Türkiye’nin en şaibeli seçimlerinden biri olarak tarihe geçen 27 Ekim 1957 genel seçimlerinin ardından yönetim krizi giderilemediği gibi, ekonomik kriz de derinleşti. 57 seçimlerinden güçlenerek çıkan muhalefete yönelik saldırılar ise arttı
Fotoğraf: 4 Mayıs 1959’daki Topkapı olayları sırasında İnönü’nün önünü kesen DP’liler
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Nisan’da Uşak’ta kitlesel bir miting düzenledi. 14 Mayıs seçimlerine iktidarın salvoları ve yarattığı linç iklimi altında giden muhalefet açısından umut verici bir tablo.
Ancak tablo her yerde bu kadar iç açıcı değil.
Sonuçta 2015’ten bu yana her seçim döneminde olduğu gibi iktidarda kalmak için yapabileceklerinin sınırı olmayan, bunu da “beka meselesi” olarak gören bir siyasi partiden söz ediyoruz.
Nitekim 14 Mayıs’a giderken İyi Parti ve CHP’nin İstanbul il binalarına, CHP ve Yeşil Sol Parti’nin seçim bürolarına saldırılar derken, şimdi de Diyarbakır merkezli operasyon ile seçim sürecinde yeni bir merhaleye geçilmiş oldu.
Kalan sayılı günlerde ise daha neler olacağını hep birlikte göreceğiz.
Bu yazıda hem Kılıçdaroğlu’nun Uşak mitingi vesilesiyle hem de bugünkü linç iklimi süreciyle benzerlikler göstermesinden yola çıkarak, Saray-AKP iktidarının ideolojik-politik mirasını sahiplendiği Demokrat Parti/DP (1946-1960) dönemindeki Uşak olaylarına değineceğim.
Kılıçdaroğlu’nun Uşak mitingi (Fotoğraf: CHP)
DP iktidarı, “kalkınma hamleleri” kapsamında yapılan onlarca fabrika açılışı, petrol müjdeleri[1] ve artan imar faaliyetleri[2] ile içeride ve dışarıda artan sıkışıklığı, ülkeyi saran ekonomik kriz ve hayat pahalılığını maskeleyemeyince çareyi erken seçime gitmekte buldu.
Türkiye’nin en şaibeli seçimlerinden biri olarak tarihe geçen 27 Ekim 1957 genel seçimlerinde DP, yaklaşık yüzde 10 oranında oy kaybetse de tek başına iktidar olmayı “başardı”.[3] Ancak ne arzu edilen yenilenme ne de toplumsal meşruiyet sağlanabildi. Yönetim krizi giderilemediği gibi, ekonomik kriz de derinleşti, 57 seçimlerinden güçlenerek çıkan muhalefete yönelik saldırılar[4] ise arttı.
Diğer yandan CHP’nin 57’deki çıkışını sürdürmek isteyen Genel Başkan İsmet İnönü yurt gezileri için kolları sıvadı. 1959’daki Batı Anadolu turuna çıktığında ilk durağı Uşak oldu. Burası, 57 seçimlerinde Ege bölgesinde CHP’nin kazandığı tek ildi.
29 Nisan 1959’da Ankara’dan hareket eden İnönü, 30 Nisan’da Uşak’a ulaştı. Ancak tren istasyonundan kent merkezine doğru araç konvoyuyla yola çıkıldığında olaylar gelişti.
İnönü’nün aracı DP Uşak il binasının önünden geçtiği sırada DP’li İl Başkanı Eşref Öğün elindeki çay bardağını fırlattı, İnönü’yü takip eden Akis Dergisi muhabiri Hamdi Avcıoğlu başına isabet eden bu bardakla yaralandı.
İsmet İnönü 1 Mayıs 1959'da tarihi Uşak mitinginde. Mitingde olaylar çıkmış, İnönü taşlanmıştı. (Hüseyin Ezer-Depo) pic.twitter.com/WVSenvHWYf
— Depo Photos (@Depophotos) May 1, 2016
Saldırılar bununla sınırlı kalmadı. İnönü’nün misafir olacağı evin etrafında toplanan CHP’liler polis tarafından göz yaşartıcı bombalarla dağıtıldı, 1 Mayıs sabahı da çevre illerden getirilen DP’liler İnönü’nün kaldığı evi yakmaya çalıştı. Bir gün önce evin çevresinde toplanan CHP’lileri dağıtan polis, ev yakılmak istendiğinde ortalarda görünmez.
İnönü ve beraberindekiler bu defa Uşak’tan ayrılmak üzereyken saldırıya uğradı. Tren istasyonuna doğru yola çıkan konvoy, DP’li güruh tarafından engellendi, taşlandı. Çıkan olaylarda İnönü dâhil birçok CHP’li yaralandı.
Bu olay, devam eden günlerde yaşanacak birçok saldırının da habercisi oldu[5] ve krizli süreç, yeni bir erken seçimle değil 27 Mayıs 1960’ta gerçekleşen askeri darbeyle doruk noktasına ulaştı.
Milliyet, “Müessif hadiseler”, 2 Mayıs 1959.
Dünden bugüne baktığımızda derinleşen ekonomik kriz ve artan hayat pahalılığı, iktidarın toplumsal rıza üretememe ve yönetememe kriziyle birleşince çöküş kaçınılmaz gibi görünüyor.
Geldiğimiz nokta itibariyle de muhalefetin değil, iktidarın “darbe” algısından medet uman bir siyasi hat ve söylem içerisinde olduğu görülüyor.[6] Bu durum, İnönü’nün DP’yi “Sizi ben de kurtaramam” diye uyardığı 64 yıl önceden neyin farklı olduğunu göstermesi açısından da önemli.
İktidarın “darbe” söylemiyle toplumu sindirmek istediği bugünlerde bu kuşatmanın kırılması hem ana muhalefetin hem de toplumsal güçlerin alacakları inisiyatifle sağlanabilir.
Dipnotlar:
[1] 4 Ekim 1956, Vatan Gazetesi: Arsuz petrol kuyusunun açılışı münasebetiyle muhalefete cevap veren Başvekil [Menderes], “Sıkıntılar kalmadı, bugün daha iyi vaziyetteyiz” dedi.
2 Ocak 1957, Yeni Sabah Gazetesi: “Trakya’da zengin petrol bulundu: Bölgede araştırma yapan mütehassıs, petrol kalite bakımından da çok yüksektir, dedi. Mayısta sondaj kuleleri faaliyete geçiyor.”
[2] 29 Nisan 1957, Zafer Gazetesi: 24-25 Nisan 1957’de Fethiye ve çevresini yıkıma yol açan deprem sonrası bölgeye giden Cumhurbaşkanı Bayar ve Başvekil Menderes, “Felaket bölgesi kısa zamanda imar edilecektir!” dedi.
[3] Seçim öncesinde muhalefete yönelik artan baskılar, basına sansür, seçim kanununda değişiklik gibi etkenlerin yanı sıra oy kullanma ve oy sayım işlemlerinde yaşanan usulsüzlükler seçimlerin DP lehine sonuçlanmasında etkili olmuştur.
[4] 57 seçimlerine giden süreçte de DP’nin yayın organı Zafer Gazetesi, CHP öncülüğündeki muhalefet partilerinin ittifak görüşmeleri “müşterek fesat ocağı” olarak nitelendirilir, bu partiler “milli iradeye ihanet” ile suçlanır.
[5] Uşak olaylarından 27 Mayıs’a kadar olan süreçte öne çıkan siyasi gelişmeler: İnönü, Batı Anadolu seyahati sonrası 4 Mayıs 1959’da İstanbul’a geldiğinde Topkapı’da DP’lilerin saldırısına uğrar. 2 Nisan 1960’ta İnönü’nün Kayseri’ye gidişi engellenmek istenir. Nisan 1960’da TBMM’de Tahkikat Komisyonu oluşturularak CHP tasfiye etmeye çalışılır. 28 Nisan 1960’ta İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin protestoları sırasında Turan Emeksiz adlı üniversiteli katledildi, bunun üzerine Ankara’da da öğrenciler 29 Nisan ve 5 Mayıs’ta (“555K”, beşinci ayın beşinde saat 17.00’da, Kızılay’da) sokağa çıktı.25 Mayıs 1957’de Eskişehir’de konuşan Başbakan Menderes, “Yolumuz seçim yoludur. Serbest seçim yoludur” diyerek erken seçimi işaret etti. (Zafer, 26 Mayıs 1960)
[6] İktidar, bir günde iki “darbe” atfı yaptı. İçişleri Bakanı Soylu, muhalefetin olası sandık zaferini “siyasi darbe” olarak nitelendirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Akkuyu paylaşımda Menderes dönemiyle başlayan kalkınma hamlelerinin 27 Mayıs’la akamete uğradığını yazdı.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.