Soma Katliamı’nın sekizinci yılında Antalya, Bursa ve Ankara’da yaşamını yitiren madenciler anıldı, eylemlerde adalet sağlanana kadar insanca çalışma koşulları için mücadele vurgusu yapıldı
Soma Katliamı’nın sekizinci yıldönümünde sabah Soma’da Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’nın çağrısıyla eylem yapıldı. Ardından yine Soma’da Sosyal Haklar Derneği çağrısıyla sosyalist örgütlerin de katıldığı eylem yapıldı. Ayrıca Gezi Davası’nda tutuklananlar için devam eden Adalet Nöbetlerinde bugün İstanbul ve İzmir’de Soma için de açıklamalar oldu.
Katliamın sekizinci yılında hayatını kaybeden 301 madenciyi anmak için Antalya, Bursa ve Ankara’da bir araya gelenler karanfiller ile eylem yaptı.
Antalya’da Attalos Meydanı’nda bir araya gelen Emek ve Demokrasi Güçleri açıklamadan sonra baretleri yere bırakarak karanfiller koydu. Açıklamada şunlar söylendi:
Bugün, bu acıyı unutturmamak için, böyle acıların bir kez daha yaşanmaması için alanlardayız.
“Soma’dan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” şeklindeki beyanlar havada kaldı, ülkemizde iş cinayetleri artarak devam etti, Soma katliamının hesabı sorulmadı. Soma katliamının bir istisna değil, yaşadığımız vahşi sermaye düzeninin normali olduğu her gün yeniden hatırlatıldı.
Soma katliamı büyük ölçüde cezasız kaldı. Gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bilerek ve isteyerek almamak, daha fazla kar için işçileri ölüme göndermek hata değil kasıttır. Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak hata değil, kasıttır. Ancak mahkeme Soma davasında sanıkları “olası kasıt” ile cezalandırmayı uygun görmemiştir. Yargı sistemi, madenin patronlarını salıverirken ölen her bir işçi için 6 gün hapis cezasını yeterli görmüştür.
İşçinin emeğinin olduğu kadar yaşamının da ucuz olduğu bu düzende, insanlık bir kez daha göçük altında kalmış oldu.
Bu göçük ülkeyi yönetenlerin eseri olan hukuki bir göçüktür, politik bir göçüktür, ekonomik bir göçüktür, ahlaki bir göçüktür.
Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, Soma’daki öldüren çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar da hiçbir biçimde hesap vermemiştir. Oysa madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak da hata değil, kasıttır.
İş cinayetleri kaza değildir, fıtrat değildir. İş cinayetleri bugün de karşı karşıya olduğumuz “İşçiler ölse de çarklar dönsün” anlayışının sonucudur.
İş kazalarında, meslek hastalıklarında, salgınlarda ölmemek için işçi sağlığı ve iş güvenliği alanını temel örgütlenme ve mücadele alanı olarak ele almak, bu birikim rejiminin değiştirilmesi için kaçınılmaz gerekliliktir.
301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır.
Soma katliamını unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir. Soma’nın hesabını er ya da geç soracak, bu vahşi sermaye düzenine mutlaka son vereceğiz. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız yeni bir toplumsal düzeni mutlaka kuracağız!
Unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz! Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da bu katliamın takipçisi olacak, Soma’nın hesabını sormak için mücadeleye devam edeceğiz.
DİSK, KESK, TMMOB, Bursa Tabip Odası, TÜMTİS tarafından Özgürlük ve Demokrasi Meydanı’nda yapılan açıklamada hayatını kaybedenler anıldı ve dava sürecinde yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekildi.
Açıklamayı TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferudun Tetik yaptı. Tetik tarafından yapılan açıklama şöyle:
13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan ve ülke tarihimizin en büyük madencilik felaketi olarak tarihe geçen Soma Maden Faciası’nda hayatını kaybeden 301 madencimizi saygıyla anıyoruz.
Soma Maden Faciası görünmez bir kaza değil, neoliberal anlayışın sonucu olarak kamu madenciliğinin yok edilmesinin, işçilerin sendikasızlaştırılmasının ve köleci çalışma sisteminin dayatılmasının ürünüdür.
Soma Faciası, basit bir ihmal değil, madencilik bilgi ve birikiminin yok sayılmasının, teknik bilgi ve alt yapı yetersizliğinin, iş güvenliği anlayışının görmezden gelinmesinin sonucudur.
Maden şirketlerinin kârlarını artırabilmek için dayattığı çalışma koşullarının ve siyasi iktidarın emekçilerin hayatlarına değer vermeyen politikalarının bedeli Soma’da 301 madenci hayatlarıyla ödemiştir.
Aradan geçen 8 yıl içinde Soma Faciası sadece bir maden felaketinin değil, aynı zamanda bir hukuk felaketinin de adı haline gelmiştir. Dava süreci boyunca yaşananlar ve mahkemenin verdiği karar sonucunda, faciada kaybettiğimiz 301 madencinin acısı üzerine, adaletsizlik ve haksızlık duygusunun derin üzüntüsü da eklenmiştir.
Kamu kurumlarının sorumluluğunu yok sayan, maden şirketin sahiplerinin suçunu hafifleten yargılama süreci sonunda sorumlulara adeta göstermelik cezalar verilmiş, iktidar tarafından çıkarılan infaz indirimiyle de sorumlular neredeyse hapis bile yatmadan serbest kalmıştır. Bugün Soma Faciasının sorumluları dışarıdayken, acılı ailelerin gönüllü avukatlığını üstlenen Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı’nın cezaevinde olması, hukukun içinde bulunduğu içler acısı durumun göstergesidir.
Soma Davası, tıpkı Gezi Davası, Çorlu Tren Kazası Davası, 10 Ekim Davası gibi toplumun adalet duygusunu ve hukuka inancını zedeleyen bir biçimde sonuçlanmıştır. Soma Davası mutlaka yeniden görülmeli ve sorumlular hak ettikleri biçimde cezalandırılmalıdır.
Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 301 madencinin ölümünü, siyasi iktidarın ve kamu kurumlarının sorumluluğunu, madenci şirketin açgözlü sahiplerini ve faciaya sebep olan kişileri asla unutmayacağız.
İnsanca yaşayabileceğimiz bir ülke ve insani koşullarda çalışabileceğimiz iş koşulları için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Açıklamanın ardından, Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ve TÜMTİS Bursa Şube Başkanı Özdemir Aslan da konuşma yaptılar.
Konuşmaların ardından, Soma’da hayatını kaybeden 301 Madencinin anısına BAOB Özgürlük ve Demokrasi Meydanı’na yerleştirilen baretlere karanfil bırakıldı.
100. Yıl İnisiyatifi’nin çağrısıyla Soma katliamı anısına çizim yapılan trafo önünde buluşan mahalleliler ve ODTÜ öğrencileri, çizimin önüne katliamda yaşamını yitirenler anısına mumlar yakıp karanfiller bıraktı. Ardından açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada maden faciasının kaza değil katliam, kader değil cinayet olduğunu; madencileri kimin yerde tekmelediğini iyi bildikleri ifade edildi. Bugün katliamla alakalı tutuklu tek bir kişinin bile bulunmadığını hatırlatarak dava avukatları olan Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’ın cezaevinde olduğuna dikkat çekildi.
Adalet sağlanana kadar mücadele edileceği vurgulanarak anma sonlandırıldı.
İlgili haberler:
Sendika.Org