Bu 22 bin liralık rakam emekçilere ve emek çizgisindeki tüm güçlere sokak ağzıyla “Sizi takmıyoruz, sıradan bir girdi, basit bir maliyet kalemi, kimsiniz siz” demektir. Rakam konuşulmadı, peki bu konuşulacak mı?
Bu 22.104 liralık asgari ücret rakamı bir sınıfın, kapitalist sınıfın ve onun emir eri devletin; diğer bir sınıfa, emekçi sınıfa aleni hakaretidir, dalga geçmesi, aşağılamasıdır. İşçi/emekçi sınıfları kale almadığının açık açık deklare edilmesidir.
Masada kiralardan, gıda fiyatlarındaki artışlardan ve benzeri hayat pahalılığı örnekleri vererek bu kâr delisi kapitalist sınıftan anlayış beklenmeyeceğini anlamak için kaç kez daha asgari ücret tespit komisyonu toplantılarına katılacaklar? Kaç kere daha aman komisyon toplanıyor, çalışıyor, kılı kırk yarıyor ve hakkaniyetli davranıyor komedisini izleyeceğiz? İşçi heyeti hiç masada olmasaydı inanın emekçilerin sessizliğinden korkacak olan bu pamuklara sarılı kapitalist istifçiler daha fazla bir rakamla gelirlerdi kamunun önüne!
Rakam konuşmadan imtina eden, elini belli etmeyen sendikacılar Sendika.Org’u (okuyacaklarını sanmıyorum da) takip ediyorlarsa önceden uyarmıştık izledikleri yolun yanlış ve yakışıksız olduğunu!
Yeniden söyleyelim: Sızlanarak, ağlanarak, yoksulluk hallerimizi sıralayarak karşınızdaki patronlar ve devleti hizaya/vicdana getiremezsiniz! Emekçilerin onlar için tek bir önemi vardır: Mal ve hizmet, yani kâr, yani zenginlik üretmeleridir. Yoksa ölmüşsün, kalmışsın onların umuru mu olur? Eğer kapitalist sınıflar için; makinalar, fabrikalar, bankalar, darphaneler, yapay zekalar, robotlar, çok sevdiklerini söyledikleri bilimsel teknolojik gelişmeler onlara zenginlik verebilir olsaydı çoktan emekçi sınıfları bir çırpıda yok ederlerdi.
Mal ve hizmet üretimini bugün için bile isteseler robotlarla yapabilecek bir altyapı var ama ürettiklerini ne yapacaklar, hiç kimsenin işçi olmadığı bir yerde bölüşüm, rekabet, piyasa, kâr, devletin biçimi, rolü ne olacak bilemiyorlar! Kapitalizmin üretmede hiçbir zaman sıkıntısı olmadı ki! Bütün dünya mal ve hizmet dolu… Marketler, AVM’ler, çarşı-pazar, tezgahlar, raflar dolu zaten.. Üretmede sıkıntıları yok pamukçuk kapitalistlerin; sıkıntıları kârlılık, kâr realizasyonu, yapacakları pazarlar vs. Emin olun bir robotun, robotik üretimin maliyeti bu asgari ücret rakamından daha yüksek olacağını bile hesaplamıştır onlar. Yoksa sosyal Darwinist bir yalan uydurup bizi yok etmeleri onlar için yalnızca “teknik” bir ayrıntı olurdu.
Yapılacak şey bellidir: Metal işçileri ne yapıyorsa, aile hekimleri ne yapıyorsa o yapılacaktır. Aile hekimleri 6-10 Ocak arasında bir kez daha iş bırakma eylemi yapacaklarını duyurdu ya, yarından tezi yok, tüm işçilerin aynı tarihlerde iş bırakma eylemi yapacaklarını ilan etmeleri gerekmektedir!
İşçiler bir dursun birkaç gün… Fabrikalar, makineler, tezgahlar sussun birkaç gün… Mallar üretilmesin, siparişler yetişmesin, masalara tabaklar konmasın, beyannameler verilmesin, şu kutsal döngü/akış dursun! Hatta patronlar çalışsın o günlerde, görelim yaptıkları işleri, beceriyorlar mı pamukçuk elleri? “Ter ilham getirir” diyor ya ezberci takım arkadaşları! Birkaç gün terlesinler! Bak bakalım o vakit asgari ücret rakamı tekrardan konuşuluyor mu konuşulmuyor mu?
Ne kadar sınıfsal mücadele o kadar ücret! Önce kendimize, sonra onlara hatırlatalım! İster 10 milyon asgari ücretli, 15 milyon emekli ya da nüfusun yüzde 90’ı olalım, biz “kabul etmiyoruz“ demedikçe sayısal üstünlük mana ifade etmez/etmiyor! Direnen 100-200 işçi milyonlarca nominal işçiden fazladır, etkilidir, güçlüdür, çoktur!
Başa dönelim ve tekrar edelim: Bu 22 bin liralık rakam emekçilere ve emek çizgisindeki tüm güçlere sokak ağzıyla “Sizi takmıyoruz, sıradan bir girdi, basit bir maliyet kalemi, kimsiniz siz” demektir. Rakam konuşulmadı, peki bu konuşulacak mı? “Biz” kimiz, var mıyız, yok muyuz? Önce kendimize, sonra onlara hatırlatacak mıyız? Yaptıkları efelenme için tüm işler bırakacak mıyız? Hayatı durduracak mıyız?
6-10 Ocak 2025 tarihinde iş bırakılmalı, emekçi sınıfların onuru korunmalıdır!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.