“Polonya-Belarus sınırına 350 milyon avro değerinde ve 5,5 metre yüksekliğinde bir duvar örülüyor! Mülteciler, Polonya’nın sınıra yığıdığı 12 bin kişilik bir ordunun müdahalesiyle geri dönmeye zorlanıyor. Bölgeye basının ve insan hakları kurumlarının girmesine izin verilmiyor. Binlerce insan soğuktan ve açlıktan can çekişiyor! En az on kişi açlıktan ve donarak öldü! Acil müdahale!”
Günlerdir Belarus’tan Polonya sınırına doğru ilerleyen ve Avrupa Birliği (AB) topraklarına geçmeye çalışan mülteciler, iki ateş arasında sıkışmış durumda.
Polonya-Belarus sınırındaki durum gün geçtikçe daha da kötüleşirken, Avrupa’da mülteci sorunlarıyla ilgilenen yüzlerce kurum ve binlerce insan hakları aktivisti, iki ateş arasında kalan mülteciler için tepkilerini ortaklaştırmaya devam ediyor.
YÜZLERCE GÖÇMEN BELARUS-POLONYA SINIRINDA: İKİ TARAF DA KABUL ETMİYOR, EN AZ 7 ÖLÜ
Bu doğrultuda, insan hakları ve mülteci haklarını korumak üzere bağımsız bir hukuki kurum olarak Almanya merkezli mülteci örgütü PRO ASYL’ün Avrupa Faaliyetleri Sorumlusu Karl Kopp, 8 Kasım akşamı şu açıklamayı yaptı:
Göçmenlerin iltica işlemlerini yapabilecekleri noktalara erişimlerinin sağlanması, onların iltica başvurularının işleme konulması ve bakımlarının üstlenilmesi uluslararası sözleşmelerin gereğidir. Tüm diktatörlere, bu insanlık dışı uygulamaları karşısında verdiğimiz yanıt budur. AB ve Polonya artık buna bağlı kalmalıdır. Ancak uluslararası hukuki anlaşmalara ve AB hukukuna uyulursa bu göç tırmanışının sarmalı durdurulabilir ve insan hayatları kurtulabilir.
Polonya-Belarus sınırına örülen “duvar”
Mülteciler aylardır, AB’ye ayak basma ve iltica başvurusunda bulunabilme umuduyla Polonya ile Belarus arasındaki sınır bölgesinde soğukta ve erzaksız bekliyor. Açlıktan ve soğuktan ölenlerin sayısı en az ama en az 10 ve hava daha da soğumaya başladı.
Polonya Savunma Bakanı Mariusz Błaszczak ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, sınırdaki 12 bin kişilik askeri gücün “savunma yapmak üzere” hazır bulunduğunu iletti.
PRO ASYL Avrupa Faaliyetleri Sorumlusu Karl Kopp bu açıklamayı şöyle değerlendirdi:
Sınırdaki askeri operasyon ve insanlık dışı “melez savaş” söylemiyle Polonya, Lukaşenko’nun stratejisinin işletilmesine izin veriyor. Bu alaycı hesaplaşmanın bedelini ise kaçak ve savunmasız olan insanlar ödüyor. Şu anda, Mart 2020’de şahit olduğumuz, Yunanistan-Türkiye sınırındaki ölümcül sonuçlar doğuran sahnelerin tekrarına şahit oluyoruz. AB ve AB üyesi ülkeler, Polonya’nın AB yasalarına uyup uymadığını tescil etmelidir. Şu an için bu, Polonya’nın önce bu halkı kabul etmesi ve onlarla ilgilenmesinden başka bir anlama gelmemektedir.
Polonyalı sivil toplum kuruluşlarından oluşan “Grupa Granica”, 7 Kasım Pazar günü yaptığı çağrıda, Birleşmiş Milletler Göç Komisyonu, AB Komisyonu ve Avrupa Konseyi de dahil olmak üzere ulusal ve uluslararası kurumlara seslenerek, gerginliğin daha da tırmanabileceği noktasında bir uyarı yaptı.
PRO ASYL, Seebrücke gibi onlarca insan hakları örgütü ve insan hakları savunucusu Grupa Granica’nın İngilizce olarak paylaştığı; Polonya’daki bu insanlara acilen insani ve tıbbi yardımın ulaştırılması, aynı zamanda da sınır bölgesine bağımsız bir gözlemci heyeti gönderilmesi noktasındaki baskıyı artırma talebini 8 Kasım’da yaptıkları açıklamalarla desteklediler.
English version of the appeal: pic.twitter.com/FCtLmmFyqT
— Grupa Granica (@GrupaGranica) November 7, 2021
Sendika.Org/Almanya (Ganime Gülmez)