24 Temmuz 1908’de İkinci Meşruiyet’in ilanıyla basında sansürün kaldırılmasının yıldönümü olarak kutlanan Basın Bayramı dolayısıyla CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, hazırladığı altı aylık Basın Özgürlüğü Raporu’nu yayımladı. Çakırözer’in hazırladığı rapora göre Türkiye’de yılın ilk 6 ayında gazeteciler 350 kez hakim karşısına çıkarken, 56 gazeteci gözaltına alındı, 23 gazeteci ise tutuklandı. Onlarca haber sitesi ile yüzlerce haber erişime engellendi.
Çakırözer rapora ilişkin, “Türkiye’de gazeteciler haberleri, yazıları, sosyal medya paylaşımları nedeniyle yargılanıyor, hapse atılıyor. Gazetelere ilan ambargosu, televizyonlara karartma uygulanıyor. Üstüne bir de Gazeteciler ve milyonlarca yurttaşı düşüncesini ifade etti diye hapse atacak yeni düzenlemeler Meclis’e getiriliyor. Bu karanlık tablo ortayken hangi Basın Bayramı’nı kutlayacağız? Türkiye’deki otoriter tek adam yönetiminin ve iktidarın sopası haline dönüşen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, RTÜK, BİK, BTK gibi kurumların ayrımcı, baskıcı, sansürcü zihniyeti son bulmadan basın emekçilerimiz ve basın kuruluşlarına bayram gelmeyecek” dedi.
Yılın ilk 6 ayındaki basın özgürlüğü ihlalleri raporda şöyle sıralandı:
- Yılın ilk 6 ayında hakim karşısına çıkan gazetecilerden Reyhan Çapan 1 yıl 6 ay, Korkusuz Gazetesi yazarı Memduh Bayraktaroğlu 1 yıl 2 ay, Elif Çetiner 1 yıl 8 ay, Mehmet Arslan ve Abdurrahman Gök 3 yıl 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.
- Katıldığı bir programdaki ifadeleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret (TCK299)” iddiasıyla yargılanan Sedef Kabaş 49 gün tutukluluğun ardından 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Gazeteci İbrahim Haskoloğlu 8 günlük tutukluluğun ardından tahliye edildi.
- Libya’da şehit olan MİT mensubunun cenaze törenini haberleştirdikleri için yargılanan daha önce altı ay tutuklu kalan gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç haklarında verilen cezaların kesinleşmesi üzerine Şubat ayında tutuklanarak yeniden cezaevine gönderildi. Gazeteciler infaz yasası düzenlemeleri ile serbest kalabildi.
- 19 Haziran’da Diyarbakır’da gözaltına alınan 21 gazeteciden 16’sı ise 39 gündür tutuklu.
Raporda gazetecilerin yılın ilk altı ayını saldırı, tehdit ve hedef gösterme nedeniyle büyük güvenlik riski altında geçirmek zorunda kaldığı belirtilerek şunlar sıralandı:
- Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan işyerinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
- Aralarında gazeteciler Alican Uludağ, Seyhan Avşar, Hayri Demir, Mustafa Hoş, İsmail Arı’nın da bulunduğu onlarca gazeteci haberleri nedeniyle tehdit edildi.
- Kayseri’de Deniz Postası TV binası 50 kişilik grup tarafından basıldı, televizyon çalışanları saldırıya uğradı.
- Ordu Yön Gazetesi internet sayfasında yayınlanan bir haber nedeniyle imtiyaz sahibi Osman Şahin’in ofisini polis bastı, Şahin’e haber kaynağını açıklaması baskısı yapıldı.
“Tehditlere caydırıcı cezalar yok”
Halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü mücadelesi veren birçok gazeteci de tehdit ve saldırılar ile karşı karşıya kalmasına rağmen, onlara yönelik saldırı ve tehditlerle ilgili caydırıcı ceza/yaptırım uygulanmadığı raporda şöyle yer aldı:
- İstanbul’da Halk TV programcısı Levent Gültekin’e 25 kişinin sopalı saldırısıyla ilgili davada mahkeme sanıkların “sosyal ilişkilerini dikkate alarak” cezada indirime gitti. 11 ay hapis cezası verilen sanıklar bir gün dahi cezaevinde kalmadı.
- Katıldığı bir televizyon programında gazetecileri tehdit eden AKP’li Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş’a bin 380 lira adli para cezası verildi.
Haber takibine engellemeler
Raporda gazetecilerin haber takibi sırasında da polis şiddeti ve engellemesi ile karşı karşıya kalmasına dikkat çekildi:
- 1 Mayıs kutlamaları, Gezi Direnişinin yıldönümü ve Gezi Davasına ilişkin protestolar ile Onur Yürüyüşü gibi toplumsal olayları takip eden gazeteciler engellendi, polis şiddeti ile karşı karşıya kaldı.
- Siyasilerin programlarını, ziyaretlerini, basın toplantılarını takip eden gazetecilere yönelik engelleme ve tehditler de dikkat çekti.
Tazminat davaları
Yılın ilk 6 ayında hemen her ay dikkat çeken bir başka husus da gazetecilere gözdağı ve baskı amacıyla açılan ağır tazminat davaları olduğunun paylaşıldığı raporda, bu davaların ağırlıklı olarak AKP’li siyasetçiler ve yakınları tarafından açılması ise dikkat çektiği söylendi:
- AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkındaki iddiaları ilişkin yazılar nedeniyle gazeteciler Barış Terkoğlu ve Can Bursalı ile Independent Türkçe’ye, 100’er bin liralık manevi tazminat davası açıldı.
- Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil hakkında 1 milyon TL’lik tazminat davası açıldı.
- Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, gazeteci Şirin Payzın ve Halk Tv’ye Sözüm Var programına katılan konuğa soruları nedeniyle 150 bin TL’lik tazminat davası açtı. Bayraktar yine kendisi ve şirketi hakkında çıkan haberler nedeniyle Yeni Yaşam gazetesi ve gazeteci Sedat Yılmaz, BirGün gazetesi ve muhabiri İsmail Arı hakkında yüzbinlerce liralık davalar açtı.
- Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş (SADAT), Evrensel gazetesi ve gazeteci Yusuf Karadaş’a köşe yazısı nedeniyle 25 bin TL manevi tazminat talebiyle dava açtı.
- Sözcü Yazarı Çiğdem Toker tamamen belgeli ‘İBB’den Vakıflara Hizmet Raporu’ başlıklı yazısı nedeniyle 30 bin lira tazminat cezasına mahkum oldu.
Yılın ilk altı ayında basın özgürlüğünü kısıtlayan temel uygulamalardan birinin de onlarca haber sitesi ile yüzlerce habere erişim engellemeleri olduğu raporda paylaşıldı. Ayrıca raporda erişim engelleme yetkisi verilen kurumların sayısının artırıldığı şöyle belirtildi:
- Meclis’ten geçen Tüketiciyi Koruma Kanunu’nda yapılan düzenleme ile erişim engelleme yetkisi verilen kurumların sayısı da artırıldı. Ticaret Bakanlığı’na bağlı Reklam Kurulu’nun eklenmesiyle erişim yasağı yetkisine sahip kurum sayısı 20’yi aştı. Bu kurumlar arasında Spor Toto, Futbol Federasyonu, Diyanet İşleri Başkanlığı da bulunmakta.
Sansür yasası
Raporun sonunda sansür yasasına dair de şunlar söylendi:
Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü alanındaki vahim tablosu ortadayken Mayıs ayında AKP ve MHP ortaklığında Meclis’e yeni bir yasa teklifi gönderildi. ‘Dezenformasyonla mücadele’ gerekçe gösterilerek gönderilen yasa teklifi, gazetecileri ve sosyal medya kullanıcısı milyonlarca vatandaşı susturmak için yeni suç tanımları ve hapis cezaları öngörmekte. ‘Sansür yasası’ olarak adlandırılan yasa, Meclis Komisyonlarından geçirildikten sonra, iktidar tarafından tatil sonrasına bırakıldı. Kanunun Ekim ayında TBMM Genel Kuruluna getirilmesi planlanıyor.
Sendika.Org