3 Ağustos’ta Ziya Ecer isimli erkek tarafından katledilen Pınar Bayrak’ın davası devam ediyor. Duruşma öncesinde adliye önünde Mersin Kadın Platformu bir açıklama yaptı. Sonra Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmayı takip etmek üzere kadınlar adliyeye girdi
Ziya Ecer isimli erkek, 3 Ağustos tarihinde Mersin’de dini nikahlı olduğu Pınar Bayrak’ı katletmişti. Katliamın ardından Ecer ailesinin de katliamda rol aldığına ve delileri kararttığına dair iddialar Pınar Bayrak’ın amcası Yusuf Bayrak ve ailesi tarafından gündeme getirilmişti.
Bayrak ailesi, 9 Eylül’de Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ara duruşma öncesinde de söz konusu iddiaları yenilemiş, Pınar Bayrak’ın Ecer ailesinin işbirliği ile katledildiğini dile getirmişti. Pınar Bayrak katliamı davası kapsamında fail Ziya Ecer, “Kadına karşı kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanırken, katliamda Ecer’e yardım ettiği iddia edilen ve katliam sonrasında evde delilleri karartacak şekilde temizlik yapan akrabaları ise iddianamede “delil karartma şüphesiyle” yargılamaya konu edildi.
Söz konusu olayların ardından Bayrak ailesi, Ecer ailesi tarafından sistematik olarak tehdit edilmeye başlandı.
Bugün (8 Kasım) Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşması öncesinde Mersin Kadın Platformu adliye önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Açıklamaya DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca ile Pınar Bayrak’ın amcası Yusuf Bayrak da katılarak söz aldı.
Yusuf Bayrak yaptığı konuşmada Ziya Ecer’in tutuklu bulunmasına rağmen, Ecer ailesinin tehditlerine maruz kaldıklarını ifade ederek, tüm faillerin ceza almasını istedi.
Mersin Kadın Platformu’nun duruşma öncesinde yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
Pınar Bayrak ve katledilen tüm kadınlar için adalet!
25 Kasım’a giderken Mersin’de erkek şiddeti ile katledilen Pınar’ın duruşmasını takip etmek, “erkek adalet değil gerçek adalet” talebimizi yükseltmek için buradayız. Pınar Bayrak 3 Ağustos’ta dini nikahlı olduğu Ziya Ecer tarafından katledildi. Pınar yıllarca Ziya Ecer tarafından sistematik şiddete maruz kaldı.
Bugün 2. duruşması görülen Pınar Bayrak’ın davası, her kadının hak ettiği temel güvenliği, yaşam hakkını ve eşitliği talep eden kadınların çığlığıdır. Ülkemizde kadınların can güvenliğinin ne kadar savunmasız ve korunmasız olduğunun bir göstergesi. Hemen Her gün kadınların yaşam hakkı gasp edilirken, sadece bireysel faillerden değil, cezasızlığı teşvik eden politikaların sahibi olan erkek -Devletten de hesap sormak için buradayız. Türkiye’de sadece Ekim ayında 48 kadın cinayeti 23 de şüpheli kadın ölümü olmak üzere toplam 71 kadın erkekler tarafından katledildi.
Kadın cinayetleri her geçen gün artarken, iktidarın bu cinayetlerle mücadelede yetersiz kalması, adaleti tesis etme konusundaki eksiklikleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bu ülkede kadınların yaşam haklarını koruyacak etkili bir yasal ve toplumsal düzenleme yapmak, devletin sorumluluğudur. Ancak bu sorumluluk sürekli olarak ertelenmekte, “aile içi mesele” gibi etiketlerle kadınlar göz göre göre ölüme ve şiddete terk edilmektedir. Cezasızlık politikaları, kadın katillerini adeta koruma altına almakta ve onları cesaretlendirmektedir. Kadına yönelik şiddet, yalnızca bir cinayetle sınırlı değildir. Yıllarca süren görünmeyen bir şiddetin, baskının ve kayıtsızlığın sonucudur.
Türkiye’de her gün birçok kadının karşılaştığı kayıtsızlık, devletin şiddetle mücadeledeki yetersizliği, toplumsal algının kadını ‘niteliksiz’ bir varlık olarak görme alışkanlığıdır. Bu katliam hepimizi derinden etkileyen, kadınların toplumsal varlıklarının sürekli tehdit altında olduğunu hatırlatan bir duruma dönüşmüştür. Caydırıcı olmayan cezalar, bir kadın cinayetinin ardından faillere “iyi hal indirimi” adı altında verilen ödüller, şiddet uygulayan erkeklerin adeta sırtını sıvazlamaktadır. Kadınlar, yaşadıkları şiddeti bildirdiklerinde çoğu zaman destek görmek yerine suçlanmakta, koruma talep ettiklerinde karakollardan geri gönderilmektedir. Bu ihmaller, Pınar Bayrak ve daha binlerce kadının yaşamını yitirmesine yol açan sistematik cezasızlık politikasının bir sonucudur. İktidarın kadın cinayetlerini önleme konusundaki kayıtsızlığı, kadınların yaşamını değersizleştiren bir sistem inşa etmektedir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gibi adımlar atarak kadına yönelik şiddetle mücadelede geri adım atan iktidar, kadınları şiddetin pençesine daha savunmasız bir şekilde terk etmiştir.
Bizler, bu katliamların münferit olaylar olarak görülmesini reddediyoruz. Kadın cinayetleri politiktir. Erkek şiddetinin son bulması için devletin toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan politikalar geliştirmesi, önleyici politikalar geliştirmesi gerekmektedir.
Katillerin yalnızca cezalandırılması değil, kadınları bu toplumda eşit ve özgür bireyler olarak tanıyacak bir sistemin inşa edilmesi için mücadele edeceğiz. Pınar Bayrak ve katledilen tüm kadınlar için devleti derhal etkin yasal düzenlemeler yapmaya ve İstanbul Sözleşmesine dönerek 6284 ü etkin kullanarak bugün bu mahkemeden çıkacak karar ile kadınların yaşam hakkını korumaya çağırıyoruz.
Kadınların eşit ve özgür bir yaşam sürmeleri için bu toprağın her köşesinde mücadele etmeye devam edeceğimizi belirtiyoruz. Pınar için adalet sağlanana kadar susmayacağız. Yaşasın kadın dayanışması. Jin, jiyan, azadi.
Duruşmada failin avukatı dini nikahı olan Bayrak ve Ecer’in evliliğini kutsal olarak tanımlayarak, “Yasal olmasa da bir evlilik kurumu var. Bu kurumun kutsal olduğuna iniyoruz” dedi.
Pınar’ın tutumlarını “hırçın” olarak tanımlayan avukatlar eşini çocuklarının önünde darp edip tehdit eden Ecer’in tavrını “babacan” olarak tanımladı.
Savcı mütalaasında eksik hususların giderilmesini ve Ecer’in tutukluluk halinin devamını ve tutuksuz sanıklar hakkındaki tedbirlerin devamını talep etti. Avukatların da aynı beyanlarda bulunmasının ardından karar okundu.
Mahkeme heyeti, tanıkların bir sonraki duruşma için dinlenmesine, kapıyı açan çilingirin tanık sıfatıyla dinlenmesine, BTK’den HTS ve görüşme kayıtlarının alınmasına ve tutuksuz yargılanan sanık R.B hariç tüm sanıklar hakkındaki tedbirlerin ve Ziya Ecer’in tutukluluk halinin devamına karar verildi. Dava 17 Ocak tarihine ertelendi.
İlgili haberler:
Sendika.Org