Arap dünyasında Sedat Peker’in ifşaatlarının büyük ilgi gördüğünü belirten Sarkis Kassargian, yeni ve önemli olan şeyin Peker’in zaten bilinen silah transferlerini “Türkiye derin devletinin önemli kişilerinden birisi” olarak ifşa etmesi olduğunu söylüyor. Şam’ın bu ifşaat üzerine konuyu yeniden uluslararası alana taşıyabileceğini belirten Kassargian’a göre en çok Türkiye’nin başını ağrıtacak olan bu girişimin kolay kolay sonuç vermeyeceği de biliniyor
Türkiye’yi de yakından takip eden Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian’la, Sedat Peker’in ifşaatlarının Arap dünyasında nasıl algılandığı ve cihatçılara silah transferini anlattığı son videosu karşısında Şam’ın olası tepkileri üzerine konuştuk.
Sendika.Org’un sorularını yanıtlayan Kassargian, Türkiye’nin Nusra’ya silah transferinin Şam’da 2012’den beri bilinen ve dile getirilen bir şey olduğunu ancak bunun “derin devletin önemli bir kişisi” tarafından ilk kez ifşa edilmesinin de önemli olduğunu söylüyor.
Kassargian, Şam’ın bu konudaki şikayetlerini uluslararası platforma yine taşıyabileceğini ancak Türkiye bu konuda yalnız olmadığı, ABD gibi aktörler de yanında olduğu için bir sonuç alınmasının güç olduğunu vurguluyor. Peker’in adres değiştirip değiştirmeyeceği konusunda da “Dubai şu an onun için en güvenli yer” diyor.
Sendika.Org’un soruları ve Sarkis Kassargian’ın yanıtları:
Sedat Peker bugünkü videosunda kendi konvoylarında SADAT aracılığıyla Nusra’ya silah taşındığını söyledi. Bunun Şam’daki yankısı ne olur?
Sedat Peker’in bugün verdiği bilgiyi, yani Türkiye’nin Nusra’ya silah tedarik ettiğini Suriye hükümeti 2012’den beri söylüyor. Uluslararası organizasyonlarda şikâyette de bulundu. Sonra Türkiye ile ters düşünce Körfez ülkeleri de Türkiye’ye aynı ithamları yönelttiler. Burada yeni olan bu bilginin Türkiye derin devletinin önemli kişilerinden birisi olan Sedat Peker’den gelmesi. Burada önemli olan bilgiden çok bir ifşa olması. Onun için bu konuşmaları çok önemli. Suriye’de ve Arap dünyasında çok yakından takip ediliyor bu bilgiler. Birçok Arap gazetesi ve televizyonu da benimle canlı bağlantı yapmak istedi. Bu da bu konunun çok yakından takip edildiğinin bir göstergesi.
Ama Suriye’de tabii ki bilinen bir şey. Nasıl bilinen? Orada yaşayan insanlar, Suriye istihbaratının tutukladığı Nusra militanlarının itirafları, hepsi orada Türkiye’nin yalnızca Nusra’ya değil tüm radikal örgütlere doğrudan bir yardım, silah ve para aktarma ilişkisinde olduğunu biliyor.
Peker’in itiraf ve ithamları üzerine uluslararası alanda yeni girişimler görebilir miyiz?
Suriye bundan önce [Birleşmiş Milletler’de] şikayetçi oldu. Şimdi bu ifşanın önemi Sedat Peker’den gelmesi. Bence Suriye bundan sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ve Birleşmiş Milletler’in terörle ilgili bölümlerine bir şikâyet daha yapacak. Ama Suriye’nin orada sorunu şu. Şam hükümetinin kendisinin uluslararası kurumlarla sorunları var. İkincisi, Suriye orada her zaman Türkiye’nin en önemli aktör olduğunu ama yalnız olmadığını işaret ediyor. Bu da şu anlama geliyor. Bu dosya açılırsa en çok Türkiye’nin başını belaya sokacak ama Türkiye orada yalnız olmayacak. Çünkü Türkiye o yardımları kendi kafasına göre yapmıyordu. ABD, Ürdün’de ve Antep’te askeri istihbarat ve destek merkezleri kurmuştu. O işe Amerika da dahil, Körfez ülkeleri de dahil. Onun için öyle hakla, hukukla, mahkemeyle bir netice almasını beklemiyorum ya da beklenilmiyor diyeyim.
Peker videolarında bazen karşı tarafa geçmekten, yer değiştirmekten söz ediyor. Bölgede bir başka ülke Peker’e kucak açar mı?
Sedat Peker’in orada vurgu yapmasının belki de en önemli sebebi aslında başka bir ülkeye geçmek gibi bir düşüncesi olması değil. Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmesi nedeniyle çok suçlanıyor ya, “Türkiye’nin düşmanlarıyla birlikte hareket ediyor” diye; orada da diyor ki, “Nereye gideyim?” Dubai şu anda Sedat Peker’in kendisini en emniyette hissettiği yerdir. Orada da kalacaktır. O vurguyu hainlikle suçlanmamak için yapıyor. “Gideceğim başka yer yok, olursa oraya da giderim” demek istiyor.
Sendika.Org