9 Ağustos’tan beri ücretlerinin artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle direnen Fırat Aksa Elektrik Hizmetleri A.Ş. (FEDAŞ) işçileri gönderdikleri mektupla, direnişle geçen 23 günlerini, patronun halkı kendilerine karşı nasıl kışkırttığını, buna karşılık bölge halkıyla kurdukları dayanışma ilişkisini ve bu süreçte karşılaştıklarını anlattı
Fırat Aksa Elektrik Hizmetleri A.Ş. (FEDAŞ) işçileri 9 Ağustos’tan beri direnişte. Neredeyse asgari ücret düzeyinde maaş alıp yüksek iş temposuyla çalışmaya zorlanan işçiler, işçi alımı yapılarak iş yoğunluklarının azaltılmasını, maaşlarının en az 22 bin liraya çekilmesini, mobbing, baskı ve tehditlerin son bulmasını talep ediyor.
İşçiler gönderdikleri mektupla, direnişle geçen 23 günlerini, patronun halkı kendilerine karşı nasıl kışkırttığını, buna karşılık bölge halkıyla kurdukları dayanışma ilişkisini ve bu süreçte karşılaştıklarını anlattı. İşçiler çalışma koşullarındaki hayati risklere de dikkat çekerek bu mücadelenin aynı zaman bir yaşam mücadelesi olduğunun altını çiziyor. Bütün elektrik dağıtım şirketlerinde benzer durumların yaşandığını ifade eden işçiler, sürdürdükleri direnişin sadece kendileri için değil, tüm elektrik dağıtım şirketi işçilerinin de mücadelesi olduğunu belirtiyor.
FEDAŞ işçilerinin mektubu şöyle:
Kazancı Holding bünyesindeki Fırat Aksa yöneticileri tarafından halka karşı gerek SMS yoluyla gerekse fiili olarak hakkımızda yapılan provokasyon ve kara propagandalara karşı FEDAŞ işçileri olarak süreç boyunca yaşadıklarımızı anlatmak istiyoruz.
Her gün direk tepesinde ölümle burun buruna çalışmak zorunda bırakılmak ne demek, her gün 30 bin adım, yaz kış demeden su alan botlarla çalışmak ne demek bilmeyen işveren ve yöneticilerimiz bizi 22 gündür duymazlıktan gelmeye devam ediyor.
9 Ağustos 2023 tarihinde düşük ücretler, iş yükünün fazla olması, işçi sağlığı ve güvenliğine dönük önlemlerin alınmaması sebebiyle Kazancı Holding’e bağlı Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.’de çalışan DİSK/Enerji-Sen üyesi Tunceli FEDAŞ işçileri olarak, taleplerimizi yazarak bir metinle işletme içerisinde bir basın açıklaması yaptık. Bu basın açıklamasında sorunlarımızın çözümü için işletmeye ağustosun 16’sına kadar süre verdiğimizi belirttik.
Eylemin ardından işletme yönetimi, bizimle herhangi bir diyalog kurmamakla kalmadı; başlattığımız eylem sebebiyle hakkımızda hukuki süreç başlattıklarını söylediler. Bu tavır üzerine 16 Ağustos’ta iş yavaşlatma kararı aldık.
O sırada AYKOL şirketine bağlı olarak Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.’de çalışan sayaç okuma işçi arkadaşlarımızı sendikalı olamayacakları, öyle bir hakları olmadıkları yalanıyla işletme yöneticileri vasıtasıyla bizden ayırmaya çalıştılar. Sonrasında iletişime geçtiğimiz sayaç okuma işçisi arkadaşlarımıza; işletme yöneticilerinin suç işledikleri, sendikalı olmanın onların en anayasal hakları olduğunu anlatarak tüm işçiler arasında birliği güçlendirmiş olduk.
Hizmet vermeye gelince kamu, mesele ücret olunca özel şirket çalışanı olan biz enerji işçileri, enerji işkolunda grev yapmanın yasak olması nedeniyle, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 13. Madde uyarınca “riskli koşullarda işten imtina etme” hakkımızı kullanarak ücret mücadelesinin yanı sıra bir yaşam mücadelesine de başlamış olduk.
Ağustosun 17’sinde şirket müdür yardımcısı ile aramızda bir görüşme gerçekleşti. Müdür yardımcısı, yetkili olan sendikayla görüşeceklerini söyleyip “Arızalara müdahale edin, sorunları çözeceğiz” dedi ve gitti. Sonrasında Sanat Sokağı’nda bir basın açıklaması ve akabinde işletmeye dönüş yolunda iş araçlarımızla kent merkezinde bir konvoy yaptık. Pazartesi İstanbul’da yapılacak görüşme hakkında bilgi almak için yöneticilerle konuşulduğunda aynı gün “Hakkınızda hukuki işlem başlatıldı” denilerek bir görüşme gerçekleşmeyeceği söylendi ve bizde bulunan iş araç anahtarlarımız toplandı. Arızalara müdahale edecek işçi kalmayınca da arızalara gidilemedi. Acil müdahale gerektiren, arızalara kendi şahsi araçlarımızla gitmek zorunda bırakıldık.
Sonrasında işletme tüm müşteri abonelerine bir SMS atarak arıza sebebinin bizden kaynaklandığını, aksamanın sorumlusunun hakları için direnen işçileri olduğunu söyleyerek FEDAŞ Müdürlüğü’ne yönelik öfkeyi kendi işçilerine, yani bize yönlendirmeye çalıştı. İşletmenin buradaki esas derdi aboneleri bilgilendirmek değil, halkı bize, kendi insanlarına karşı kışkırtmaktı. Çarşı merkezi ve Cumhuriyet Mahallesi başta olmak üzere civar köylerde bu konuyla alakalı halkı bilgilendirmek için esnaf ve halk ziyaretleri yaptık.
Bu süreçte işveren tarafından yasadışı ve kanunsuz olarak grev yapma greve katılma suçu işlendiği iddiasıyla bize tebligat yollandı. Sonrasında İş Sağlığı ve Güvenliği kanununa dayanarak yazılı savunmalarımızı verdik.
İl Müdür Yardımcısı ve yanındaki mühendisler ilçe ve köyleri gezerek aleyhimizde kara propaganda yaparak halkı bize karşı kışkırtmaya devam ettiler. Gelen arızalara gidip “Biz bir şey yapamayız, işçiler iş bıraktı, gelmiyor” diyerek kara propagandalarını sürdürdüler.
Bu propagandalara karşı köyleri ve ilçeleri gezip halkı bilgilendirmek için Pülümür’e gittiğimiz sırada İl Müdür Yardımcısı, iki mühendis ve dışarıdan getirildiği bilinen işçilerle Kırmızı Köprü mevkiinde denk geldik.
O esnada halkın, müdür yardımcısı ve beraberindekilere tepki gösterdiğini gördük. İl Müdür Yardımcısı’nı gördüğümüzde görüşmek için yürüyerek yanlarına gittiğimiz esnada İl Müdür Yardımcısı üzerimize ezmek maksadıyla araç sürerek birkaç arkadaşımızı yaraladı. Bunun ardından bir arbede çıktı ve jandarma tarafından müdahale edildi. Olayın ardından ifadeye çağırıldık.
Bir gün sonra Tunceli, Pertek İlçe İşletme Şefi risk dolayısıyla işten imtina eden bir işçi arkadaşımızın evine gitti ve arkadaşımız eşi ve çocuklarının gözü önünde taciz, hakaret ve tehditlere uğradı. Kurum önünde bulunan işçi arkadaşımızın şahsi aracına saldırarak hasar verdi. Bu olay esnasında eski Baro Başkanı olaya bire bir şahit olduğundan direkt sendika yetkilileri ve işçi arkadaşla beraber suç duyurusunda bulunuldu.
Tüm bu olayların ardından 25 Ağustos Cuma günü Sanat Sokağı’nda bir kez daha halk buluşması gerçekleştirdik. Eşimiz, dostumuz, elektriği kesilen köylüler ve STK’lerin katılımıyla halk kürsüsü kurarak herkesin sorununu anlattığı, sorun çözülmesi için gerekli mercilere seslendiği bir eylem yapmış olduk.
Sonrasında her akşam bizi ziyaret için işletmeye gelen ailelerimiz ve desteğe gelen eşimiz dostumuz için bir film etkinliği koyduk. Ama o gün işletme bahçesine Bölge Müdürü’nün talimatıyla kimsenin alınmayacağının ve filmin izletilemeyeceği, işletmeye gelenlerin çevik kuvvet polisleri tarafından engelleneceği söylendi. Ardından gerçekleşen müzakereler sonucunda sadece personel ailelerinin gireceği, basın mensupları ve STK’lerin giremeyeceği bir şekilde gösterimi yapabildik.
20 günü aşkın bir süredir iş sağlığı ve iş güvenliği kurallarının uygulanması ve insanca yaşayacak bir ücret için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu süre zarfında Çoruh Aksa’da çalışan Musa Kasap ve Türkerler Holding’e bağlı Vangölü EDAŞ’ta taşeron çalışan İlyas Çakır iş cinayetinde öldürüldü. Şirketin baş sağlığı bile dilemediği, televizyonlarda haber değeri taşımayan ölümlerimiz son bulsun diye direniyoruz. Bu güvencesizlikle en riskli işkollarından olan enerji işinde bu ücretlere çalışılmaz, dediğimiz için karalama kampanyalarına, saldırılara uğruyoruz. Çünkü bugün FEDAŞ’ta verdiğimiz mücadele 21 elektrik dağıtım şirketindeki tüm enerji işçilerinin mücadelesidir. Bu gerçeğin duyulmamasını istiyorlar. Çünkü enerji işçileri bu gerçeğin farkına varırsa ne sarı sendikalar ne patron sendikaları ne de işverenler, alın terimiz üzerinden yatlarına yat, katlarına kat katacaklar. Mücadelemiz bunun içindir. İnsanlık onuruna yaraşır koşullarda yaşamak için direniyoruz. Asla vazgeçmeyeceğiz. FEDAŞ işçisi kazanacak, 21 elektrik dağıtım şirketindeki enerji işçileri kazanacak.
Sendika.Org