“Bu işyerinde grev var” pankartı asılı Gates’in önüne yaklaşırken servisler, müthiş bir kıpırdanma oluyor servislerdeki işçiler arasında. Tam Gates’e geldiklerinde bir alkış kopartıyorlar, kimileri el sallıyor, kimileri gülücüklerini yolluyor kırmızı grev yeleklerini giymiş kızlı erkekli Gates işçilerine. Umut yayılıyor greve çıkmış Gates işçilerinden diğer fabrikaların işçilerine. Cesaret yayılıyor…
Sabah fabrikaların işçi servisleri birbiri peşi sıra Gates fabrikasının önünden geçiyor. Çünkü, Gates konum olarak İzmir Serbest Bölge’ye giriş kapısının tam karşısındaki ilk fabrika. Başka yol yok, Gates’ten geçmeliler ki fabrikalarına ulaşabilsinler. “Bu işyerinde grev var” pankartı asılı Gates’in önüne yaklaşırken servisler, müthiş bir kıpırdanma oluyor servislerdeki işçiler arasında. Tam Gates’e geldiklerinde bir alkış kopartıyorlar, kimileri el sallıyor, kimileri gülücüklerini yolluyor kırmızı grev yeleklerini giymiş kızlı erkekli Gates işçilerine. Umut yayılıyor greve çıkmış Gates işçilerinden diğer fabrikaların işçilerine. Cesaret yayılıyor… Gün böyle başlıyor İzmir Serbest Bölge’de.
Bi’ tek sabahları mı? Ya akşam servislerinin geçişi yok mu? Sanki Gates işçilerini selamlıyor işçi servisleri! Bir geçit töreni gibi… Patronların içi pır pır. Bunlar böyle uluorta ne kadar oturacaklar fabrikalarının önlerinde? Bir de halay çekmiyorlar mı? Halay da neyin nesi? Nasıl da benziyor üç sözcük birbirine: Halay, hayal, hayat! Ne davulsuz ne halaysız olur grev! Eğlence değil… En güzel protesto eylemlerinden biridir halay. Baskılara, ihlal edilen haklarına, çiğnenen insanlık onurlarına karşı, hayallerine, hayata doğru halaya durulur. “Halay çekmek herkesin yan yana gelip bir bütün olduğunu ve ayrıca açık havada ayazda seslerini duyurmaya çalışırken üşümediğini göstermeye çalışmaktır bir yandan” diyor Gates’in kadın işçilerinden Yağmur Özgirgin. Hicran Öztürk de “İşçilerin halay çekmesi el ele verip koordineli aynı hareketlerle dans edebilmesi tek vücut olmanın en büyük göstergesi bence” diyor, “O yüzden biz grevlerde halay çekeriz” diye sürdürüyor.
Gates, metal sektöründe İzmir’de, 14 yıldır iki fabrikası, üç yüz elli işçisiyle (ki bunun yüz ellisi kadın işçi) Ege Serbest Bölge’de faaliyet gösteren bir ABD şirketi. 8 Mart’a kadar Gates Tensioner’de gergi rulmanı, Gates Mobility’de de elektrikli bisiklet dişlileri üretiyordu işçiler. İki fabrikanın dinamikleri ayrıdır ama aynı olan işçilere yapılan baskılar ve dayatılan sefalet ücretidir. İki fabrika birleşerek örgütlenirler. Birleşik Metal-İş’e üye olurlar. 27 Eylül 2023’te başlayan toplu sözleşme görüşmelerinde işveren başından beri katı tutumunu sürdürür, işçilerin enflasyon kayıplarını bile karşılamayan teklifinde ısrar eder. Gates işçileri, tüm yasal süreçlerin tamamlanmasının ardından grev kararı alırlar. 8 Mart’ta greve çıkarlar! Haklarını alabilmek ve hak ettikleri yaşamı sürdürebilmek için, anayasal haklarını kullanarak.
Gates işçileri, eski grevlerdeki işçilere de hiç benzemiyorlar. ‘70’lerden miras kalan, zincirlerini kıran pazılı, bıyıklı işçi simgesi sendika hareketinde yıllarca etkili olmuştu. Oysa şimdi… Önce kadınlar var Gates’te… Hayatın ta kendisi olan, gencecik kadın işçiler… Sonra erkek işçiler var… Kadın-erkek hepsinde haklı olduklarını bilmenin, bilinçli olmanın özgüveni var. Kahir ekseriyeti genç çocuklar, neredeyse tamamı. Eğitim düzeyleri yüksek. Endüstri meslek lisesi mezunu ağırlıklı.
Bir tek metalde mi, kadınlar bütün sektörlerde çoğalıyor! Otobüs, liftrak kullanıyorlar, tır kullanıyorlar. Geçen gün grev yerine dev bir tır gelir, öyle büyük bir tır görmemişsinizdir! Şoför mahallinde bir kadın! Herkes şaşırır. Şaşırmayın! Kadınlar olacak, her yerde! Üretimde bilgisayar ve robot kullanımı ile birlikte, döküm fabrikaları gibi bazı işyerleri dışında yapılan işler, daha çok bilgisayar kullanmayı bilen vasıflı, eğitimli işgücü gerektirir. İşte, metal sektöründe kadınlar da buralarda çalışmaya başlar. Kol gücü yerini beyin gücüne ve robotlara bırakmaktadır artık…. Ve kadın hareketinin giderek yükselmesi, güç ve yaygınlık kazanmasıyla, sayıları artan kadın işçilerin sesleri artık daha gür çıkmakta… Fabrikalarda da sendikalarda da.
Gates’te 13 yıldır montaj operatörü olarak çalışan, ana binadaki fabrikanın işyeri sendika temsilcisi Hicran, bir ad bulmuş bile kendilerine: Metalin Çiçekleri! “Evet” diyor, “Metalde kadın işçiye rastlamak nadir bir durumdur ve özeldir. Bu konuda ben kendimizi Metalin Çiçekleri olarak adlandırıyorum.” Sonra devam ediyor: “Günümüzde artık ataerkil bir toplumdan anaerkil bir düzene doğru hızlı bir ilerleme var biliyorsunuz, sektördeki kadın emekçilerin artmasının da bununla ilgili olduğunu düşünüyorum.”
2 yıldır Gates’te çalışan baş temsilci Yağmur da “Bence kadının değdiği her iş ayrı bir başarı getirir. Bu yüzdendir ki metal sektöründe kadın sayısının artışı fazla olmaya başlamıştır. Bizde bir montaj fabrikası ve bir talaşlı imalat fabrikası var. İki fabrikada üç yüz elli işçi çalışıyoruz. Yüz ellimiz kadındır. Ben talaşlı imalat fabrikasındayım. Bizim fabrikada sekizi kadın, doksan altı işçiyiz. Erkek yoğun bu topluluğun içinde bir erkek değil, ben baştemsilciyim! Zaten bu durum bile, bir kadının istese her şeyi başarabileceğini gösteriyor” diyor.
Neredeyse hepsinin ilk grev deneyimidir Gates grevi. Sendikalı işyerlerinde çalışanlar olmuştur aralarında ama grev görmemişlerdir. Sendikanın başından bugüne gerçekleştirdiği işçi eğitimleriyle her geçen gün bilinçlenir, güçlerinin ayrımına varır, haklarından haberdar olurlar. Dün toplu sözleşme eğitimleri, grev hazırlığı eğitimleri verilirken, bugün grev eğitimleri sürer. “Aile gibiyiz. Bize değer verirler, sürekli iletişim halindeler, onlarla konuşmaktan, fikir alışverişinde bulunmaktan hiç çekinmeyiz. Teşekkür etmezsek olmaz diyor: Birleşik Metal- İş Genel Başkanımız Özkan Atar, Genel Sekreterimiz Ali Çeltek, İzmir Şube Başkanımız Evren Aktürk, örgütlenmeden sorumlu kıymetli Kemal Alim ve tüm süreçte yanımızda olan ulu çınarımız, ayaklı kütüphanemiz sevgili Can Şafak Hocamız, kadın kollarında sevgili Nuran Gülenç Hocamız ve emeği geçen tüm Birleşik Metal emekçilerine yürekten teşekkür ediyoruz.”
Yağmur, bir grevin başarısında en önemli koşul olarak görüyor eğitimleri. “Eğitimlerden yararlanmak, birbirine güvenmek ve sabırlı olmak, bir grevin başarısını belirler” diyor. Özgüven, fedakârlık, kararlılık, disiplinle…
Hicran, “Greve her şeyi göze alarak çıktık, çünkü artık kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu” diyor. “Hem aşırı yoğun tempo ile çalıştırılıp hem çok cüzi bir maaşa reva görülmek bizi son derece üzmüş ve hırslandırmıştı. O yüzden hiçbirimiz tereddüt etmedik.”
“Greve çıkarken bir kere şunu çok iyi biliyoruz” diyor Yağmur, “Greve çıkış tarihin belli, ama tekrar işe giriş tarihin asla belli değil. Buna rağmen, tüm yaşayacağımız ekonomik olumsuzlukları ve riskleri göz önüne alarak çıktık greve.”
Yağmur, Gates emekçileri olarak 8 Mart gibi tarihi bir günde kadınlar olarak en ön saflarda tarih yazmak için bir grev başlatmanın heyecanını yaşadığını söylüyor. Hicran ekliyor, “Hiç unutamayacağımız en güzel, en özel 8 Mart’tı bizim için. Zaten kadının gücü dendi mi, bizim için DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu bir onur kaynağıdır” diyor. Greve çıkarak bir 8 Mart’ı; Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak her kadın emekçiye nasip olmaz! Katmerli bir direniş Gates işçilerinin yaşadığı!
Yağmur da Hicran da, onları en çok Kavel Grevi’nin etkilediklerini söylüyorlar. 1963 yılının ilk aylarında Kavel Kablo Fabrikası’nda 36 gün süren bu grev, Türkiye işçi sınıfının hafızasına kazınmıştır, silinmez. Yağmur, “O mücadele, o insanlardaki azim beni çok etkilemişti. Bence tam anlamıyla bir dayanışma grevi dedikleri bu olsa gerek” derken, Hicran “Şanlı Kavel Direnişi[1] en büyük motivasyon kaynağımız ve örneğimizdir. Yıllar evvel çok daha zor şartlarda başarılmış bir direniş günümüz imkânlarıyla neden tekrar edilmesin ki?” diye soruyor. Yok… Sormuyor, inandığı şeyi vurguluyor: “İşçi sınıfının mücadelesi asla bitmez. Sermaye ve işçi kavgasının sonu yoktur. Birlik olduğumuzda tüm statülerin, rütbelerin nasıl çaresiz kaldığını gördük. Konu her ne olursa olsun karşınızdaki en ufak bir kitleyi dahi hafife almayacaksınız. Bizim grevimizle başta sermaye sahipleri ve herkes bunu bir kez daha tecrübe etmiş oldu.”
Ağlamamızı bekledikleri mendillerimizle…
İşveren, grevin yasaklanması için devlete başvursa da işçilerin haklarını vermek yerine grev erteletmeyi daha doğrusu yasaklatmayı düşünse de grev nöbetleri ilk günkü coşkuyla devam ediyor. 12’şer saat değişimli nöbet tutuyor Gates işçisi. Grev gözcüleri sekiz kişi ama hiç sekiz kişi kalmıyorlar. Ziyaretçi akını var. Aileler, çocuklar, dostlar, desteğe, dayanışmaya gelenler… Ateşler yakılıyor, davullar çalıyor, halaylar çekiliyor, şarkılar söyleniyor. Hicran, “Haklarımızı çalanların kapısında davul çalıyoruz. Bu gurur bize bir ömür yeter. Mart soğuk ama yüreğimizdeki sıcaklık her yeri ısıtıyor” diyor. Halay başı mendili salladıkça, Hicran büyük bir coşkuyla söylüyor lafını: “Ağlamamızı bekledikleri mendillerle halay çekiyoruz, tüm işçi sınıfına armağan olsun!”
“Metal fırtına”dan aldıkları mirasla, Gates’te emeklerini durduran, bu sefer emeklerini grevlerinin başarıyla sonuçlanması için akıtan örgütlü işçilerle, şiirlerle, şarkılarla “Bak işte yeniden yaklaşıyor fırtına / Bak yine yükseliyor dalgalar”[2]
[1] Meraklısına: “Kanunsuz” Bir Grevin Öyküsü KAVEL 1963, Zafer Aydın, Sosyal Tarih Yayınları
Çoban Ateşinin Yandığı Yerde KAVEL’de – KAVEL Grevi Belgeseli, https://www.youtube.com/watch?v=13gmHL6bWsU
[2] Yeni Türkü, Fırtına. Söz: Murathan Mungan https://www.youtube.com/watch?v=yQNOCwhh5Z4
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.