Zonguldak’ta, çalıştığı kaçak maden ocağında iş kazasında hayatını kaybettikten sonra ‘olay ortaya çıkarsa ocak kapanır’ korkusuyla maden ocağı sahipleri tarafından yakılan maden işçisi Nourtani’nin davası Zonguldak Adliyesi’nde görüldü. Duruşma öncesi adliye önünde açıklama yapıldı. Duruşmada sanıkların ifadeleri alındı. 29 Mayıs günü öğlen başlayan duruşma 30 Mayıs’a bağlanan gece 2.00’de bitti. Dava 8 Temmuz’a ertelendi
Zonguldak’ta kaçak işletilen maden ocağında yakılarak öldürülen Mohammed Nourtani’nin katledilmesiyle ilgili ilk duruşma 29 Mayıs’ta Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
29 Mayıs günü öğlen başlayan duruşma gece yarısına kadar devam etti. Savcı mütalaasını 1.10’da açıkladı. Mütalaa açıklandıktan sonra ara verildi ve aranın ardından duruşmada karar açıklandı. Tutuklu bulunan sanıkların tutuklu yargılanmasının devamına, tutuksuz sanıklardan Alaattin Çayırlı’ya yurt dışı çıkış yasağı, sanıkların yurt dışı çıkış yasağının devamına, müşteki avukatının keşif talebinin reddine, “imam nikahlı” eşin davada eşi olarak kabulüne, tanıklar hakkında zorla getirme düzenlenmesine, Zonguldak Barosu’nun davaya katılma talebinin reddine karar verildi. Dava 8 Temmuz’a ertelendi.
Duruşma öncesinde Zonguldak Adliyesi önünde Emek Partisi’nin çağrısıyla saat 13.30’da bir açıklama yapıldı.
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan yaptığı açıklamada göçmen ve mülteci işçilerin, ucuz emek gücü olarak çalıştırıldığını ve Nourtani’nin de kaçak ocaklarda ucuz emek gücü olarak kullanıldıktan sonra yakılarak katledildiğini hatırlatarak “Türkiye’de göçmenler açısından hem çalışma hem yaşama, insanca yaşama konusunda güvende olmadıklarını biliyoruz. Göçmen işçileri ucuz emek olarak kullananlar ve buna yol açıp kol kanat gerenler, burada yaşamak zorunda kalan göçmenlerin yaşadıkları sorunları görmemezlikten geliyorlar. Zonguldak gibi bir emek kentinde özelleştirmeler sonucunda, taşeronlaştırmalar sonucunda kaçak ocakların mantar gibi türediğini biliyoruz. Bu kaçak ocaklar ne ülkedeki çalışma bakanlığının ne de iktidarın bilmediği yerler. Düşük ücretle, güvencesiz çalıştırma koşulları olunca buralara adeta göz yumuluyor, teşvik ediliyor. Nourtani kardeşimizde burada sömürü çarkında katledilmiştir. Burada insani olarak göçmenlerin çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi, istedikleri yerde ikamet etmesi ve çalışma izinlerinin sağlanması ve güvenlikleri için çalıştıkları yerlerde denetim yapılmak zorundadır. Sorunları üzerimizden atamayız. Göçmenleri katledenler, ucuz emek sömürüsü olarak çalıştıranlar cezasız kaldığı sürece bu yaptıklarından daha fazlasını yapmaya devam edecekler. Bu yüzden bu ülkede başta göçmenler olmak üzere işçilerin çalışma yaşamı güvence altına alınmalıdır. Çalışmalarına, yaşamalarına, istedikleri yerde ikamet etmelerine izin verilmelidir. Buradaki cinayet bütün açıklığıyla soruşturulmalı, olup bitenden kamuoyu ve göçmenlerin sağlıklı biçimde haber almasının koşulları sağlanmalıdır. Burada oldu bittiye getirilerek usulden bir mahkemenin görülmesini asla kabul etmeyeceğiz. Emek Partisi olarak, göçmen örgütleriyle, demokrasi güçleriyle bu davanın ve daha önceden işlenmiş işçi, göçmen cinayetlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi.
Cansız bedeni yakılan Afgan madencinin davası öncesi Zonguldak Adliyesi önünde açıklamahttps://t.co/UjoD992jYU pic.twitter.com/qDxr1qtBW4
— sendika.org (@sendika_org) May 29, 2024
Açıklamadan sonra adliyeye geçildi. Aile ve avukatları ile Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, EMEP Zonguldak İl Başkanı Ateş Türeli ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki duruşma salonuna girdi.
3 sanığın tutuksuz, 3 sanığın ise tutuklu yargılandığı cinayetin adli tıp raporunda Nourtani’nin iç organlarının yandığı ve bazı organların bulunamadığına dikkat çekilmiş, iddianamede ise madencinin kaçak ocakta vagon arasına sıkıştığı, ocak sahiplerinin de “olay ortaya çıkarsa ocak kapanır” gerekçesiyle hareket ettikleri ifade edilmişti. 6 şüpheli hakkında “İştirak halinde kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istemiyle açılan dava 29 Mayıs’ta Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş (46), Enver Gideroğlu (34) ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın (52) tutuklu yargılanırken, ocak çalışanları Sercan Kayabaş (28), Eray Demiro (22) ve kömür ticareti yapan Alaattin Çayırlı (46) ise tutuksuz yargılanıyor.
Yakılarak öldürülen madenci Nourtani için görülen duruşmada tutuklu sanıklar Ahmet Aydın, Enver Gideroğlu, Hakan Körmüş SEGBİS ile duruşmaya katılırken, tutuksuz sanıklar Sercan Kayabaş, Eray Demiro ve Alaattin Çayırlı ile Nourtani’nin eşi, çocukları ve sanıkların yakınları hazır bulundu.
Sanık Enver Gideroğlu’nun dosya kapsamında avukatının olmadığı belirtilirken mahkeme barodan avukat görevlendirileceğini söyleyerek avukatı olmadan savunmasının alınmayacağını belirtti.
Nourtani’nin ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, duruşmanın alenilik ilkesine göre yapılması gerektiğini hatırlatarak salondaki boş yerlere ayakta izleyicilerin alınması gerektiği talebinde bulundu. Dışarıdaki kalabalık grubun salona alınması dahilinde ayakta duracağı ve sanık savunmalarının alınacağı sırada olası bir duruşma düzeninin bozulması halinde müdahalenin güvenli bir biçimde yapılamayacağı gerekçe gösterilerek dışarıdaki demokrasi ve kitle örgütü üyelerinin davaya izleyici olarak katılması kabul edilmedi.
Mahkeme heyeti, sanıklara suçlarını hatırlatarak sanıklardan Eray Demiro’nun savunmasını istedi.
Daha sonra tutuksuz sanık Sercan Kayabaş’ın savunması başladı.
Kayabaş’ın ardından tutuksuz sanık Alaattin Çayırlı’nın savunmasına geçildi.
Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından tutuklu sanıkların savunması ile duruşma devam etti.
Maden sahiplerinden tutuklu sanık Enver Gideroğlu duruşmaya SEGBİS ile katıldı.
Sonrasında Tutuklu sanık Ahmet Aygün’ün savunmasına geçildi.
Daha önce MHP Gelik Belde Başkanı olduğu ortaya çıkan tutuklu sanık Hakan Körnöş savunmasını verdi.
29 Mayıs günü öğlen başlayan duruşmada 30 Mayıs’a bağlayan gece yarısı duruşma devam ederken müşteki sıfatıyla söz alan Nourtani’nin eşi Qamer Nourtani, şöyle konuştu:
Sanıkların hepsinden şikayetçiyim. Kendisine bir şey olursa patronlarının kendisine özel hastane ve doktorlarının olduğunu söylemişti eşim. Olaydan bir hafta önce eşimin bana söylediği orada çalışırken, patronlarla aralarında bir konuşma geçmiş. Enver işyerindeki bütün elemanlara ‘bir tane böbreğinizi bana 20 bin dolar karşılığında verin’ demiş. Eşim de gülerek Enver’e ‘Öldükten sonra o 20 bin dolar ne işe yarar? ‘ demiş. Eşim yaklaşık 3 haftadır orada çalışıyordu. Eşimin 1 günlük çalışma karşılığını ödememiş. Enver ‘ödesem işe gelmezsin’ deyip sonraki hafta da bunu yapmış. Cuma günleri tatil. Perşembe günü son iş günü idi gitti ve bir daha geri dönmedi. Normalde 15.00’te işe giden eşime 14.30’da gelmesi için ısrar etmişler. Bunun üzerine eşim saat 14.00’te evden çıktı. Eşim işe giderken telefonu evde bırakıyordu. 14.15’te eşimi Enver aradı. Ocağa gittiğini söyledim. Akşam saatlerinde Eray görüntülü aradı. Arabanın içinde etrafı göstererek ‘Mohammad yok’ dedi. Akşam 20.00 sıralarında Farsça bilen biri ‘kocan geldi mi eve’ diye sordu. Yok dedim. Bunun üzerine ‘Buradan çoktan çıktı nasıl gelmedi’ diye sordu. Ben de eşimin işten ayrıldığını düşünerek yürüyerek geldiğini bu yüzden geciktiğini düşündüm. Saat geç olduğu için uyuduk, sabah kalktığımızda kocamın olmadığını fark ettim. Enveri aradık, Enver ‘Mohammed yok işe gelmedi’ dedi. Kimliğini yanında taşımadığı için polise yakalandığını düşündüm. Emniyete gittim. Tarif ettim eşimi. Ben eve varmadan haberi geldi.
Müşteki Avukatı Kerim Bahadır Şeker, beyanlarında şu ifadelere yer verdi:
Olay günü Nourtani üç haftadır çalışıyordu. Olaydan bir hafta önce için ‘böbreğinizi getirin 20 bin verelim’ dendi. Otopsi raporunda sol böbreğe rastlanılamadı. Bir kişiyi ortadan kaldırmak, delilleri yok etmek için yakarsın. Ancak Nourtani’nin elleri, yüzü bacakları var böbreği yok. Dosyanın içeriğini bilmeden biz bunu söylemiştik. Maktül arkada bagajda iken alkol içmişler, olay yerlerinde bulunan kuruyemiş var, ‘Tuborg’ var, viski var. Biz durum böyleyken olay yerinde keşif talep ediyoruz. Ayrıca hastaneye gitmek, benzinliğe gitmekten daha kısa. Bizim kanımızca insanlığa karşı suçlar kapsamında bilerek ve isteyerek; dini, ırkı gözetilerek kasten öldürülmüştür. Sizin bu dosyada emsal oluşturacak bir karar verip bu ülkede bütün insanların, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin eşit olduğunu gözetmeniz gerekiyor. Bugüne kadar kaçak maden ocağı hakkında hiçbir denetim yapılmamış ve bir başka kaçak madenler olduğu da söylendi burada. Bundan sonraki olayların önünü de almak için re’sen bir karar vermeniz gerekmektedir.
Şeker ayrıca, tutuksuz sanık Alaattin Çayırlı’nın da tutuklanmasını talep etti. “Dosya gizliyken Alaattin Çayırlı’nın alel acele 8 günde adli kontrol şartı kaldırılmış. Bu sanık kaçmış olduğu takdirde mahkeme nasıl hesap verecek? Çayırlı’nın hakkında şu anda adli kontrol kararı bile yok. Arabada beraberler, Nourtani’nin bedeni bagajda iken beraber içmişler, yakılması ile ilgili bilgisi var, Çayırlı neden dişarıda?” diye sordu.
Saat 1.10 civarında savcı mütalaasını açıkladı. Hakim duruşmaya ara verdi. Aranın ardından hakim kararı açıkladı. Dava 8 Temmuz’a ertelendi.
Tutuklu bulunan sanıkların tutuklu yargılanmasının devamına, tutuksuz sanıklardan Alaattin Çayırlı’ya yurt dışı çıkış yasağı, sanıkların yurt dışı çıkış yasağının devamına, müşteki avukatının keşif talebinin reddine, “imam nikahlı” eşin davada eşi olarak kabulüne, tanıklar hakkında zorla getirme düzenlenmesine, Zonguldak Barosu’nun davaya katılma talebinin reddine karar verildi.
Cansız bedeni yakılan Afgan madencinin davasının ilk duruşması görüldü: Dava 8 Temmuz’a ertelendi
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki duruşmanın ardından Zonguldak Adliyesi önünde açıklama yaptıhttps://t.co/267IjToEuN pic.twitter.com/bnpZglJGzD
— sendika.org (@sendika_org) May 29, 2024
İlgili haber:
Sendika.Org