“Kayyum rektörün kafasına göre karar aldığı bir üniversite istemiyoruz. Söz hakkı istiyoruz. Öğrencilerin de en baskın talebi yönetimde söz hakkına sahip olmaktı”
“Duvarsız üniversite”, gençlik ve halk dosyası kapsamında sıradaki söyleşimiz Gençlik Komiteleri ile. Gençlik Komiteleri üniversitelerin halka açılmasına karşı çıkmadıklarını ancak İstanbul Üniversitesi’nin “Duvarsız üniversite” kararının böyle bir olanağı da yaratmayacağını söylüyor. Gençlik Komiteleri kararın kampüslerin ticarileşmesi yolunda atılan bir adım olarak gördüklerini söylerken Beyazıt Meydanı’ndaki eylemlerde, yönetimin kararları üniversite bileşenlerine danışmadan almasına büyük tepki gösterildiğinin altını çizdi
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü kampüsleri ziyarete açma kararını “üniversiteyi halkla buluşturma” gibi gençlik hareketinin de yıllardır verdiği mücadelenin söylemlerini, tezlerini anımsatan ifadelerle duyurdu. Bu karar, kararın sunulma biçimi ve uygulanması durumunda getireceği sonuçlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Üniversitenin kapılarının halka açılması bizim hayır diyeceğimiz bir karar değil. Fakat rektörümüzü, iktidarı tanıyoruz. Kararın samimi olmadığına inanıyoruz. Keza halkı bilimle buluşturacağını iddia ettikleri kararda üniversitenin sadece bahçesini halka açacaklarını söylüyorlar. Açık üniversite, herkesin derslere katılabildiği, kütüphaneyi ve okulun imkanlarını kullanabileceği üniversitedir.
Kararın ardından “güvenlik” ve “kampüsün ticarileşmesi” kaygılarının hakim olduğu tepkiler dile getirildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Haklı kaygılar mı?
Bizim karara karşı gelmemiz halka karşı duyduğumuz bir endişeden ileri gelmiyor. Endişemiz her geçen gün yemekhaneleri, otoparkları özelleştirilen devlet üniversitelerinin sermayeye kapısını daha fazla açacak olması. Kafe ve restoranlarla üniversiteyi kâr elde edecekleri kurumlara dönüştürmek istiyorlar. Keyfi yasaklarla fakültelere girmemizi yasaklayan, okul içinde öğrencilerin forum yapmasına izin vermeyen yönetim, samimiyetle okulu halka açmaz. Bunu yapacak olanlar biziz. Bunun kararını verecek olanlar üniversite bileşenleridir. Kayyum rektörün kafasına göre karar aldığı bir üniversite istemiyoruz. Söz hakkı istiyoruz.
Güvenliğe dair kaygıları üniversite yönetimi sivilleri, polisleri arttırarak önleyeceğini söylüyor. Biz okulumuzda daha fazla polis istemiyoruz. Bunun bizim güvenliğimiz için yapılmadığını biliyoruz, eylemlerimizde de görüyoruz. Bu, üniversite öğrencileri üzerindeki ablukayı arttırmaktan başka bir şey değil.
Son soru eylemlere dair. Oluşan tepkiyi, eylemleri, katılım motivasyonunu nasıl yorumluyorsunuz?
Eylem beklediğimizden çok daha kitlesel geçti. Öğrencilerin de en baskın talebi yönetimde söz hakkına sahip olmaktı. Fakülteler arası geçiş yasağı ve okulun sermayeye peşkeş çekilme projesi tartışıldı. Güçlü ve kitlesel bir eylemle rektörün karşısına çıktık ve rektörle görüşme talebimiz kabul edildi. Öğrencilerin seçtiği heyet rektörle görüştü, talepleri iletti. Rektörden hala cevap gelmedi. Buna yönelik mücadele yöntemlerini tartışmaya devam ediyoruz. Sözümüz dinlenene, kararlarımız tanınana kadar durmayacağız.