettiği için bu palavrayı atıyor… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı o kadar önemli bir adım attı ki, işte bu tür şarlatanlara geçit vermeyeceğini gösterdi… ‘Korunaklı’ değilsin kardeşim, sen bir şarlatansın…”
Korunaklı…
Hep konuştuğumuz, altını çizdiğimiz bir şey bu…
Hükümete yakın isimler için “acaba” dediğimiz bir şey…
Yandaş kimlikli gazeteci ve televizyoncuları olabildiğince özgürleştiren tek şey…
Korunaklı değilsin kardeşim!
Ahmet Hakan, “Korunaklı değilsin kardeşim” derken, ‘korunanlar’ listesine dahil bir isim olarak mı söyledi bunu?
Peki, onları ‘koruyan’ şey ne? Onları ‘korunaklı’ bir alanda tutan şey ne? O şeyi onlara sağlayan kim/kimler? Bu ‘korunanlar’ listesini hazırlayan-lar kim/kimler? Listenin amacı ne? Misyonu ne? Yapmak istedikleri ne? Yaratmak istedikleri ne? Neye ya da kime karşı korunuyorlar? Bu bir devlet listesi mi, Hükümet denenin AKP/MHP karşılığı mı? Akla, 200 bin kişilik trol ordusu kurduklarını itiraf edenler geliyor da, bahse konu bu ‘korunanlar’ listesi de gazetecilerden oluşan bir trol ordusu mu? Tabii insan merak ediyor, o trol gazeteci kimliklileri! Hepsi, aynı takımda mı, yoksa Truva atı olanlar da var mı aralarında?
Aramızda!
Bugüne kadar çok daha ciddi haber manipülasyonları yaşanırken susan Ahmet Hakan’ın bir anda Rasim Ozan Kütahyalı’nın karşısına geçip, o “sen…” diye başladığı suçlamaları ve hakaretleri için bugüne kadar büyük bir sabırla sabrettiğini düşünsek mi, en iyimser tahminle, yoksa birileri bir yerlerde düğmeye bastı da, bu anlamlandıramadığımız öfke ve çıkış bundan mı?
Bence, konu, Rasim Ozan Kütahyalı değil artık!
Ahmet Hakan’ın ‘korunanlar’ kelimesi!
O kelimede birikenlerin isim listesi!
O isimlerin yeni Türkiye’si!
Düşünün…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.