İzmir Kadın Platformu yaptığı radyo programında ırkçı-cinsiyetçi ifadeler kullanan Ege’de Son Ses haber sitesi sahibi Murat Karakaş ve Bakırçay Gazetesi sahibi Rıdvan Karapehlivan’ı protesto etti. RTÜK İzmir Bölge Temsilciliği önünde açıklama yapan kadınlar, RTÜK’e seslenerek, “Halka doğru ve gerçek haberi ulaştırmaya çalışan gazete ve televizyonlara sansür uygulayan RTÜK’ü de buradan uyarıyoruz. Kadın, çocuk, LGBTİ+, göçmen, mülteci düşmanlığını; ayrımcı, cinsiyetçi, homofik, ırkçı söylemleri görmezden gelemezsin” dedi
İzmir’de yayın yapan Ege’de Son Ses Ses isimli internet sitesi sahibi Murat Karakaş ve Bakırçay Gazetesi sahibi Rıdvan Karapehlivan 31 Temmuz’da gündemi değerlendirdikleri bir radyo programında ülkeye gelen mülteciler hakkında ırkçı-cinsiyetçi ifadeler kullandı. “Ukrayna’dan bayan mülteciler gelse o zaman hepimiz evimizde misafir ederiz. Afganistan’dan geliyorlar. Sakallı sakallı leş gibi” diyerek ırkçı, ayrımcı ve kadın-mülteci düşmanı ifadeler kullanan Karakaş’ın konuğu Rıdvan Pehlivan ise bu sözleri gülerek karşıladı.
Karakaş sözlerini “Sen evinde misafir edemezsin senin yerine ben evde üç-beş tane misafir ederim. Hem ekonomi de canlanır” diyerek sürdürdü.
Karakaş ve Karapehlivan’ın ırkçı ve cinsiyetçi sözlerine İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve kamuoyundan tepkiler gecikmedi. Gelen tepkiler üzerine internet sitesi üzerinden açıklama yapan Karakaş, 20 yıldır gazetecilik faaliyetini sürdürdüğünü kadın ve çocuk hakları ile ilgili programlar yaptığını söyleyerek kendini aklamaya çalıştı. Söylediklerinin “espri” olduğunu ama bazı “fırsatçılar” tarafından kendisine yönelik linç kampanyasına dönüştüğünü söyledi.
Karakaş ve Karapehlivan ikilisinin ırkçı-cinsiyetçi sözlerine karşı İzmir Kadın Platformu bugün (7 Ağustos) RTÜK İzmir Bölge Temsilciliği önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı platform adına Ayşenur Kizaroğlu okudu.
Karakaş ve Karapehlivan’ın kadın düşmanlığının ilk olmadığını ifade eden Kizaroğlu şunları söyledi:
28 Kasım 2020 tarihinde birlikte yaptıkları bir programda Dikili Kadın Platformu’nu hedef aldılar. Karakaş, Dikili Kadın Platformu’nun 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma günü için yaptıkları eylemi “Kadına yönelik şiddetle mücadele değil feminen faşizm” diye nitelendirdi. Platformu, erkek düşmanı olmakla suçlayıp eyleme erkekleri almadıkları gerekçesiyle “her erkek kadın katili değil” diyerek cins, dil, ırk ayrımı yaptıkları iddiasıyla suç işlediğini dahi söyledi. Hadsizlik bununla da bitmedi kadına yönelik şiddete ses çıkarılmadığı iddiasıyla kadın avukatları suçlayıp erkek aklıyla çağrıda bile bulundu. Konuğu ve suç ortağı Karapehlivan ise kadınlara “Bir şey yaparken haddinizi bileceksiniz” diye seslendi.
Karakaş ve Karapehlivan’a “Siz haddinizi bileceksiniz o çenenizi kapatacaksınız!” diye seslenen Kizaroğlu, “25 Kasım için yaptığı program da mor kravat takmakla övünen Karakaş ve yandaşına “fırsatçı” diye nitelendirdiği kadınlar olarak söyleyeceklerimiz var” diyerek konuşmasına şu sözlerle devam etti:
Cinsel sömürü ve ırkçılığın en adi dışa vurumu olan bu sözleriniz sadece kadın ve mültecileri değil tüm halkları aşağılamaktadır. Ayrımcılığın ve cinsel şiddetin en ağırına maruz kalan mülteci ve göçmen kadınlara yönelik cinsel sömürü, şiddet, taciz, ayrımcılığı teşvik etmekte, kadına ve insanlığa yönelik suç işlemektedir.
Yayılmacı ve kirli savaş politikaları yüzünden yerinden yurdundan edilen, yok pahasına, kayıtsız, sigortasız 12-13 saat çalıştırılan mülteci işçilere karşı güdülen düşmanlık ve yaratılan ayrımcılık geri dönülmez olaylara sebebiyet vermekte, halkların birbirine düşman edilmesine, katliamlara varan sonuçlara yol açmaktadır. Mülteci kadınların tacize, tecavüze uğramasına hatta fuhuşa zorlanmasına, katledilmesine sebep olmaktadır.
Siz ve sizin gibiler bir basın müsvettesi olmaktan öteye gidemeyecek kadar meslek etik ve ilkelerinden uzaksınız.
Kadın hakları ve eşitliği makbul gördüğüne isteyen politik duruşunuz, kendisini sözde espiriyle açığa vururken, eşitsizliği ve cinsel sömürüyü yeniden ürettiğinizin bile farkında olamayacak kadar alçaksınız.
Ama biz işçi, emekçi, göçmen ve mülteci kadınları yani makbul olmayanları ucuz emek, cinsel meta olarak gören egemen anlayışınızı yerle bir edeceğiz.
Halka doğru ve gerçek haberi ulaştırmaya çalışan gazete ve televizyonlara sansür uygulayan RTÜK’ü de buradan uyarıyoruz. Kadın, çocuk, LGBTİ+, göçmen, mülteci düşmanlığını; ayrımcı, cinsiyetçi, homofik, ırkçı söylemleri görmezden gelemezsin. Karakaş ve Karapehlivan’ın yapmış olduğu tüm yayınlar incelensin. Ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik, ırkçı söylemlerin olduğu tüm yayınlar kaldırılsın.
Her güne bir kadının ya ölümü ya da kayıp haberi ile uyanırken İstanbul Sözleşmesi bir gece yarısı kararnamesi ile fesh edilmişken, cumhurbaşkanından, bakanına, kendini gazeteci olarak tanıtan kişilerin kadın-multeci düşmanlığına tahammülümüz yok!
Siz ağzınızı her açtığınız da biz öldürülüyoruz.
Haddinizi bilin, çenenizi kapatın!
Sendika.Org